İki gece üstüste, önleri Chopin Yarışması sayesinde açılan iki piyanisti dinledik Ankara'da. İlki Ivo Pogolerich (d.1958) , daha üçüncü turda elendiği için bir skandal çıkmış ve bu sayede üne kavuşarak uluslarası dolaşımda yerini bulmuştu.
Diğeri Ingolf Wunder ise , jüri tarafından birincilik verilmediği, buna karşılık En İyi Konçerto Ödülü, En İyi Polonaise-Fantasie Ödülü ve Seyirci Ödülünü aldığı için skandal çıkmış, birinci ilan edilen Yulianna Avdeeva'nın jüri üyelerinden Fou Tsong'un öğrencisi olduğu ve bunu ikisi de gizlediği için büyük tepki doğmuştu.
Pogolerich'in verdiği aradan sonra küllerinden yeniden doğamadığını kanıtlayan BSO konserini sıcağı sıcağına yazmıştım:
Bu hayal kırıklığından sonra Ankara Piyano Festivali çerçevesinde 19 Şubat 2017 gecesi Ingolf Wunder'i (d.1985) dinlemek ilaç gibi geldi. 14 yaşına kadar keman çalışıp, daha sonra kendisine klavyeye yönelten Prof. Horst Matthaeus ile Linz Akademisi'nde kısa sürede bu enstrümanda büyük çıkış yakalayan ve peşpeşe irili ufaklı yarışmalar kazanan Wunder, programının ilk yarısını ülkesi Avusturya'nın başkenti Viyana'da ünlenen iki sanatçıya ayırmıştı: Mozart ve Beethoven...
Mozart'ın 12'nci sonatını içeriğindeki cıvıltı ve muzipliği, bestecinin ruhunu mükemmel yansıtarak çaldı. Ardından, gergin, dramatik yapısıyla Beethoven'in “Appassionata”sı geldi. Dinleyiciler arasında herhalde en memnun kişi Avusturya'nın Ankara Büyükelçisi Dr. Klaus Wölfer'di.
Konserin ikinci yarısını ise Wunder, sayesinde ünlendiği Chopin'e ayırmıştı. Gelmiş geçmiş en büyük piyano müziği bestecisinin her biri pırlanta niteliğindeki iki noktürnü (gece müziği), mazurka rondosu ve scherzosu ( şakacı) geldi. Bis için hiç nazlanmadı ve Büyük Polonez'le büyük alkış aldı.
Wunder'in ellerini, uzun ama güçlü parmaklarını yakından görünce, müzik altyapısını kemanla kazanmış bu genci Prof. Horst Matthaeus'un niye piyanoya yönlendirdiğini daha iyi anlamlandırdım. Birkaç yıl önce BSO'da Chopin konçerto çalarken yürekten alkışladığımız Wunder henüz 31 yaşında ve bir Deutsche Gramafon sanatçısı olarak gerek kayıtları, gerekse giderek artan konser trafiği sayesinde bir yandan ününü arttırırken, olgunlaşmasını da sürdüreceğe benziyor.
Tuşesi, çaldığı eserlerin gereğine göre yumuşacık ya da güçlü. Çalarken eseri yoğun biçimde yaşadığı hissediliyor. Bellekten ve çok müzikal çalıyor. Duygu ve enerjisini dinleyiciye iyi yansıtıyor.
Şefik Kahramankaptan
19 Şubat 2017