Pandemi döneminde geçtiğimiz Aralık ayındaki CSO yeni binasının açılışından sonra, ilk kez bir canlı konsere Kadıköy'de Süreyya Operası'nda 25 Ekim 2021 akşamı gittim. Yeni sezon için düzenledikleri “Virtüozlerin Müziği” dizisinin ilkinde Iskandar Widjaja & Itamar Golan Duo yer alıyordu. Usta piyanist Itamar Golan tanınmış bir isim. Ama kemancı Iskandar Widjaja' nın (d.1986) adını pandemi döneminde peşpeşe hazırladığı yeni tarz hareketli videolarla işittik ve özellikle genç dinleyici kitlesi arasında bir hayran topluluğu yarattığını gördük.
Aslen Endonezyalı ama doğma-büyüme Almanyalı olan kemancının eğitimi başta Hans Eisler Akademi olmak üzere Berlin'deki önemli sanat kurumlarında Werner Scholz, Joachim Hanzschk, Uwe-Martin Haiberg ve Ilan Gronich gibi hocaların gözetimi altında geçmiş.
Widjaja, başta Berlin Filarmoni olmak üzere büyük orkestralarla konser ve turneler yapmış bir isim. Türk müzisyenlerle olan bağı, 2019'da Fazıl Say'ın Haremde Binbir Gece konçertosunu Howard Griffiths yönetimindeki Viyana Radyo Senfoni Orkestrası eşliğinde kaydederek Sony etiketiyle yayınlanan albümü. Ama KAM Management sanatçıları arasına girdikten sonra Türk müzik camiasına tanıtıldı, videoları izlenmeye başladı ve sonunda Türkiye'de ilk kez Süreyya'da sahneye çıktı.
Widjaja'nın geçen yıl çıkardığı son albümünün adının “Hip Hop Symphonie” olduğunu gördüğümüzde, “popüler” bir yönelim içinde olduğunu söylememiz için ilk veri ortaya çıkıyor.
Konserin tanıtımında şöyle deniliyordu: "Program dinleyicilerine Bach’ın şimdiye kadar yazılmış en ünlü eseri 'Toccata ve Fugue'ün solo keman düzenlemesinden, Grieg’in benzersiz sonatına, virtüöz şovları içeren Eugene Ysaye, Cesar Cui, George Gershwin, Camille Saint Saens’in eserlerine kadar çok geniş ve zengin bir konser akşamı vaadediyor.”
Buradaki “Toccata ve Fugue” için “Bach'ın şimdiye kadar yazılmış en ünlü eseri” nitelendirmesine katılmıyorum ama keman düzenlemesinin bir sahne gösterisine başlamak için uygun bir solo olduğunu söyleyebilirim. Gene de bu yapıtı her zaman özgün org seslendirmesiyle dinlemeyi tercih ederim.
Programda oda müziği çerçevesinde değerlendirilebilecek eser Edvard Grieg'in keman-piyano sonatıydı. Diğer eserler “gösteri” amaçlı, “hüner” isteyen yapıtlardı. Grieg'in sonatında Wijdada, kendine özel olarak geliştirdiğini düşündüğüm bir tür “karşıtlıklar sergilemeyi” amaçlayan icrasını ortaya koydu. Yani bazı yerleri gereğinden fazla forse ederek, kemanı adeta “kazıdı”, bazı yerlerde eserin içerdiği lirizmin boyutlarını zorlayarak hârika pianissimolarla ilerledi. Diğer icralarında da benzeri yaklaşımı görünce, bazı piyanistlerin ileri sürdüğü “bestecinin ne yazdığı değil, benim nasıl yorumladığım önemli” iddiasını Wijdada'nın da benimsemiş olabileceğini düşündüm.
Tam birbuçuk saat süren bu virtüozluk gösterisinde sahneye siyah takım elbisesiyle çıkan Wijdada, İstanbul'da olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirip oriental ezgilerle süslediği bir dakikalık yapıt ve sonunda bis bölümünde seslendirdiği lirik bestesiyle, klasik müzikçilerin giderek geçiş yaptığı, keyifle dinlenebilir, hafif, duygulu, rahatlatıcı tür içinde kendine yer edinebilecek kapasitede olduğunu gösterdi.
35 yaşındaki bu yeteneği canlı etkinliklerinde daha iyi değerlendirebilmek için, orkestra eşliğinde Brahms, Sibelius, Prokofief gibi konçertolarda dinlemek gerek. Umarım orkestralarımız sıklıkla yabancı solist davet edebilecek duruma kısa sürede gelir ve Widjaja'yı davet ederler.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
26 Ekim 2021, Kadıköy