Bazı eser dumanı üstünde servis edilir. Bazısı da, hani denir ya, tarihin tozlu sayfalarından çıktı, diye; Cemal Reşit Rey’in Çelebi adlı operası da tam o şekilde, hatta üzerindeki toz bir çırpıda silkelenip Ankara Devlet Opera ve Balesi (ADOB) sahnesinde zuhur etti, böylece dünyada ilk oynanışı 19 Nisan 2025 olarak tarihe geçti (www.instagram.com/reel/DIBbkBaoktf/?igsh=MXQzOXg3NTEyYnNtNA%3D%3D)
ESERİN TARİHÇESİ
Çelebi’yi Cemal Reşit Rey bestelemiş, metni önce Fransızca, sonra Türkçe olarak Rey’in ağabeyi edebiyatçı Ekrem Reşit Rey (1900-1959) kaleme almış (1,2 ve Dipnot). Yıllarca bir türlü opera biçiminde sahnelenme aşamasına gelemeyen Çelebi operası üzerine Cemal Reşit Rey’in öğrencisi besteci-piyanist Dr. Aydın Karlıbel doktora tez çalışması yaparak eserin akademik müzik çevrelerince de tanınmasını sağlamış (3,4). Besteci Rey, eserinin sona yakın versiyonunun orkestra partisyonunu 1973’te, piyano-şan partisyonunu 1975’te tamamlamış. 1978-80 sezonlarında Devlet Opera ve Balesi’nin (DOB) o dönemdeki Genel Müdürü Gürer Aykal tarafından kurum için satın alınan eserin son rötuşları ise 1982-83 sezonunda o dönemin Genel Müdürü Yalçın Davran tarafından besteciye ısmarlanmış. Çelebi’nin çeşitli bölümlerinin ve farklı formatlarda sunumunun sergüzeşti; orkestra partisyonunun hazırlanması ve bazı bölümlerinin konser sunumları ile CD kayıtlarında bizzat emeği geçmiş olan ve besteci ile öğrencisi ve piyanist olarak hep yakın temas içinde bulunmuş olan Dr. Karlıbel’in değerli kaleminden şu linkten okunabilir: https://www.sanattanyansimalar.com/cemal-resit-rey-e-anlamli-armagan-celebi/8278/ Erişim: 15.4.2025.
Derken nasıl olmuşsa yer yarılmış ve dört perdelik kocaman eserin partisyonu âdeta buharlaşmış. Ama Karlıbel’in azimle, deyim yerindeyse “arkeolojik arşiv kazılarıyla” Eylül 2005’te, kaderin inanılması zor bir tecellisi gerçekleşmiş ve ADOB arşivinin kuytu bir köşesine büzüşmüş bir mavi kutuda kocaman kara ciltli kalın partisyonları bulunuvermiş. Meriç Sümen’in Genel Müdürlük döneminde cereyan eden bu “kutlu mavi kutu” keşfini Şefik Kahramankaptan haberci-gazeteci titizliğiyle 2005’te kaleme almış (5). Tüm bu olayların akışı Kahramankaptan’ın güncel yazısından okunabilir: https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/sefik-kahramankaptan/hosgeldin-kucuk-capkin-muezzin-celebi/3555/ Erişim: 15.4.2025.
Ve en sonunda, sezon başında Devlet Opera ve Balesi (DOB) Genel Müdür ve Sanat Yönetmeni Tan Sağtürk’ün henüz hiç sahnelenmemiş Türk operası sahneleme prensibi ve talimatı üzerine Çelebi seçilmiş. Sağtürk’ün desteği ve ADOB Müdür ve Sanat Yönetmeni Mithat Karakelle’nin azmi sayesinde Çelebi’nin makus kaderi olumluya çevrilmiş; böylece “kaçak-çapkın” Çelebi nihayet “opera eseri kılığında” sahnede karşımızda!
