Bundan bir süre önce Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde “Payidar” adlı modern dans gösterisini* izledikten sonra şaha kalkan duygularımı sakinleştirip yeniden günlük yaşamın monotonluğuna dönmem zaman almıştı. Ama Payidar’ın duygusal belleğimde payidar kaldığının farkında değildim. Ta ki “Ya Sonra”yı izleyene kadar…
26 Mart 2024’te Aralık Sahne’de Ya Sonra adlı modern dans gösterisinin prömiyerini izledim ve peşinen söyleyeyim, büyülendim!
YARATICI ve YORUMLAYICI SANATÇILAR
Ya Sonra, MAD Dance Theatre (Movement Art DeSIgn) grubu tarafından sahneye konulmuş. Reji ve koreografi Mert Bozkurt’un eseri. Dramaturjiyi Onur Gazdağ, sahne-dekor ve afiş tasarımını Barış Ergüzel, ışık tasarımını Yasin Emre Kurtaran üstlenmiş. Sanatçıları repetitör Gülşah Bakır ve koreografi asistanı Efe Çolak hazırlamış.
Dansçılar: Arda Baykal, Barış Ebren, Damla Şenses, Efe Çolak, Enda Hayat Aydın, Gizem Demir, Gülce Güçer, Irmak Altınışık, Selin Doğan, Venüs Tepe, Zeynep Kocaman. Dansçılara müzik ve ses tasarımını da yapmış olan Berkan Başaran gitarla, Suna Dinçer ise kontrbasla eşlik ediyor. 40 dakika süren gösterinin yaş sınırı 7+.
İZLENİMLERİM
Ya Sonra gösterisinin tanıtımında “izleyicileri, insanın monoton günlük zihinsel labirentlerinde kaybolurken, iç dünyanın derinliklerinde unutulmaz bir yolculuğa çıkarıyor” diye yazılmış.
Gerçekten de daha ilk anda sahnede, sade, her yöne kayabilen işlevsel dikdörtgen panolar ve etkileyici anlatım sağlayan ışık tasarımı hepimizi sarmaladı ve merakla gösterinin içine çekti. Sahnedeki pano labirentlerinin arasından beliren dansçılar üç boyutlu somut yaşam deneyimlerini betimlerken onlara gitar ve kontrbasla canlı müzik eşlik ediyordu. Dans adımları zarif, estetik, akrobasi içermeyen, akışkan ve daha önemlisi anlam içeren adımlardı. Ȃdeta şiir okur gibi her kelime zihinde canlanıyor, hâttâ tekrar okumak isteyince birkaç adım geriye dönülüyordu. Giderek dansla betimlenen üç boyutlu somut yaşam deneyimleri, zihinde kalıcı duygu ve düşüncelere dönüştü. Yaşamın akışındaki mutluluk ve üzüntü, başarı ve tökezleme anılarıyla dolu içsel yolculuk derinleşti. Sahnedeki her adım ve hareket zinciri insana dair en temel güven ve korku, sevgi ve nefret duygu ve deneyimlerini yaşattı. Tüm bunlar bir psikanaliz seans kadar etkileyici ve düşündürücü bir yolculuktu.
O kadar ki, gösterinin bitiminde yanımda oturan genç adam nefes almak ister gibi “ben bir âşık olayım” diyerek dışarı fırladı. Önümdeki çift birbirine ya da yaşama tutkallanmışcasına hareketsiz duruyordu. Arkamdaki arkadaş grubu “bu gece burada bitmez arkadaşlar, sohbetin sabaha kadar yolu var”, diyerek çıktılar. Dikkat ettim, salona girerken belediye otobüsü kalkacakmış gibi birbirinin önüne geçmeye çalışan o kalabalık kümesi gitmiş, yerine salondan çıkışta herkesin birbirine yol verdiği bambaşka bir sosyolojik veya psikolojik yapıda kitle gelmişti.
Bense belki yaşım gereği, geçmişin muhasebesini yaparken gözyaşlarımı tutamadım. Anımsayabildiğim hatalarımı düzeltmek için yeterli zamanım kalmadı diye düşündüm. Duyduğum vicdan azabının boşa ve yanlışlara harcanmış geçmişimi değiştiremeye yetmeyeceğinin farkına vardım. Gözümün önüne Ergin İnan’ın “Grotesk Kafa II” adlı resmi geldi. Eseri yeniden izlesem ilerisi için yönümü, çözüm yolunu bulabilir miydim ki… Belki de önce “Ya Sonra”, ardından “Payidar” izlenmeli ki, birbirini tamamlayan bu iki gösteri benim gibi herkesin sahip olduğu sorunları önce serip ardından da çaresiz olunmadığının farkına varılmasını sağlasın.
40 dakika içinde böylesine estetik, böylesine şefkatli bir psikanaliz seansı yaşamak isterseniz bir sonraki gösteriyi izlemenizi önerebilirim.
https://biletinial.com/tr-tr/tiyatro/ya-sonra-mad-dance-theatre
NOT: Gösteriden önce cep telefonu ile fotoğraf ve video çekmek isteyenlerin diğer seyircilerin rahatsız olmaması açısından uyarılması gerekli!
* https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/pinar-aydin-o-dwyer/payidar-eser-payidar-insanlik/3211/
PINAR AYDIN O’DWYER
12 Nisan 2024, Ankara