Yitik değerlerin adını yaşatmanın çeşitli yolları var. Bestecilerin adları en iyi biçimde yapıtlarının sıkça seslendirilmesiyle yaşatılıyor. Avrupa'da yaygın olan, doğdukları, yaşadıkları evlerin müze haline getirilerek ziyarete açık tutulması. En başta Bonn'daki Beethoven Evi olmak üzere böyle çok sayıda örnek var ve hepsi de yaşayan, müzikseverlerin, yerli ve yabancı turistlerin ziyaret ettikleri, anı eşyaları satın aldıkları yerler.
O büyük bestecilerin mirasçıları tüm bir toplum. Devlet, yerel yönetimler bu müze evlerin yaşatılması için gereken desteği gösteriyor. Bizde, eğer arkasında sıkı bir destekçi yoksa, bu tür girişimler pek başarılı olamıyor.
İki yıl önce yitirdiğimiz, Ulusal Çoksesli Türk Müziği dağarımıza unutulmaz yapıtlar bırakan besteci, eğitimci Muammer Sun'un (1932-2021) anısının görsel biçimde de yaşatılması, özel eşyalarının, kitaplarının, notalarının düzgün biçimde korunabilmesi için, eşi Sinemis Sun nicedir ciddi bir gayret içindeydi.
Mekân olarak, Ankara Devlet Konservatuvarı'nın Hacettepe Üniversitesi Beytepe Yerleşkesi içindeki binasında uygun yer bulunabileceğini düşünen Sinemis Sun, Rektör Prof. Dr. Mehmet Cahit Güran'la görüşmesinden olumlu sonuç alınca kolları sıvadı. Konservatuvar Müdürü Metin Munzur, Muammer Sun'un mezun ettiği son kompozisyon öğrencilerindendi, binada “Anı Odası” olarak kullanılabilecek yeri de, müdürlük katında buldu.
Sinemis Sun, ayrılan mekânın anı odasına dönüştürülmesi için gerekli tüm inşaat ve giydirme çalışmalarını kendisi yaptırttı. Anı Odası 2 Kasım 2022 akşamı Rektör Prof. Dr. Mehmet Cahit Güran'ın da katıldığı kalabalık bir törenle açıldı. Ardından şef Prof. Burak Tüzün yönetimindeki Hacettepe Gençlik Orkestrası, Muammer Sun'un yapıtlarının da çalındığı bir konser verdi.
Ankara'da dışında olduğum için bu törene katılamadım. Ama döndükten sonra ilk işlerimden biri Anı Odası'nı gezip görmek oldu.
Sinemis Sun'un sağolsun, bizzat karşılayıp gezdirdiği mekân ayağı kısa bir T harfi biçimde. Müdürlük Bölümü koridorunda hemen solda tümüyle camdan yapılmış giriş kapısı yer alıyor. Bu dikey giriş, yatay bir geniş dikdörtgen salona bağlanıyor.
Sol tarafta Muammer Hoca'nın üzerinde çantası ve bastonu bulunan çalışma masası yer alıyor.
Giriş kısmının hemen karşısında emektar piyanosu ve arkasındaki duvarda da onun eğitimci kimliğini vurgulayan fotoğrafı yer alıyor.
Bir camlı dolapta Hoca'ya verilmiş çeşitli ödül heykelcik ve plaketleri yer alırken, bir diğerinde metronomu, eski okuma gözlüğü gibi özel eşyaları sergileniyor.
Sağ tarafta dibe kurulu dijital büyük ekranda Muammer Sun'un anlatısının yer aldığı filmi dönüyor. Yan duvarda ise gençlikten son günlerine kadar fotoğrafları bir yaşam şeridi gibi sıralanmış durumda.
Anı Odası'nda bulunan en ilginç eşyalardan biri de, hocanın vaktiyle derleme çalışmasında kullandığı çok eski bir makara ses kayıt cihazı. Bir vitrinin içinde ise, bale müziği Sevginin Bedeli'nin notası sergileniyor.
Hocanın yayımlanmış tüm kitapları, yapıtlarının yer aldığı albümler, el yazmaları, tüm eskiz ve notaları camlı dolapların içinde korunuyor.
Doğrusu, Anı Odası'nı gezerken çok duygulandım. Or-An sitesinde oturdukları daireden, Gölbaşı'ndaki son evlerine kadar yıllar içinde pek çok anım canlandı. Sinemis Sun'a hep eski birliktelikleri anımsadığımı söylediğimde, “Anı odasını ziyaret edenler o duyguyu yaşasın istedim ve gerçekten ağlayarak gezenler oldu. Böylece bir vefa borcumu daha ödemiş oldum hocaya, yorgunum ama mutluyum.” dedi.
Gayet iyi biliyorum, şayet Sinemis Hanım'ın girişimi, görüşmeleri ve son temizliğine kadar bizzat kolları sıvayıp çalışması olmasaydı, bu Anı Odası gerçekleşemezdi.
Umuyorum konservatuvarın tüm hocaları gezerler, öğrencilerini getirir gezdirirler, onlara Muammer Hoca'yı anlatırlar.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
Bu yazı Konser Arkası Dergisi'nin Aralık 2022 sayısında yayımlanmıştır.