Son yıllarda, Ankara Devlet Konservatuvarı ile Hacettepe Senfoni Orkestrası'nın kendi içinden çıkan bestecilere, icracılara seslendirme olanakları tanıması, eski yönetici ve mensuplarına da vefa göstermesi memnuniyet verici. Arkasında kim varsa, aklıyla, gönlüyle bin yaşasın. Hacettepe Senfoni Orkestrası'nın 2018-19 Sezon Programı elime geçtiğinde, bu yaklaşımın örnekleri arasında bir ithaf özellikle dikkatimi çekmişti: “Prof. Erol Gömürgen’in 85. Yaşı Kutlama Konseri.”
Yılların nasıl hızla geçtiğini düşündüm ve hüzünlendim. Diğer yandan da bu yaşa gelmiş olmasına karşın, yaşama sıkıca tutunan, yaz aylarında Kumla'da hâla sandalıyla çıkıp balığını tutan, kışın ise Ankara'da hiç umulmadık konserlerde rastlaştığımızda “delikanlı” diye takıldığım değerli dost Gömürgen gözlerimin önüne geldi.
Uzun yıllar Uluslararası Ankara Müzik Festivali Danışma Kurulu'nda birlikte çalıştık. En sıkı tartışmalar yaşanırken bile beyefendiliğini hiç bozmaz, sükûnetle izler, söz sırası kendisine geldiğinde de lâfı hiç uzatmadan fikrini söyler. En çok da, bir üflemeli çalgı grubunun festival programında yer almasını ister. Parasal veya fiziksel nedenlerle olamayacak gibiyse, isyan etmez, gelecek yıllar için dileğini söyler. Gömürgen'in bu isteğinden daha doğal bir durum olamazdı. Çünkü kendisi, flütçü Mükerrem Berk'in 1971'de kurduğu Ankara adlı üflemeli çalgılar beşlisinin yıllarca emek vermiş bir üyesiydi. O beşliden şu anda sadece Erol Gömürgen hayatta bulunuyor. O beşli, Saygun'dan Baran'a, nice bestecimizin yazdığı eserlerin ilk seslendirmelerini yapmıştı.
Hiç maiyetinde çalışmadım, öğrencisi olmadım, ama CSO'da yıllar yılı konserlerde dinledim. Çeşitli kurullarda birlikte bulunduk. Edindiğim izlenim, onun sevecen, konulara olumlu yanından yaklaşan, kendisinin olsun olmasın öğrencileri de kollayan bir insan olduğuydu. Konservatuvar müdürlüğü sırasında, bazı hocalarının taktığı ve okuldan atılma raddesine getirdiği nice öğrenciyi nasıl çözümler bularak kurtardığını kendisinden değil ama o kurtulanlardan dinlemişliğim vardır.
Yıllar yılı, konservatuvarda öğretmenlik, CSO'da korno solistliği, Opera'da orkestra üyeliğinden genel müdürlüğe kadar çeşitli görevlerde bulunan Gömürgen'in öncelikle sahiplendiği işi korno çalıcılığı ve öğretmenliğidir. Nitekim bir araştırma yaptığınızda, adının günümüzün çok sayıdaki kornocusunun özgeçmişinde yer aldığını görürsünüz.
İşte Erol Gömürgen'in 85. yaşı 21 Kasım 2018 Çarşamba akşamı, Hacettepe M Salonu'nda düzenlenen zengin ve çok içtenlikli bir konserle kutlanırken, yılların dostu olarak biz de oradaydık.
HSO genel müzik direktörü ve şefi Burak Tüzün'ün yönettiği konserde, gecenin sunuculuğunu çokyönlü sanatçı Boğaçhan Sözmen yaptı. DOB Genel Müdürü Murat Karahan, işlerinin yoğunluğu nedeniyle operayı temsil etmesi için Sanat Danışmanı çellist Arzu Gürerk Sugüneş'i görevlendirmişti. Yapılan konuşmaların tümünün övgü ve sevgi dolu olduğunu bilmem belirtmeme gerek var mı?
TANPINAR'DAN ÖZKOÇ'A ZAMAN...