Yazılışı meşakkatli, sahneye çıkışı mucizevi bu eser, partisyondaki mecazî anlamda hâlâ tam da silkelenemeyen toz ve daha başka güncel nedenlerden dolayı yüzde yüzüyle sahnelenme yerine, konu bütünlüğü bozulmadan dört perdeden iki perdeye kısaltılmış durumda. Örneğin şair Nedim ve şair Sami gibi konuşma rollerinin olduğu sahneler yok ama Rey’in başka eserlerinden bölümler de ilave edilmiş. AA Kültür-Sanat Servisi’nden Yasemin Kalyoncuoğlu’nun yazısına göre Rejisör Gürçil Çeliktaş "Operaya eklediğimiz şey, ikinci perdede dekor değişimi olacak diye Cemal Reşit Rey'in 100. Yıl Senfonisi'nin 10. bölümünü aldık. Bale koreografisini ekledik ve Cemal Reşit Rey'in piyano konçertosunun bir bölümüyle birleştirdik.”, diye açıklamış (6).
KONU
Saray gözdelerine göz dikecek kadar çapkın, eğlence âlemlerinin aranan jönü Mehmet Efendi’nin gerçek yaşam öyküsünden esinlenilen konu Lale Devri’nde geçiyor. Taşrada yaşayan Hasan Çavuş, Fatma’yla evlenmek ister, Fatma’nın ailesi de onaylar. Fatma ise güzel sesli müzisyen Çelebi’ye tutkundur ama Çelebi’nin beraber kaçma önerisine olumlu yaklaşmaz. Sonraki sahnede Çelebi İstanbul’daki yalısında Zübeyde, Safiye ve kocası Tahsin Efendi’ye afyon verip uyutmuş olan Atiye ile felekten bir gün çalmaktadır. İzleyen sahne Sadrazamın gözdelerinden Rebeka’nın salonunda geçer, haremdeki tüm kadınlar gibi sevgilisi Çelebi ile beraber olmak istemekte ve onun yolunu gözlemektedir. Ama önce Sadrazam arzı endam eder. Rebeka ona uşağı Tahsin Efendi’nin asık yüzünden yakınır. Kendisini savunmak isteyen Tahsin Efendi ise karısı Atiye’nin kendisine afyon verip Çelebi ile beraber olduğundan dert yanınca Sadrazam Çelebi’nin sürgüne gönderilmesini emreder. Sadrazam çıkınca Rebeka’nın annesi Perla’nın haberi üzerine Çelebi gelir. Evet, Rebeka’yı başka kadınlarla aldatmıştır ama yine de güzel zaman geçirirler. Ancak sürgün haberini de ondan alan Çelebi yıkılmış şekilde gider. Son sahnede Fatma’nın Hasan Çavuş ile evlenip çocuk sahibi olduğu görülür. Çelebi sürgünden çıka gelip ona yine ilan-ı aşk eder ama Fatma yine beraber kaçmayı kabul etmez. Çelebi ısrar etmek için yine geri dönünce uzaktan Hasan Çavuş’un geldiğini görüp kaçar. Ama kaçan birini fark eden Hasan Çavuş kim olduğunu bilmeden pistol ile Çelebi’yi vurur ve jandarmaya haber vermeye gider. Bu sırada Çelebi Fatma’nın kollarında can verir. (Konunun ayrıntısı için: https://www.operabale.gov.tr/eser/celebi-3076)
TEMSİL İZLENİMLERİ
19 Nisan 2025 Dünya Prömiyeri temsili izlenimlerini ve Cemal Reşit Rey hakkında bilgileri Şefik Kahramankaptan’ın yazısından okuyabilirsiniz: https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/sefik-kahramankaptan/celebi-promiyeri-ne-umduk-ne-bulduk/3561/ Erişim: 21.4.2025.
21 Nisan 2025 Temsili: 1 saat 45 dakika süren temsili salon orta sıradan izledim. Temsilden önce fuayede ADOB Müzik İşleri Yöneticisi Tolga Atalay Ün’ün sunduğu sohbette temsilin orkestra şefi Can Okan, ADOB Müdürü Mithat Karakelle ve rejisör Gürçil Çeliktaş yer aldılar.
