Yeni sezonu planlanan zamanda yeni binasında açabilen Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın eylül ayı bilet fiyatlarını gördüğümde gözlerim faltaşı gibi açıldı. Açılış konseri için fiyat 300 TL olarak belirlenmişti. Sonra sanırım “revize” edildi ve şöyle bildirildi:
Kategori: 150 TL.
Kategori: 125 TL.
Kategori: 100 TL.
Kategori: 70 TL. (Kategori üzerinden %50 öğrenci İndirimi)
Haydi, açılış konserinde bir yıldız kemancı, Yuri Revich vardı ama diğer iki CSO konserinden biri solistsiz, diğerinin solisti ise genç bir piyanistti. Bu üç konser için de aynı fiyatlar Bakanlık tarafından saptanıp bildirilmiş ve uygulanmıştı.
Ekim ayı için şu ana kadar iki konser açıklandı. CSO birinde Grup Hermanos'a, diğerinde caz kontrbasçısı Avishai Cohen'e eşlik edecek. Cohen'in ayrıca kendi triosuyla da bir konseri var. Bilet fiyatları şöyle:
Kategori: 300 TL.
Kategori: 200 TL.
Kategori: 150 TL.
Kategori: 70 TL. (Kategori üzerinden %50 öğrenci indirimi uygulanır)
Eğer Cohen'in iki konserine birden gitmek isteyen olursa “kombine” adı altında yüzde 30 indirim uygulanacağı afişlerde belirtiliyor. Bilmem hangi “babayiğit”ler her iki konser için de bilet alabilecek?
Şimdi bir hesap yapalım. Üç kişilik bir çekirdek aile, anne-baba ve öğrenci olan çocukları bu konsere gitmek istediklerinde, 2. kategori seçseler 400.;TL anne-baba ödeyecek. Öğrenci çocukları da 35.-TL ödeyecek, toplam 435.-TL. Bir memur ailesinin aylık bütçesi için çok yüksek bir bedel. Üstelik öğrenci çocukları anne-babasıyla birlikte oturamayacak, çünkü indirimli öğrenci biletinin yeri taa salonun en arkası... 1. kategori, yani önlerde oturmak isterlerse bu bedel 635.-TL olacak.
Bakanlığın CSO konserlerine “standart” olarak uygulamak istediği 150-125-100-70 TL'lk tarifede bile Ankara'da çoğunlukta bulunan memur, emekli ve ücretli çalışan kitlesinin büyük bölümü için bilet fiyatları yüksek. Ankara'da klasik müzik ve caz dinleyicisinin çok büyük bölümünü kısıtlı bütçeyle geçinmeye çalışan, şu anda “fahiş” fiyatlarla mücadele etmekte olan insanlar oluşturuyor. Nitekim Gürer Aykal yönetimindeki genç piyanist Emir İlgen'in solist olduğu konserde 2035 kişilik salonda yaklaşık 500 kadar dinleyici varmış. Ama hepsi biletli dinleyici, çünkü CSO'nun artık protokol davetiyesi veremediğini duydum.
Bilet fiyatlarını Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda kim veya kimler belirliyorsa, bu gerçekleri dikkate almaları, Ankara'nın sermaye birikiminin en yüksek olduğu kent olan İstanbul'la kıyaslanamayacağını düşünmeleri gerek.
Yeni binadaki iki salon ve yakında restorasyonu tamamlanacak olan eski binadaki salon CSO ADA ANKARA adı altında bir “işletme” haline getirildi. DÖSİM sitesinde belirtildiğine göre adı “Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Alanları İşletme Müdürlüğü”. Şu anda yeni binada 2023 koltuk kapasiteli CSO Ana Salon ve 517 koltuk kapasiteli Mavi Salon bulunuyor. Pandemi nedeniyle yarısı kadar bilet satılması gerekiyor.
CSO'nun 2008 yılında revize edilmiş ihale şartnamesindeki listelere göre donatılmış yeni konser salonu, bu “işletme”nin para kazanabilmesi için CSO'nun klasik konserleri ile başka klasik konser etkinliklerinin dışında pop ve benzeri konserler için de kullanılmaya başlandı. İki salon da çok değişik türde konserlerle neredeyse her akşam dolu. Ama bu tempoyu kaldıracak sayı ve nitelikte personel var mı, bilemiyorum.
Yeni salonun, klasik konserler dışında, elektronik yükseltmelerle yapılan konserler için uygun olup olmadığı da 24 Eylül akşamı, kendi orkestrasıyla sahneye çıkan Karsu konserinde “test” edildi. 300 liraya bilet alıp salonu dolduran dinleyici ayaklanmış, protestolarda bulunmuş. Seslerin kimi duyulmamış, kimi patlamış! Homojen biçimde elektronik olarak salona dağıtılamamış. Karsu, hırsından ağlamış!
Şimdi diyeceksiniz ki, hani salon akustiği iyi idi! Ben sadece geçen Aralık'taki “protokol açılışı”nda ve ertesi günkü konserde yeni salonda bulundum, zaten sonra inşaat aylarca devam etti. Evet, akustik benim oturduğum yerlerde iyiydi, yani akustik olarak çalan orkestra ve mikrofonsuz söyleyen sopranoyu iyi duydum. Ama işin içine 2008 şartnamesine göre konulmuş sabit hoparlörler girince, yani akustik konser salonunda elektronik konser verilince demek ki işin rengi değişmiş! Hoparlörleri yönlendirmek mümkün olmayınca, tüm dengeler bozulmuş. Protesto, ıslık, tepinme, kıyamet kopmuş...
Aslında salonun tüm inşaatı, org yerleştirilmesi hariç, nihayet bittiğine göre, akustikle ilgili bilimsel bir kontrol ve saptama da yapılması lazım. Salonun akustik hesaplarını yapan ve artık hayatta olmayan Prof. Fasold'un akustik enstitüsündeki bugünün uzmanlarından bir ekip getirtilip gerekli ölçümler yaptırtılabilir. Ancak bu ölçümler için, şu anda sayısal olarak ülkenin en güçlü orkestrasının birarada büyük eserleri de çalması lazım. Yani pandemi düzenlemeleri buna ne zaman izin verir bilemem.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
26 Eylül 2021, Kaş