HSO'nun özenle hazırladığı konser, ADK Kompozisyon bölümü öğretim görevlilerinden besteci Önder Özkoç'un “Zaman” başlıklı eserinin ilkseslendirilişiyle başladı. Eser hayli felsefî ve yalın bir çizgi üzerine kurulu, tekrara dayalı minimalist yaklaşımın sıkça görüldüğü bir yapıdaydı. Tekrarları parlatan ses ögesi, girişte ilk vuruştan itibaren işittiğimiz bir çeşit zil olan crotel'in esere kattığı ritmsel tını, vibrafona biçilen rol, yer yer vibrafonun arşe ile çalınımı gibi kullanılan çağdaş tekniklerle eser âdeta “zaman”ın artık 21. yüzyılı sürmekte olduğunu anlatıyordu. Besteci, ilhamını Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "'Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında" diye başlayan şiirinden almıştı. Tek bölüm olarak yazıılmış eserin ortasında altı vurmalı çalgının solosu, bazı halk ritmleriniyle birlikte, cazda bateriste bırakılan solo bölümünü anımsatıyordu. Seslendirilmesi hayli güç ve dikkat isteyen eserin süresi besteci tarafından biraz daha kısa tutulsa, etki gücü daha yüksek olacaktı. Orkestralar, belki de güçlüklerinden dolayı çağdaş eserleri çalmayı nedense pek sevmezler! Ama HSO, belli ki iyi hazırlanmıştı, biraz daha akustik bir salonda çok daha iyi duyumsanabilirdi. Özkoç'un eserinin dünya prömiyeri, HSO'nun Gömürgen'e sunduğu özel bir armağan oldu.
HER KURUMDAN BİRER ARMAĞAN
AnkaraDOB'un başrejisörü tenor Şenol Talınlı, E. De Curtis'in ünlü Napoliteni “Torna a Surriento”yu, ardından soprano Esin Talınlı Kalman'ın Çardaş Prensesi Opereti’nden, Silva’nın Aryası'nı söyledi. Talınlı'lar daha sonra Verdi'ni La Traviata Operası’ndan “Brindisi” düetini yaparak Gömürgen'e armağanlarını sunmuş oldular.
CSO'nun armağanını, orkestra müdürü flütçü Altan Kalmukoğlu, Mozart'ın Flüt Konçertosu'nun birinci bölümünü seslendirerek sundu. Kalmutoğlu geçirdiği toktik zehirlenme nedeniyle bulunduğu hastaneden gelip konsere katılmıştı.
Ardından çokyönlü sanatçı, müzisyen, oyuncu Boğaçhan Sözmen, Yalçın Tura'nın Keşanlı Ali Destanı Müzikali’nden Ali’nin Şarkısı “Mertlik Belası”nı ve J. Bock'un Damdaki Kemancı Müzikali’nden Tevye’nin Şarkısı “Bir Zengin Olsam Ben”i aksesuar olarak bir kasket ve kaşkol kullanarak söyledi. Konser sonrası sohbet faslında AnkaraDOB Müdürü Çetin Kıranbay'a “İşte size aradığınız Tevye” demekten kendimi alamadım!
Programında son olarak, Erol Gömürgen'in son öğrencisi olan kornocu Altuğ Tekin solist olarak yer aldı. ADK'nın kompozisyon mezunlarından Ebru Güner Canbey'in üç bölümden oluşan “Devr-i Aksak” başlıklı korno konçertosunun birinci bölümünü başarıyla icra etti.
M Salonunun sahne merdivenlerinden aşağı inen şef Tüzün ve sunucu Sözmen, hocayı sahneye çıkardılar, plaketler, armağanlar, çiçekler sunuldu. Ama en güzeli, yığınla çiceğin oturduğu koltuğun önünde yere serilmesiydi.
Gömürgen, konser sonrası eski öğrencilerini ve yakın dostlarını evine davet etti. CSO'nun korno grubundan Bekir Çamcı, Fazlı Arslan, HSO' kornocusu Berna Bayram, Opera orkestrasından Barsgan Devrim Bayram, İstDOB Orkestrasından Altuğ Tekin, AntDOB'dan Hüseyin Uçar, HSO'nun şefi ve bu konserin mimarı Burak Tüzün, eski DOB genel müdür yardımcılarından Yılmaz Altanay, emekli tenor Şakir İlyasoğulları, 85. Yaş pastası kesilirken oradaki konuklar arasındaydı. Pastanın üzerine özenle Gömürgen'in korno üflerken bir gençlik resmi işlenmişti.
Değerli dost Erol Gömürgen'e daha nice sağlıklı ömürler diliyor, ADK Yönetimi ve Hacettepe Senfoni Orkestrası'nı da, kendi değerlerine sahip çıktığı için kutluyorum.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
22 Kasım 2018