Murat Karahan’ı Verona Opera Festivaline heyecanla uğurlamıştık, dinmeyen alkışlarla geri döndü.
***
Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin genç tenoru Murat Karahan, Verona Opera Festivalinde Giuseppe Verdi’nin Il Trovatore (Trubadur) adlı operasında başrolde sahneye çıktı. Karahan’ın yorumladığı Manrico rolü opera külliyatının en zor rollerinden biri olarak kabul ediliyor. Sözleri kısaca “Pira” (Di quella pira) diye anılan bölüm de eserin sonuna doğru Manrico’nun meşhur ve zorlu aryası. Zorluğu hem yüksek teknik, hem duygusal müzikalite ve hem de tiz ses (do) söyleyebilme becerisi gerektirmesinden.
Sadece aldığı bis isteyen alkışlar değil, temsilin ardından övücü eleştiri yazıları onun büyük bir başarı gösterdiğini kanıtlıyor. Üstelik tek genel prova ile sahneye çıkan Karahan Verona Arenasında gönülleri fethetti denilebilir.
26 Ağustos 2016 tarihindeki temsili dünyaca ünlü orkestra şefi Daniel Oren yönetti, sahneye koyan efsanevi rejisör Franco Zefirelli idi. Mükellef dekor, kostüm ve sahneleme içinde Karahan’ın sahneye beyaz atla geldiği bölüm dâhil olmak üzere endamı da büyük beğeni toplamış durumda.
İtalya'nın önde gelen opera eleştirmenlerinden Enrico Stinchelli “Manrico ve Rahatsız Edici Tizleri” başlıklı temsilden hemen sonra yazdığı yorumunda Alman seyircilerin Karahan’ın muhteşem tizlerini anlamadığından yakınarak onu göklere çıkarıyor (http://www.enricostinchelli.it/site/news/410-manrico-e-lacuto-che-disturba.html, Çeviri: Suna Ertekin): "Almanlar için bir tiz, cinsel tacize eşdeğerdir"... En meşhur Avusturyalı rejisör Otto Schenk'in oğlu orkestra şefi Konstantin Schenk'in bu eşsiz sözü bu akşam Arena di Verona'da Verdi'nin Il Trovatore'sinin 3. perdesinden sonra kulaklarımda çınladı. Parlak ve heyecan verici bir “Pira”, yeni bir Türk tenor Murat Karahan tarafından, kalın buğday renkli ve muhteşem tınlamalı bir sesle tüm sahneyi taçlandırdı. Yaz opera festivalinin sadık seyircileri olan binlerce Alman seyirci tarafından doldurulan Arena'nın tribünlerinde, ki bu seyircileri önce Garda gölünde güneşte kızarmış, sonra büyük anfitiyatroda sıraya girmiş görürsünüz... evet, bu tribünler hareketsizdi, tek bir alkış yoktu, balmumu heykeli gibi, ama bu esnada opera klüplerinin oluşturduğu İtalyan seyircisinin "Bravo!" nidaları yükseliyordu. Bu sofu bay ve bayan seyirciler onlara bakıyorlardı: bu heyecanı, Arena'yı bir stadyuma çeviren bu garip coşkuyu anlamıyorlardı. Bu akşam her zamankinden daha iyi anladım, Schenk'in o sözü ne kadar doğru: geleneksel bu uzun tiz Almanlara gerçekten rahatsızlık veriyor, bu İtalyan usulü ince vokal patlama, bu eski, sağlıklı opera geleneği, ki bu gelenek aklımıza Visconti'nin "Senso" (His) eserini getirir: "Viva l'Italia" (yaşasın İtalya) diye bağıranları hatırlatan (İtalyan vatanseverleri) Manrico'nun tizidir bu. Buzdolabı gibi şişman "modern trovatorlar" için Hamburg'da randevu var. Verona'daki bu akşam akıllarda kalacak bir akşamdı: bu harika tenorun keşfi, benim dinlediğim "Ah sì ben mio"ların en güzellerinden birini söyledi, (Verdi'nin istediği renk ve dinamiklerle, pianissimo'larla, smorzature'lerle (sakinleşme?) ve trillerle). Tüm opera boyunca muhteşemdi, kıskanılacak bir devamlılıkla, tizlerdeki gücüyle (nihayet tonunda bir “Pira”!)… "Il balen" aryasında asil ve çok şıktı, tam bir hâkimiyetle ve sıra dışı bir güvenle söyledi… Sonunda zafer alkışlarıyla selamlandı…
