Sanat etkinlikleri Büyükelçiliklerin bulundukları başkentin yaşayanlarıyla iyi ilişkiler geliştirmesinde başlıca araçtır. Kendi binalarında ev sahipliği yaptıkları etkinliklerle, hem o ülke aydınlarıyla, hem de o başkentteki meslekdaşlarıyla bir kaynaşma sağlamaya çalışırlar. Halka açık konserler için davet ettikleri solistlerle de halk nezdindeki imgelerini güçlendirme çabası gösterirler.
İtalya bu bağlamda, özellikle klasik müzik alanındaki değerleri ve operanın doğuş ülkesi olması nedeniyle avantajlı ülkelerden biridir; Ankara'daki İtalyan Kültür Merkezi'ni 2014'te kapılarını kapatmasıyla*, önemli bir silahını yitirmesine karşın, Büyükelçilik çatısı altında bu yarıştan kopmamak için çalıştılar. Doğrusu başarılı da oldular.
Büyükelçilikte son olarak, pandeminin başlamasından dört-beş gün önce bir etkinlik izlemiştim. **
Üç yıl sonra Büyükelçilik binasında düzenlenen bir etkinliğe, Ankara Devlet Konservatuvarı Müdürü besteci-piyanist Metin Munzur aracılığıyla bir davet aldım. Salon girişinde, Büyükelçiliğin kültür emektarları Şule Akar ve Şükran Çubuk tarafından karşılanmak, eski dostları yeniden görmek güzeldi.
Bir yıl önce yakasına İtalya Yıldızı Nişanı takılan Munzur, gözlediğim kadarıyla “dış ilişkileri” konservatuvarın sorunlarına önceliyor son zamanlarda. Dolayısıyla davetin ondan gelmesine şaşırmadım. Nitekim Büyükelçi Giorgio Marrapodi de açış konuşmasında etkinliği Munzur'un organize ettiğini vurguladı. ADK’nın bir yüksek okul statüsünde çatısı altında yer aldığı Hacettepe Üniversitesi’nin Rektörü Prof. Dr. Mehmet Cahit Güran ile Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kürşat Aydoğan da konuklar arasındaydı.
Daha önceleri gene tek perdelik bir Gianni Schicchi temsili yapılmış ama anımsayamadım, bunca yıllık meslek yaşamımda ilk kez İtalya Büyükelçiliği'nde bir “opera” sahnelenmesine tanıklık edecektim. Bir platformla küçük sahne oluşturulmuş, minimal sayılabilecek yalın dekor parçaları yerleştirilmişti. İtalyanların ünlü opera bestecilerinden Gioacchino Rossini’nin (1792-1868) tek perdelik L' Occasione Fa il Ladro ( Fırsat Hırsızı Yaratır) başlıklı opera buffa tarzı yapıtı, piyano eşlikli olarak sahnelenecekti. Operanın alt başlığı ise Il Cambio Della Valigia ( Valiz Değiş Tokuşu) idi. Başlıklarından ve tek perde olmasından da anlaşılacağı üzere bu bir “komik opera” idi.
İki kadın ve dört erkek şarkıcıdan oluşan kadrosuyla, türünün tüm özelliklerini taşıyan örneklerden biriydi. Opera Buffa, İtalya'da Opera Seria'ya karşı doğmuş, başlangıçta ciddi operaların perde aralarında sahnelenen bir türdü. Ciddi operaların ağır ve dramatik havasını, eğlenceli havasıyla ferahlatmak amacıyla kullanılıyordu ama sonra başlı başına bir tür haline geldi.
Rossini'nin operasının konusunu komik rastlantılar sonunda, iki asılzadenin bir başka asilin kızlarıyla mutlu sonla biten evlilikleri oluşturuyordu.
Piyanonun başında Ayça Yılmaz vardı. Rejiyi, son yıllarda DOB'da sahnelediği yapıtlarla dikkati çeken Ayşe Dağıstanlı Parlar, yardımcılığını Aleyna Hazal Özçelik üstlenmişti. Kostüm ve aksesuar olarak Ankara Operası yardımcı olmuştu. Yapıtta görev alanların tümü, HÜ. Ankara Devlet Konservatuvarı mezunuydu.