Müzik ve metin açısından: Fuaye sohbetinde Rey’in müziği üzerine şef Can Okan, “Lale Devri’nde geçen Çelebi operası hepimizin dilinde, zihninde olan ezgileri içermektedir. Ama aynı zamanda üçüncü ve dördüncü perde, 20.yy. müzik tarihinin Richard Strauss, Béla Bartók, Alban Berg, Paul Hindemith, Arnold Schoenberg gibi önemli bestecilerinin ayarında, ilerici bir anlayışla bestelenmiş olup özellikle olayın akışı trajikleştikçe müziğin dili dışavurumcu daha çarpıcı hale gelmektedir”, açıklamasında bulundu. “Rey kendi müzikal kimliği doğrultusunda bestelerinde yeni ufuklar açmıştır. Zengin orkestrasyon tekniği ile kendine özgü modern ses dünyasını oluşturmayı başarmıştır.”, diye ekledi.
Ben temsilde aşina olduğumuz Cemal Reşit Rey temalarının yanında her sahneye girişte o sahnenin derin psikolojik analizini özetleyen Richard Strauss ve Leoš Janáček’in duygu anlatımını anımsatan bölümler hissettim. Çağının ilerisindeki bu bölümlerde hissettirdiklerini en iyi sinestetik ressam Vasili Kandinski’nin (1866-1944), yerel temalar ise Osmanlı saray ressamı Fausto Zonaro’nun (1854-1929) resimleri ile anlatabilirim.
Önce Fransızca yazılıp, Türkçe’ye sonra çevrilmiş olmasına rağmen Türkçe sözlerin kafiyeli şiirselliği ve sound’u, bestecinin sözleri “ana melodi” olarak ele alıp müziği üzerine kontrpuanla örerek bestelemiş olduğunu gösteriyordu. Böylece şarkılarda da, resitatiflerde de mükemmel prozodi ortaya çıkıyor, neredeyse parlando partileri bile ahenkli denilebilir.
Konu açısından: Hem genç bir kıza beraber kaçmayı teklif eden, hem evli bir kadının kocasına afyon vermesine yol açacak kadar aklını başından alan, hem de saray gözdelerinin bile gözbebeği Don Juan-Casanova karışımı çapkın Çelebi, Don Giovanni’yi (W.A. Mozart’ın operası) akla getiren bir karakter. Trajik sonu da Don Giovanni’ninkine ve Hovardanın Sonu’ndaki Tom Rakewell’inkine (The Rake’s Progress: W. Hogart’ın seri resimlerinden esinle G. Gordon ve Dame Valois’nın balesi, I. Stravinski’nin operası) benziyor.
Yaratıcı sanatçılar: İzlediğim temsilde orkestrayı yetenekli genç şef Can Okan yönetti (dönüşümlü şef Rustam Rahmedov) . Başkemancı koltuğunda oturan Deniz Aydın zorlu keman soloları başarıyla çaldı. Keza Hande Kılıçoğlu flüt solosu ile; Sinem Perçin pikkolo solosu ile; Pınar Karakelle obua solosu ile; Nilsu Öztaş korangle solosu ile; Ferhat Göksel klarinet solosu ile; Engin Güngördü fagot solosu ile; Mutlu Özel trompet solosu ile; Bulut Baytekin korno solosu ile ve Çağatay Elitok arp solosu ile ve tüm ADOB Orkestrası, bir an yerel tarihi beste bir an evrensel modern besteden oluşan, icrası gerçekten zor partilerini içselleştirmiş biçimde yorumlayarak bir opera temsilinin bir ekip sorumluluğu olduğunun bilincinde olduklarını kanıtladılar. Sahnede ud partisini çalan Barış Bayer’ı (Korno Grup Şef Yrd.) da kutlarım. Orkestranın yanı sıra deneyimli şef Ivan Pekhov’un hazırladığı koro da solistlerin koruyucu meleği, güvenli anne kucağı idi.
