T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Opera ve Balesi (DOB) Genel Müdürlüğü tarafından ilk kez düzenleneceği ifade edilen “1. Anadolu Opera ve Bale Festivali” projesinin tanıtımı amacıyla DOB Genel Müdür ve Genel Sanat Yönetmeni Tan Sağtürk’ün sunumu ve altı ilin Devlet Opera ve Balesi müdürünün (Ankara, İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya, Samsun) katılımıyla 18 Kasım 2024 günü bir basın toplantısı düzenlendi. Festivalin amacı “opera ve baleyi daha önce çok sesli müzik temsili yapılmamış olduğu düşünülen yörelerdeki sanatseverlerle buluşturmak”.
PROLOG
Ankara Opera binasında gerçekleşen toplantıda basın mensupları, girişte üç buğday başağından oluşan zarif bir demet takdimiyle ve fuayede söz konusu projenin video sunumu eşliğinde güzel bir flüt-piyano dinletisiyle karşılandı. Hemen akabinde salona geçildi ve irili ufaklı kameralarıyla tüm basın mensupları sırtları salona dönük olacak şekilde, sahnenin ön kısmına çıkmaya davet edildi.
Basın açıklaması, deyim yerindeyse librettosu, rejisi, mizansen ve fonda akşam oynanacak olan Prens İgor operasının kurulmakta olan dekorunun önünde, sahnede yüzü basına dönük şekilde sunulması, alışılagelinmiş basın toplantılarından ziyade özenle planlanmış bir sahne performansı niteliğini taşıyordu. Bu nedenle toplantıyı, “basın açıklaması performansını” sunanları eserin “solist sanatçısı”, sahnedeki basın mensuplarını “yeri geldiğinde seyirci-yeri geldiğinde soru sorma repliği olan misafir sanatçı” kabul edip izlenimlerimi temsil yorumu biçiminde aktarmayı tercih ettim.
UVERTÜR ve BİRİNCİ PERDE
Her şeyden önce basının toplantıya kapalı gişe misali kalabalık ve ilgili katılımının mutluluk verici olduğunu belirtmeliyim. Sayın Sağtürk görevi gereği “başrol uvertür sunumuna”, “DOB, sanatı ülkemizin her köşesine ve herkese ulaştırma misyonuyla yepyeni bir adım atmak üzere” sözleriyle başladı ve mealen şunları ekledi: 7 Aralık’ta Şırnak’tan başlayacak olan 1. Anadolu Opera ve Bale Festivali’nin 2024’teki ilk adımında Şırnak, Erzincan, Kırklareli, Ardahan ve Hatay olmak üzere beş şehirde 14 temsil sunulması hedefleniyor. Bu temsillerde bale, müzikal, müzikli oyun, modern dans, çocuk oyunları ve konserlerden oluşan 13 farklı eser sanatseverlerle buluşacak. 2025’te ise 18 ile daha yayılacak olan Festival’in ayrıntılarına https://www.sanattanyansimalar.com/anadolu-opera-ve-bale-festivali-baslatiliyor/8048/ adresinden ulaşılabilir.
İKİNCİ PERDE
DOB Genel Müdürü Tan Sağtürk sunumunun devamında konuyu çocuklara getirerek beni heyecanlandıran şu sözleri söyledi: “Çocuklarımız da bu festivalin özel bir parçası. Onlar için hazırlanan oyunlarla, küçük yaşlardan itibaren sanata olan sevgilerini artırmayı ve hayal dünyalarını zenginleştirmeyi amaçlıyoruz. Çünkü inanıyoruz ki, sanatla büyüyen bir nesil, aydınlık geleceğimizin en önemli temellerinden birini oluşturacaktır.” Bence bu sözler değme opera hit aryasından daha önemli ve kayda geçmesi gereken değerde sözler!
Bu “sahne performansının” ikinci önemli aryası veya solo dansının başlığı ise festival kapsamında “çocuk ve genç yaştaki yetenekleri keşfetmeye yönelik çalışmalar” idi. “Yetenek Her Yerde” sloganıyla düzenlenecek bu etkinlikler için, Sağtürk “Çocuk ve gençlerimize eğitim ve atölyeler sunarak sanata dair ilham verici bir yolculuğun kapılarını aralayacağız.”, dedi. Sağtürk’e göre “Yetenek taraması” kapsamında çocukların sanata yönlendirilmesi açısından ailelerin ikna edilmesi de önemli bir sorumluluk.
ÜÇÜNCÜ PERDE
Deyim yerindeyse performansın-toplantının üçüncü perdesinde-bölümünde altı il müdürü; solist opera sanatçısı Mithat Karakelle (Ankara), solist opera sanatçısı Caner Akgün (İstanbul), bale sanatçısı Tolga İyiuyarlar (İzmir), bale sanatçısı Serbülent Biçer (Mersin), orkestra sanatçısı Akın Ulutaş (Antalya), orkestra sanatçısı Barış Salcan (Samsun) kendilerini tanıttılar. Böylece DOB’un solo gösteriden çok takım ruhuyla yönetildiği ifade edilmiş oldu. Her il müdürü sahnedeki (kendi illerinin adı yazılı olmayan) panoya, turne yapılacak şehirleri yazdı, böylece şahit olarak basının huzurunda bir tür “Yemin-Antlaşma” imzalanmış oldu.