Don Parmenione'de bariton Mert Özdemir'i öğrenciliğinden beri izlerim. Ankara Operası'nda genellikle yan ve küçük rollerde rastlamıştım. Ama buradaki başrolünde, kendisini çok geliştirmiş olduğunu gördüm, memnun oldum. Ses ve sahne olarak iyi iş çıkarttı.
Uşağı Martino'da bas Bahadır Noyan Coşgun,, opera buffa'nın komik karakteri olarak başarılıydı. Sesi, mimikleri ve sahnesiyle ikiliyi çok güzel tamamladı.
Kont Alberto'da tenor Fatih Kayhan'ın, başlangıçta sesi biraz sallandıysa da bir süre sonra oturttu. Kendisine söylediğimde, “Dün burada boş salonda prova yaptık. Salon dolu olduğunda, akustik değişimi nedeniyle durumu farkedip tonumu oturttum” dedi. İşte akustik gerçekleşmede dinleyici faktörünün önemi; öyledir ki dinleyicinin yaz ve kış giyimi bile fark ettirebilir.
Don Eusebio'da tenor Furkan Asırlı, genç sesi ve yaşlı makyajıyla baba rolündeydi, gereğini yaptı.
Baş kadın Berenice rolünde soprano Funda Yazıksız, volümlü sesiyle partilerini rahatlıkla söyledi. Yazıksız’ı daha önce konservatuvarın bazı konserlerinde dinlediğimi anımsıyorum. Ayrıca BESOM’un düzenlediği Ceyhun Atuf Kansu Şiirleri Beste Yarışması’nda birinci gelen besteyi de finalde başarıyla seslendirmişti. Sanırım Puccini’nin Gianni Schicchi ‘sinden sonra bu ikinci rol aldığı tek perdelik opera. Sanatta yeterliliğini de tamamladı ve Ankara Müzik Üniversitesi’nde Dr. Öğretim Üyesi olarak ses eğitimi hocalığı yapıyor. Piyanist Ayça Yılmaz ile Duo Ankara adını verdikleri ikiliyle küçük salonlardaki konserleri devam ediyor. Umarım bir tam üç perdelik Opera Seria türü yapıtta da uzun soluklu bir rol alma fırsatı bulur.
Yapıttaki ikinci kadın oyuncu Ernestina’da genç mezzosoprano Gülbuse Şenduran’ı izledik. Mimikleri, sahne üstü hareketleriyle göz doldururdu. Başlangıçta mezzo mu, soprano mu tereddüdüne düştüğümüz, çiçeksi, zarif bir sesi var. Bu sesle gelecek vaad eden Gülbuse’nin yolu açık olsun.
Tüm bu seslerin ardında, 55 dakikalık sürede hiç duraksamadan eşliği sürdüren piyanist Ayça Yılmaz vardı. Vokal eşliğinde hayli deneyim kazanan Yılmaz’ı bakalım bir konservatuvar mı, yoksa opera mı kadrosuna katacak?
Rejiyi yapan Ayşe Dağıstanlı Parlar da, HÜ. ADK’nda artık Dr. Öğretim Üyesi. Opera sahneleme kariyerinde Devlet Opera ve Balesi’nde aldığı görevlerle ilerleyen Dağıstanlı, buffa’larla başlamıştı, bir süredir seria’ları da sahneliyor. Rossini’nin yapıtında da, genel koşullar bir opera için uygun olmasa da, büyükelçilik salonuna kurulu platform üzerinde, minimal dekor parçaları ve aksesuarla, hareketli sahneleri iyi organize etmiş, buffa’nın gerektirdiği sürprizleri de oyunculara uygulatmıştı. Sahneleme sonunda selamda ve sonrasında toplu resimler çekilirken, mütevazi tavrını hep korudu.
Konser sonrası Büyükelçi Giorgio Marrapodi ile kısa sohbetimizde söyledikleri, İtalyan Büyükelçiliği’nin sanatsal etkinliklerinin daha da artacağının habercisi gibiydi. Diplomasi ve uluslararası ilişkilerde sanatın rolüne yürekten inanan Büyükelçi’nin en az üç yıl daha sürmesi beklenen Ankara görev döneminde genç İtalyan yıldızların yanı sıra, olgun solist ve şefleri sıklıkla görebiliriz.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
9 Aralık 2023, Ankara