Eseri duayen rejisör Gürçil Çeliktaş sahneye koymuş. Çeliktaş, esere partisyonun ilk bulunduğu dönemden beri aşina olması sayesinde kısaltılacak ve eklenecek bölümlere isabetle karar vermiş. Çeliktaş reji yaklaşımını “Eser modern ama biz, 17. yüzyıldaki Lale Devri’ne göre dekor ve kostümleri tasarladık. Modern ile otantiği birleştirip oynuyoruz”, şeklinde açıklamış (6). Nitekim onun sahneleme yorumuyla Özgür Usta’nın dekor, Gazal Erten’in kostüm tasarımları estetik ve dramaturjik uyum içindeydi. Onların tasarımları ile Ali Gökdemir’in duygu ve olay takibini kolaylaştıran ışıklama tasarımı ve hatta Rabia Uluşan’ın afiş yaratımı bu yapımın en başarılı yönlerinin başında geliyordu. Nilgün Bilsel Demireller’in koreografisi ise üzerinde başlı başına durulmayı hak eden bir mücevher gibi, yapımın parlak inci gerdanlığıydı.
Yorumlayıcı Sanatçılar: Opera Tarihi ansiklopedisinde Fatma rolünün sesi “lirik” olarak tanımlanmış (1). Bu rolde Mehlika Karadeniz Bilgin‘in Wagner’iyen en ve boyundaki “dramatik” söyleyişi yer yer Gece Kraliçesi’ni anımsatıyor, “piano” söylediği bölümlerde ise sesinin esas lezzetini hissettiriyordu. Çelebi rolünde Ali Murat Erengül‘ün hem sesi hem de sahnesi harikaydı. Sahnelerde aranan “o tenor”, işte “bu tenor”, diye düşünmeme yol açtı.
“Dramatik soprano” olarak tanımlanmış Rebeka rolünde Melis Sağlam hem tam anlamıyla “dramatik soprano”ydu, hem de oyunu etkileyiciydi (1). Safiye rolünde Başak Tatar Özdemir, Atiye rolünde Melis Balcı ve Zübeyde rolünde Zeliha Tunçyürek‘in “hafifmeşrep kadın” yorumları inandırıcıydı. “Komik tenor” sesli olarak tanımlanmış Tahsin Efendi rolünde Emre Pekşen’in yorumu “sıradan komik”ten çok öte inandırıcı şekilde “ironik bir ezik koca” profili çizdi (1).
Sadrazam rolünde Umut Kosman büyük sesi ve etkileyici söyleyişinin yanı sıra jestleriyle de kudretli bir Osmanlı sadrazamıydı. Emre Uluocak gür sesi ve babacan korumacı çavuş davranışlı oyunuyla gerçekten ikna edici Hasan Çavuş idi. Perla rolünde Evren Gökoğlu’nun, konuşmalı rollerden Anne yorumuyla Özlem Engin’in ve Baba yorumuyla Metin Turan‘ın da keza temsile olumlu katkısı oldu. Dansçılar Defne Eren ile Alp Yazganarıkan‘ın pas de deux’sü (pa-dö-dö: ikili dans) gerçekten çok zarifti ve ambiyansa uygundu. Fatma’nın evinin bahçesindeki şırıl şırıl akan çeşme sesi içinse içimden olumlu hiçbir şey yazmak gelmiyor doğrusu.
Şiirselliğin farkına varılabilmesi açısından üst yazı ile sözlerin sunulmuş olması çok isabetli bir karar; bir de şair “nefi”nin adı “Nef’î” olarak düzeltilirse tamam olacak. Bir tadımlık Çelebi izlemek için: www.facebook.com/reel/1042807884421537
SONUÇ
Çelebi yapımının gerçekleşmesinde DOB ve ADOB yönetimi ile ADOB sanatçılarının hakkını teslim etmek gerek. Eğer onların yerli eser sahneleme vizyonu, kararlılığı, azimli sabrı ve çalışkanlığı olmasaydı Çelebi, Karlıbel’in arşiv kazılarından salimen çıkardığı siyah dosyalarda hâlâ partisyon formatında yine tozlanmaya devam eder olurdu ve Cemal Reşit Rey salt bildik birkaç eseri ile adının verildiği CRR Konser salonuyla anılagelmeye devam ederdi. Yönetim ile yaratıcı ve yorumlayıcı tüm sanatçılara ulusal sanatımıza ekledikleri bu önemli sayfa için müteşekkiriz!
