Nedense Aşık Veysel denilince aklıma öncelikle “Ağlayalım Atatürk'e” şiiri ve seslendirmesi gelir. Oysa söz ve ezgi olarak müziksel anlamda nice güzel, felsefî deyişi, bestesi vardır. Sivas'ın Sivrialan köyünde gözlerine 7 yaşında çiçek hastalığı nedeniyle perde inmiş Aşık Veysel'in; Atatürk'ün ölümü üzerine hisleri ve deyişleri, Cumhuriyetimizi, Atatürk'ü ne denli iyi anlayıp, vatana yapılan hizmeti nasıl algıladığını anlatır ki, işte çeşitli etkilerle kafası bulandırılmamış gerçek Anadolu halkının gerçek hissiyatıdır bu.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın, 24 Mart 2023 akşamı Ana Salon'daki konserine büyük bir merak içinde gittim. Çünkü, Cumhuriyetimizin 100'ncü , halk ozanımız Aşık Veysel Şatıroğlu'nun (1894-1973) da ölümünün 50'nci yılında, özel bir yapıtın ilkseslendirmesi yapılacaktı. Yapıtın bestecisi, 15 yıl Amerika'da eğitim ve çalışma süreci yaşadıktan sonra Türkiye'ye dönüp Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmaya başlayan, Erberk Eryılmaz'dı (d.1989). Yapıt CSO tarafından ısmarlanmıştı.
2023, Aşık Veysel'in ölümünün 50. yılı nedeniyle UNESCO tarafından anma ve kutlama yıldönümleri arasına alınmış, Cumhurbaşkanlığı'nca da “Aşık Veysel Yılı” ilan edilmişti.
Konserden önce perdeye bestecinin şef Cem'i Can Deliorman'ın birlikte yaptıkları konuşmaları ve yapıtın provalarından görüntüleri içeren bir video, perdeye yansıtıldı. Seslendirme başladıktan sonra da bu perde yapıtın esas çıkış yeri olan Veysel'in özgün, canlı kayıtlarına evsahipliği yapacaktı.
Besteci, Aşık'ın “Bir küçük dünyam var” şiirine nâzire, yapıta “Bir Büyük Dünya-Aşık Veysel” başlığını koymuştu. Alt başlıkta ise yapıttaki ögeler anlatılıyordu: Aşık Veysel'in Sesi, Sazı, 7 Solist ve Orkestra İçin Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. Yılına İthafen...
Yedi solist, bestecinin üniversitesinde oluşturduğu, kendisinin de piyanoda yer aldığı “Yeni Müzik Topluluğu”ydu. Aslında yapılan iş yeni, piyano dışındaki çalgılar ise Anadolu'nun, Asya coğrafyasının kadim çalgılarıydı: Buğra Kutbay ve Yunus Emre ( Zurna, Kaval, Tütek), Durmuş Ali Öztürk ( Divan Sazı, Saz), İrfan Yılmaz ( Üç Telli, Saz), Atakan Turaç (Saz), Oğuzhan Açıkgöz (Saz).
Yapıt şu bölümlerden oluşuyordu:
I. Bir Küçük Dünyam Var
II. Kekliğidim Vurdular
III. Seherde Ağlayan Bülbül
IV. Yüce Dağ Başında Kar Var Buzunan
V. Bir Ulu Ağaçtan Bir Yaprak Düşse
VI. Uzun İnce Bir Yoldayım
VII. Kırat Semahı
VIII. Kul Olayım Kalem Tutan Ellere
IX. Ağlayalım Atatürk’e
X. Bir Büyük Dünya
Besteci, yapıtı tamamlayıp orkestraya teslim ettikten sonraki söyleşimizde şu tanımlamayı yapmıştı: “Aşık Veysel kendi dünyasını Anadolu düşünürü mütevaziliği ile “Bir Küçük Dünya” olarak tarif etmiş ama bu müzikte onun büyük dünyasını, vatanseverlik kavramını dolduran çalışkanlığı, fikir açıklığını, eğitime ve bilgiye verdiği değeri, doğa ve insan sevgisini yansıtmaya çalıştım.”
