Değerli “Sanattan Yansımalar” okurları,
Önceki hafta Bingöl’deydim. Ne işim vardı orada, anlatayım:
1960-1963 yılları arasında, Bingöl’ün Göriz köyünde (yeni adıyla Çevrimpınar’da) öğretmenlik yapmıştım. Doğu’nun bu çok yoksul köylerinden birinde görev yapan ilk eğitimcilerden biriydim. Ve şimdi, 55 yıl sonra, içten gelen, önlenemez bir helâlleşme isteğiyle gittim Bingöl’e ve Çevrimpınar köyüne. Ayrıca amacım, 1962 yılında İstanbullu gazeteci dostum ve çocukluk arkadaşım Güngör Denizaşan tarafından bu köyde çekilen fotoğrafların büyütülmüş baskılarından oluşan bir sergi açmaktı il merkezinde. Denizaşan’ı da götürmek istiyordum Bingöl’e; ancak o şimdi 82 yaşında ve yaşadığı bazı sağlık sorunları yüzünden gelmeyi göze alamadı. Onun yerine, Fazıl’ın “Başyardımcısı” konumundaki Taner Zadsan ile İstanbul’da oturan Karaözülü dostum Nâzım Kılıç katıldı bu geziye.
Sergiyi kapalı bir mekânda değil, Bingöl’deki “Sanat Sokağı”nda açmak istiyordum. Bu konuda, belediyedeki aydın dostlardan Selim Boydaş’ın yol göstericiliğiyle Belediye iznini önceden almıştım.
Genellikle 50X70 santim boyutlarında ve 2 santim kalınlığında olan 41 fotoğrafı, “şövale” denen üç ayaklı ressam düzeneği üzerine oturtmayı, eski öğrencim Sadık Çilgasit ve onun cin gibi akıllı kızı Saliha Çilgasit’in sayesinde gerçekleştirdim.
Sergi, cumartesi günü açılacaktı, ama ben Bingöl’e Perşembe günü gittim. Bu ilimizin birkaç yıl önce açılmış bir havaalanı var ve ben, Ankara’dan Bingöl’e tam bir buçuk saatte ulaşıverdim. Ötesi kolaydı, çünkü öğrencim Sadık Çilgasit ve çocukları karşıladı beni. O akşam Sadıkların evinde toplanıp hasret giderdik. Cuma günü de Göriz’e gittik.
Göriz, 1971 yılındaki şiddetli Bingöl depreminde yerle bir olmuştu. Bense o sırada 12 Mart Darbesi’nin işkencecilerine yakalanmama derdindeydim; bu yüzden depremzede köylülerimin yanında olamadım.
1971 Depreminden sonra Devlet Baba’mız, köylülerin barınması için barakalar vermiş ve öteki köyler gibi Göriz halkı da tam 30 yıl boyunca Allah’ın Bingöl dağ soğuğunda bu barakalarda çile çekmiş. Sonrası yine acıklı: Bingöl’ü ve bu arada bizim Göriz Köyü’nü bir deprem daha silkelemiş! Ama galiba bu kez köy, yardım görmüş: En başta, günümüzdeki Çevrimpınar Okulu ve Çevrimpınar Cami’i, kentlerdeki benzerlerini aratmıyor. Zaten bu köy, ortasından dere geçen öyle bir doğal güzelliğin üstüne kurulmuştur ki, İsviçre köyleriyle yarışabilir.
Göriz’de yaşadığım üç yıl boyunca, yemeğimi suyumu Çalbay ailesi karşılardı. Rahmetli Mehmet Şerif Efendi’nin karısı Kutey ve kızı Harsey sayesinde hemen hiç hastalanmadım, gençliğimi korudum. Bütün köy gözümün içine bakardı. Onların bu konukseverliğini hatırlayarak gittiğim Cuma günü, bugün hayatta olmayanlar için köyde bir Mevlit okunmasını sağladım. Ardından Bingöl’deki düzgün bir lokantaya ısmarlamış olduğum iki yüz kişilik bir sofra kuruldu köyde. Tatlısıyla tuzlusuyla bu eksiksiz sofrayı, Fazıl’ın başyardımcısı Taner Zadsan’ın iyilikseverliğine borçluyum.