Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın en uzun süre görev yapmış unutulmaz başkemancısı Oktay Dalaysel'i (1938 Yalvaç - 2020 Ankara), yitirilişin birinci yıldönümünde yeni adı “Tarihî Salon” olan eski CSO salonunda, gönüllülerden oluşan, Rengim Gökmen'in yönettiği bir orkestranın programı “elegie”lerden, yani tam karşılamasa da “ağıt” niteliğindeki eserlerden oluşan bir konseriyle andık.
Konseri kızları Ezgi Dalaysel Savaşcı, Pınar Dalaysel Balcı ve damadı Burç Balcı, CSO yönetiminin salon tahsis desteğiyle düzenlemişlerdi. Fuayede açılan deftere dileyenler duygu ve düşüncelerini yazdılar. Başkemancı sandalyesinde CSO 1. derece keman üyesi Esra Gökoğlu oturuyordu. Viyola grup şefi olarak emekli CSO üyesi Selim Öğüt yer alıyordu. Orkestra CSO'nun kıdemli ve yeni üyeleri ile BursaBDSO, Ankara ve İzmir Opera Orkestrası'ndan gelen üyelerden oluşuyordu. Konservatuvardan birkaç üye de vardı. İzleyiciler arasında emekli üyelerden çellist Şinasi Çilden ve piyanist Ayşe Ediz'i, eski konservatuvar müdürü Ali Doğan'ı, CSO ADA ANKARA'nın sanat yönetmeni şef Cemi'i Can Deliorman'ı, Devlet Çoksesli Korosu müdürü Savaş Sakarya'yı da gördüm. CSO'nun eski müdürü, DOB eski genel müdürü H. Hüseyin Akbulut, orkestranın emekli obuacılarından İrfani Özdemir, kemancılarından Ahmet Balamir, halen keman grubu üyesi Derya Karakelle Bozok, BursaBDSO'nun ilk müdürü Ahmet Borova konsere gelenler arasındaydı.
Ama en dikkat çekici izleyici 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'di. İsmet İnönü'den sonra CSO konserlerini en çok izleyen cumhurbaşkanı olan Sezer, doğal olarak orkestra ailesinden biri gibi kabul gördü.
Gecenin sunuculuğunu gönüllüler orkestrasında 1. çellist olarak yer alan, damat Burç Balcı yaptı. Teşekkür faslından sonra, okuduğu İnönü Vakfı Başkanı Özden İnönü Toker'in Ezgi Dalaysel Savaşçı'ya gönderdiği mesaj, eski günleri yad etmemize yol açtı:
“Sevgili Oktay Dalaysel babam Ismet İnönü ile beraber katıldığımız CSO konserlerinde 40 yılı aşkın bir zaman, sanki yalnız bizim için "icra ediyormuş" hissini verebilen "değerli başkemancımız" olarak kaldı. Daha sonraları ise orkestradan ayrılıp bizim gibi sade dinleyiciler arasına katılınca güler yüzü, esprili anlatımlarıyla onun dostluğunu kazanmış olduk.
Hem kendisinin hem ailesinin bizim için çok özel bir yerleri vardı. Ne mutlu ona ki babalarına yakışan evlatlar olarak toplumumuzda çağdaş müzik sevgisini devam ettirme misyonunu üzerlerine almış değerli kızları var.
Oktay Dalaysel'i her zaman özlemle anacak hiç unutmayacağız.”
Davetliler mesajı alkışlarla karşıladı. Burç Balcı'nın konuşmasının giriş bölümü ise Dalaysel'i yeterince ve iyi özetliyordu:
“Oktay Dalaysel ismi, kuşkusuz ki cumhuriyetimizin çok sesli müzik tarihinde önemli bir yer taşır. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın 35 yıl görev yapan başkemancısı olmasının yanısıra, solist olarak gerçekleştirdiği konserler, Anadolu'nun pek çok yerinde gerçekleştirdiği ilk keman resitalleri, 2 ayrı okulda 35 yıl boyunca yetiştirdiği keman öğrencileri, yazdığı özgün keman metodu, Anadolu'nun dört bir yanındaki müzik okullarına gönüllü giderek yaptığı konferanslarla, Oktay Dalaysel adı, Türk orkestracılık ve keman ekolünün âdeta bir simgesi olarak ön plana çıkar.”