Yapıtın tümünü dinlediğimde, Erberk'in bu amacına ulaştığını gördüm. Az denenmiş bir yöntem kullanmış, Veysel'in çeşitli dönemlerde plağa alınmış özgün icralarını “başsolist” yapmıştı. Salondakilerin, özellikle de genç dinleyicinin bu kayıtlarla ilk kez karşılaştıklarını düşünüyorum.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken, bestecinin özenle üstünde durduğu “vatanseverlik” kavramı ve Veysel'in, günümüzde bazı kara görüşlüler tarafından israrla kötülenmeye çalışılan Atatürk'ü nasıl özümsediğini gösteren şiirini de buraya almak istiyorum:
Ağlayalım Atatürk'e
Bütün dünya kan ağladı
Başbuğ olmuştu mülke
Geldi ecel can ağladı
Şüphesiz bu dünya fani
Tanrı'nın aslanı hani
İnsi cinsi cem-i mahluk
Hepisi birden ağladı hey
Doğu batı cenup şimal
Aman Tanrım bu nasıl hal
Atatürk'e verdi zeval
Amir memur altın kürsü
Yas çekip mebusan ağladı
İskender-i Zülkarneyin
Çalışmadı bunca leğin
Her millet Atatürk deyin
Cemiyet-i akvam ağladı
İskender-i Zülkarneyin
Çalışmadı bunca leğin
Her millet Atatürk deyin
Cemiyet-i akvam ağladı
Atatürk'ün eserleri
Söylenecek bundan geri
Bütün dünyanın her yeri
Ah çekti vatan ağladı
Fabrikalar icat etti
Atalığın ispat etti
Varlığın Türk'e terk etti
Döndü çark devran ağladı
Bu ne kuvvet bu ne kudret
Var idi bunda bir hikmet
Bütün Türkler İnönü İsmet
Gözlerinden kan ağladı
Tren hattı tayyareler
Türkler geydi hep karalar
Semerkand'ı Buhara'lar
İşitti her yan ağladı
Siz sağ olun Türk gençleri
Çalışanlar kalmaz geri
Mareşal Fevzi'nin askerleri
Ordular teğmen ağladı
Zannetme ağlayan gülmez
Aslan yatağı boş kalmaz
Yalınız gidenler gelmez
Felek-el mevtin elinden
Her gelen insan ağladı
Uzatma Veysel bu sözü
Dayanmaz herkesin özü
Koruyalım yurdumuzu
Dost değil düşman ağladı
Her özgün Veysel kaydını, bağlantılı olarak orkestranın ve diğer solistlerin icrası izliyordu. Bu bölümlerde vurmalı çalgılar ile piyano öncü ve yönlendirici rol oynuyordu. Yer yer orkestranın âdeta bir saz gibi tınlamasının hedeflendiği seziliyordu ancak bunun tam olarak algılanması hayli zordu.
Besteci kendi çaldığı piyanoda, 20. yüzyılın başlarından itibaren bir yenilik olarak gelişen, ses çubuklarına elle müdahale ile değişik tınılar elde etme yöntemlerini kullanmıştı. Bazı tuşlu vurmalı çalgıların yay ile kullanımından, seloteyp makarası açılarak elde edilen gıcırtıya varıncaya kadar çağdaş ses elde etme yöntemleri de yapıtın içeriğinde yer alıyordu.
Veysel'in özgün ses kayıtlarından sonra Eryılmaz'ın bu ezgileri açma, derinleştirme, yorumlamayı amaçlayan orkestral yazısında, ana ezgiyi serimleyen başlıca solistler olarak zurna ile kaval ortaya çıkıyordu. Özellikle cura zurnada konulan mikrofonların da etkisiyle, neredeyse orkestrayla aynı düzeye yükselen, hatta bazı yerlerde onu bastıran yükseklikler gördük. Burada daha önce de bir kez dinlediğim Buğra Kutbay'ın gencecik yaşına karşın geleneksel üflemeli çalgılarda ne mâhir bir icracı olduğunu gördük. Hocası Yunus Emre ile birlikte yanlarında onlarca üflemeli bulunan çantaları, çalgıları değiştire değiştire üflediler.
Üç telliden divan sazına uzanan dört saz ise, daha çok Veysel'in özgün kaydının orkestraya bağlanması sırasında köprü görevi yaptılar, yer yer mırıldanarak da ince geçiş ve tekrarlarında kendi kendilerine eşlik ettiler.
Besteci “Benim için Aşık Veysel, Ahmed Adnan Saygun ile beraber ülkemizin ilk yüzyılının en büyük iki bestecisinden biri” görüşünde. Kendi şiirini saz ve söz ile ezgilendirmesindeki ustalığı böyle nitelendiriyor.
Teşbihte hata olmaz ama bu yapıtı, edebiyattaki “deneme” tarzı ile benzeştirdim. Erberk Eryılmaz, Anadolu'nun Yunus Emre'den sonraki en önemli halk ozanı Aşık Veysel'le ilgili kişisel algısını, duygularını, üstelik özgün kayıtları da aynen kullanıp, kendi yorumunu orkestral olarak ortaya koyarak yapıtını yaratmış. Hedefine ulaştığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
25 Mart 2023, Ankara
Besteciyle yapıt teslimi sonrası yapılan söyleşi:
https://www.sanattanyansimalar.com/bir-buyuk-dunya-asik-veysel/7160/