Sahnedeki masanın çevresinde oturan yedi erkeğe bakarken birden bir eksikliği fark ettim ve elimde olsaydı bu eksiği tamamlamak için sayın Sağtürk’ün o panolara “Kadın yönetici de olacak” yazmasını sağlardım. Malum duygusallık, yaratıcılık ve önsezi merkezi sağ beyin sanatçılarda ve kadınlarda daha baskındır.
Toplantıda koro-kordöbale misali altı il müdürlüğünden opera-bale-orkestra sanatçı temsilcileri bulunmuyordu, ama teknik kadroya verilen önem açıklamaların bitiminde onların sahneye davet edilerek hep beraber fotoğraf çekilmesiyle ifade edildi.
DÖRDÜNCÜ PERDE-DOĞAÇLAMA
Performans-toplantının son bölümünde yine deyim yerindeyse “libretto dışı doğaçlamalara” geçildi. Yani, basın mensupları sorular sordular ve sayın Sağtürk bunları yanıtladı. Örneğin eser seçiminin festivalin ulaşacağı illerin bulunduğu yöreye uygunluğunun nasıl sağlandığı sorusunun yanıtı mealen; “İl müdürleri kendi illerine komşu illerin sanatsal tercihlerine vakıflar.”, şeklinde oldu. Ayrıca, mealen “doğu ve güneydoğu Anadolu’da edindiği bilgi ve deneyimlerle farklı yörelerin kültür tercihlerinden yakinen haberdar olduğunu” ifade etti. Elbette programı her sezonda güncellenecek olan festivalin gerçekleşeceği 24 ilin sahne olanaklarına göre eser seçimi yapılması zorunluluğu da var. Bu aşamada ben de kendimi tutamayarak bir doğaçlama yaptım. Eser seçimindeki endişelerin seyircilere temsil öncesi kısa bilgi-eğitim sunumu ile aşılabileceğinin örneklerini yurtdışında gördüğüm için, böyle bir planın olabilirliğini sordum. Sayın Sağtürk farklı bakış açısıyla, halen çocuklara yönelik olarak uygulanan “Operatur” gezilerinde” bir eserin teknik yönlerinin nasıl hazırlandığını, dekor-kostüm-makyaj vb. tüm temsil enstrümanlarının tanıtılmakta olduğunu anlattı.
Eser seçimi konusundan devamla festivalin turizme yararı konusu gündeme getirildiğinde “Antik şehirlere dokunmanın” değerinin altı çizilmiş oldu. Sağtürk, bu festival ile, Anadolu'nun zengin kültürel dokusunu evrensel sanatlarla buluşturmayı hedefliyoruz” diyerek şunları söyledi: “Değerli sanatseverler; sanat, evrensel bir dil olsa da, köklerimizi ve değerlerimizi taşır. Anadolu’nun çok katmanlı ve kadim kültürü, operanın ve balenin zarafetiyle buluştuğunda, eşsiz bir zenginlik ortaya çıkıyor. Bu festival, yalnızca bir sanat etkinliği değil; sanat ve kültür arasında yeni köprüler kuracak bir dönüm noktasıdır.“
FİNAL
Performans-toplantının finali bir basın mensubunun “bilet fiyatları” sorusu üzerine zirvede bağlandı: Festival temsillerinin ücretsiz olduğunun ilanı final akoru oldu! Bu güçlü akorun üzerine “ücretsiz biletin avantaj ve dezavantajları” üzerinde artık durmaya değmezdi.
EPİLOG
İlki ile yola koyulduğu ilan edilen Anadolu Opera ve Bale Festivali‘nin 1970’te Necdet Aydın’ın DOB çatısı altında başlatıp sürdürdüğü “Gezici Opera” projesi, 1998’de Cumhuriyet’in 75. yılı münasebetiyle yola çıkan “Kültür ve Sanat Gemisi ve Treni”, 2012’de Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin komşu şehirlerde gerçekleştirdiği “Opera Kardeşliği” projesi ve benzeri opera ve bale sanatlarının Anadolu’ya açılması, vatan sathına yayılması uygulamaları gibi öncülleri olduğuna göre DOB Genel Müdür ve Genel Sanat Yönetmeni Tan Sağtürk’ün de belirttiği üzere, (muhtemelen Cumhuriyet’in 100. yılı münasebetiyle başlatılan) bu projenin de mutlaka ardılları olacaktır. Keza “Yetenek Her Yerde” projesinin de bir anlamda öncülü olan Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nin 1998 yılında uygulamaya koyduğu “Yetenek taraması”nın başarılı sonuçları, DOB projesinin de başarılı olacağının müjdecisi. Sonuç olarak Tan Sağtürk’ün final repliği “Hep birlikte, sanatın evrensel dilinde buluşmak dileği” gerçekten de hepimizin dileği!
Not: Değerli basın mensuplarının yanlışlıkla bir işyeri-sahne kazasına uğramadan (sofitlerden dekor düşmesi, vb.), kendim de sahne tozu soluduktan sonra bir daha inmek istememe hevesine kapılmadan hepimizin salimen sahneden inmemizle içime su serpildi.
Pınar Aydın O’Dwyer
20 Kasım 2024, Ankara