Tanınmış opera eleştirmeni Andrea R. G. Pedrotti’nin “Trovatore’ye Selam” başlıklı yazısına (http://www.apemusicale.it/joomla/recensioni/28-opera/opera2016/3385-verona-il-trovatore-26-08-2016) “Türk Tenor Murat Karahan’ın” adıyla başlıyor ve özetle şöyle devam ediyor: Karahan totem gibi tenorları korkutan bir rol olan Manrico ile kendine güvenerek başa çıktı. Arena’da ilk kez sahneye çıkmasına rağmen sahnede rahattı ve “Pira” aryasında büyük rahatlıkla tiz notaya çıkabildi. Aryanın sonu gelmeden kendini tutamayan seyirciden büyük bir alkış fırtınası koptu, hatta tekrarı istendi.
Cornelia Marafante imzalı diğer bir eleştiride ise (https://ierioggidomaniopera.wordpress.com/2016/08/28/arena-di-verona-il-trovatore-2/) Murat Karahan için tatlı bir sürpriz diye söz ediliyor ve devamında özetle şöyle deniliyor: Genç tenor Murat’ın Arenada ilk sahneye çıkışı. Bu nedenle seyirci önce onu merakla izledi, daha sonra onu kabul edip, beğenisini bir dizi uzun alkışla ifade etti ve bis istedi. Karahan’ın genç ve ince sesi, 50’li yılların tenorlarını andıran renkte. Kesinlikle çok etkileyici bir Manrico idi, İtalyan tarzında bir sesle söyledi. Belli ki ileride daha büyük başarılara imza atacak.
Bir küçük not, bu yazar yazısında Karahan’dan önce Bolşoy’dan gelen Rus tenor Murat Karahan diye söz ediyordu, ertesi gün Türk olarak düzeltti.
Murat Karahan temsil sonrası duygularını şöyle ifade ediyor: “Dün akşam Arena di Verona'da muhteşem bir gece yaşadım. Mesleğe başlarken en büyük hayallerimden bir tanesi olan Arena di Verona sahnesinde dünyanın en iyi solistlerinden Hui He, Violeta Urmana, Simone Piazzola ve şef Daniel Oren ile birlikte Il Trovatore operasına Manrico rolünü seslendirdim. Muhteşem bir geceydi, o koca arena "Bis" sesleriyle yankılanırken tarifsiz bir mutluluk ile birlikte Büyük Atatürk'ün kurduğu modern Türkiye Cumhuriyetinde yetişmiş bir Türk sanatçı olmanın gururunu yaşıyordum ve Allah'a şükrediyordum. Bu yolda bana destek olan başta ailem, hocalarım olmak üzere güzel enerjileri ve duaları ile her an yanımda olan güzel dostlarıma ve arkadaşlarıma çok teşekkür ederim. “
Hatırlayacaksınız, 20.07.2016’da yine Sanattan Yansımalar’da (http://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/pinar-aydin-o-dwyer/tenor-murat-karahan-verona-festivalinde/1091/) “Verona’nın ona Maria Callas’ınki kadar parlak ve uzun kariyer getirmesini“ dileyerek yolcu ettiğimiz Murat Karahan, alkış fırtınasına yol açan harika bir temsil sunumu, bis isteten bir tiz do notası ve yeni yapımlarda rol alma daveti “ganimetleri” ile geri döndü. Ülkemizin bundan daha değerli bir tanıtımı olabilir mi?
Tiz do’sunu siz de dinlemek isteseniz youtube’da şu kısa kayda bakabilirsiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=gLu_IYkUi_g