Sahne arkasında hazırlanmış perdeye Dalaysel'in yaşam öyküsünü anlatan, gene Burç Balcı tarafından hazırlanmış bir film de yansıtıldı ve özellikle bazı eski fotoğraflar tanıyanlarına duygulu anlar yaşattı.
İzlemek için: https://www.sanattanyansimalar.com/video-detay/oktay-dalaysel-bir-omur/98/
Bu arada pandemi döneminde çeşitli nedenlerle vefat etmiş CSO'nun eski üyeleri, Dalaysel'in arkadaşları viyolacılar Imer Saracoğlu ve Ruşen Güneş, klarnetçi Bülent Civelek ile fagotcu Yılmaz Gürkan da anıldı ve alkışlandı.
https://www.sanattanyansimalar.com/video-detay/2020-21de-csonun-yitikleri/99/
Gönüllüler orkestrasını yönetmek üzere sahneye gelen şef Rengim Gökmen, 10. Cumhurbaşkanını selamladıktan sonra, arasız konser başladı. İlk eser, bu tür hüzünlü konserlerin vazgeçilmezlerinden olan Amerikalı besteci Samuel Barber'ın “Adagio”suydu. Ardından programdaki ilk Türk bestecisi olan İstemihan Taviloğlu'nun (1945-2006) dört türkü ezgisini ana tema olarak kullanıp bestelediği Süit'i geldi. Taviloğlu,1982'de yazdığı eseri 1993'teki CSO tarafından yapılan ilkseslendirmesinden önce Dalaysel'e ithaf etmişti.
Bir başka Türk besteci, müzik yaşamını ABD'de sürdüren, Utar Artun (d.1987) ise Elegie'sini “Oktay Dalaysel, Perihan Eren ve tüm kaybettiklerimiz anısına” notuyla bir ithaf yazmıştı.
Kayıplara duyulan derin acıyı yansıtan bu eserden sonra, konserin solisti, CSO'nun mahkeme kararıyla yerine dönen başkemancısı Menevşe Aydoğdu sahneye gelerek Antonio Vivaldi'nin Mevsimler konçertolarından Yaz ve Kış'ı seslendirdi. Konser İtalyan besteci, operalarıyla tanınan Giaccomo Puccini'nin “I Crısantemi” başlıklı ağır tempolu eseriyle son buldu.
İki eser arasında Rengim Gökmen, daha 16-17 yaşlarındayken Dalaysel'e gidip orkestra şefi olmak istediğini belirterek tavsiyelerini istediğini, çok zor ve kapsamlı bir iş yanıtını aldığını, genç şeflik döneminde de Dalaysel'in çok desteğini gördüğünü anlattı. Konser tamamlandığında sevgili eşi Müjde hanım sahne önüne gelerek Gökmen'e teşekkür etti.
Oktay Bey, yaş haddinden emekli olduktan sonra, eski orkestrasının neredeyse her konserine gelirdi. Bazı konserlerde yanyana oturur sohbet ederdik. Nezaketi hiç elden bırakmayan, naif üslubuyla bazı kızgınlıklarını anlatır, eğer kendisine hak verirsem, “Değil mi ama” vurgusunu yapardı.
Ülkemizde ulusal ve evrensel kültürün öğrenilip gelişmesi için katkı yapan, öğrenci yetiştiren tüm sanat insanları, ışıklar içinde uyusunlar. Onların unutulmaması, yeniler için bir motivasyondur.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
28 Kasım 2021, Ankara