Son günlerde, yabancı müzisyenlerin Türkiye'deki yıllık programlarda ilan edilmiş konserlerini çeşitli nedenler ileri sürerek iptal etmeleri üst üste gelmeye başladı. Örneğin, İDSO'ya gelecek olan yabancı şef ve CSO'ya gelecek olan Alman obuacı solist... Neyse ki, konsere çok az kala yapılan iptallerde bile orkestralarımızın günün moda deyimiyle “B Planı” her zaman hazır. CSO'da Alman obuacının yerine, hemen orkestranın solo klarnetçisi Orçun Civelek yerleştirildi ve besteci değiştirmeden, Mozart'ın obua yerine Klarnet Konçertosu seslendirildi.
Nedense dinleyicide bir “Yabancı” merakı var. Adını hiç duymamış olsalar bile, “yabancı solist” denilince, konserlere ilgi daha fazla oluyor. Oysa bizim orkestraların özellikle tahta ve bakır üflemeli çalgıcılarının pek çoğu, yabancı solistler kadar, hâttâ bazen onlardan daha yüksek etkinlik gösteriyorlar. Geçtiğimiz perşembe akşamı, TV'deki maç yayınının da etkisiyle konsere ilginin yeterli olmadığını işittim. Acaba solistin adı Orchoun Chivelsky mi olmalıydı? Neyse ki, Cuma akşamı salon doluydu.
Programın ilk yarısı Mozart'a ayrılmıştı. Polonya'dan uzun yıllardın her sezon birkaç kez davet edilen kıdemli şef Marek Pijarowski'nin bagedi altında CSD önce, Mozart'ın “Mehter etkisi”nin en fazla hissedildiği Saraydan Kız Kaçırma Uvertürü'nü seslendirdi. Ardından Mozart'ın La Majör Klarnet Konçertosu'nu, orkestranınsolo klarnetçisi Orçun Civelek'den dinledik. Mozart'ın bu tahta üflemeli çalgının ezgisel ve teknik olanaklarını, elde edilebilecek tınıların güzelliklerini sergilemeyi amaçladığı ve bu özellikleriyle kendinden sonraki bestecileri de klarnete özendirdiği bu konçertoyu Orçun, mükemmel diyebileceğimiz bir etkinlikle seslendirdi. Eserdeki tüm ton güzelliklerini, kıvrak iniş çıkışları sergilerken, çalgısıyla ne denli bütünleşmiş olduğunu gösterdi.
Bu seslendirmeden sonra şef Pijarowski'nin, Orçun'u Polonya'da veya başka ülkelerdeki konserleri için solist olarak önermesini beklerim. Sadece Pijarowski değil, orkestralarımıza gelen başka şeflerin de bu tür değerlendirmeleri yapması gerek, tabii hak edenler için... Belki orkestra yönetimlerinin de davet ettikleri yabancı şeflere bu konuları hatırlatması gerekiyor. Çünkü yurtdışında çalabilecek kapasite ve etkinlikte çok sayıda solistimiz var.
Konserin ikinci yarısında Pijarowski yönetiminde J. Brahms'ın, Beethoven geleneğini geliştirerek sürdürdüğü senfoniler dizisinden Do minör 1. Senfoni'yi dinledik. Başkemancı sandalyesinde Bilgehan Erten oturuyordu. İlk rahlenin ikinci sandalyesinde de geçen hafta Çaykovski konçertoyu solist olarak seslendiren Menevşe Aydoğdu vardı. CSO'nun başkemancısı Jülide Yalçın birkaç haftadır yok, çünkü önümüzdeki hafta İDSO'da solist olarak Brahms Keman Konçertosu seslendirecek.
CSO, önceki haftaki üstün Rahmaninov 3. Senfoni etkinliğinden sonra, bu hafta da Brahms 1. Senfoni'de benzeri bütüncül, etkili seslendirmeyi çıkardı. Pijarowski eseri bellekten yönetti. Bilgehan Erten'in ikinci bölümdeki keman soloları volüm ve tını güzelliğiyle başarılıydı.
Orkestralara yakıştırdığım “At binicisine göre kişner” benzetmesi iki hafta üst üste yerine buldu. Şef iyi ve ciddi yaklaşımlı, prova sayısı ve süresi yeterliyse, sonuç parlak oluyor.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
3 Mart 2018