Fuayede şimdiye kadarki tüm Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlerinin fotoğrafları dizi halinde asılmış. İşte bu fotoğraflar bana hem her insanın fani olduğunu hatırlattı. Hem de şimdiden iki adet boş fotoğraf çerçevesinin olması “müdürlük” makamının da sonsuz olmadığını, daha şimdiden yakın gelecekte en azından iki yeni genel müdürün fotoğrafının yerinin hazır beklemekte olduğunu düşündürdü. Sonuçta tüm görevler geçicidir; önemli olan, her neye mal olursa olsun geride değeri zaman içinde katmerlenecek bir kültür mirası bırakmak; fotoğrafına bakılınca kendisinin değil ürettiklerinin hatırlanmasını sağlamaktır.
PINAR AYDIN O'DYWER
26 Nisan 2025, Ankara
Notlar: 1. Temsil fotoğrafları: Arda Aktar, selam fotoğrafları: Pınar Aydın O’Dwyer
2. Temsil izlenimlerini benimle paylaşan genç sanatsever Can’an’a teşekkür ederim.
3. Çelebi operasının 2010 yılında Prof. Rengim Gökmen’in Genel Müdürlüğü ve İDOB'un müdürlüğünü Suat Arıkan'ın yaptığı dönem İstanbul Devlet Opera ve Balesi Süreyya Sahnesi’nde konsertant biçimde baştan sona seslendirildiği ve birkaç defa tekrar edildiği bilgisi edinilmiştir.
Dipnot: Cemal Reşit Rey (1904-1985), ülkemizde çok sesli müziğin öncülerinden olup Cumhuriyet dönemi Türk Beşleri olarak anılan bestecilerdendir. Besteciliğinin yanı sıra eğitimciliği, piyanistliği, piyano pedagogluğu ile de ülkemizde klasik müziğin gelişimine emek vermiş olup İstanbul Şehir Orkestrası’nın kurucusudur. Besteleri arasında konçertoları, senfonik şiirleri ve başka orkestra yapıtları da olan Rey, Onuncu Yıl Marşı’nın, Lüküs Hayat, Yaygara ve Delidolu gibi operetlerle Çelebi dışında beş operanın da bestecisidir.
Kaynaklar
- Altar CM: Opera Tarihi. Pan Yayıncılık, Cilt 4, 2001
- İlyasoğlu E: Çağdaş Müziğimizin Öncüsü: Cemal Reşit Rey. www.istdergi.com/sehir/yasam/cagdas-muzigimizin-oncusu-cemal-resit-rey Erişim: 23.82023
- Karlıbel A: Cemal Reşit Rey’in Çelebi operasının günışığına çıkarılışı ve restorasyonu: Bir kritik inceleme. İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzik Programı; Doktora tezi. (Danışman: Prof. Cihat Aşkın), 2008
- Karlıbel A, Aşkın C: Cemal Reşit Rey’in Çelebi operasının günışığına çıkarılışı ve restorasyonu: Bir kritik inceleme. İTÜ Dergisi/b, Sosyal Bilimler. 5;2:69-76, 2008
- Kahramankaptan Ş: “Haberci”lerin Meraksızlığına Operacılar da Şaşırdı! Yansımalar: Cumhuriyet Ankara Eki. 16.9.2005
- Kalyoncuoğlu Y: "Çelebi" operasının dünya prömiyeri için hummalı çalışma. www.aa.com.tr/tr/kultur/celebi-operasinin-dunya-promiyeri-icin-hummali-calisma/3534816 Erişim: 12.4.2025