Rejisör, Sahne hocası, Tenor,
İzmir Devlet Opera ve Balesi Kurucu Müdürü
Necdet Aydın'ın anısına…
Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin (ADOB) bu sezonda sahnelemeye başladığı Gaetano Donizetti’nin Aşk İksiri (L’Elisir d’Amore) adlı 2 perdelik operası hakkında yazdığım genel bilgiler bu portalda daha önce yayımlanmıştı. (https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/pinar-aydin-o-dwyer/koy-meydanindan-sahneye-ask-iksiri-1/3239/ Erişim: 16.3.2024)
Bu yazımda söz konusu yapım hakkında bilgiler ile balkon en arka sıradan izlediğim 16 Mart 2024 prömiyer temsili ve salon en arka sıradan izlediğim 20 Mart temsili izlenimlerimi bulacaksınız.
YARATICI SANATÇILAR
Yapımın rejisörü Aydın Buğra Güven, Orkestra şefi Antonio Pirolli ve Rustam Rahmedov, Koro şefi Ivan Pekhov. Dekor Özgür Usta‘nın, kostümler Gazal Erten‘in ve ışık Bülent Arslan‘ın tasarımı; koreografiyi ise Özge Ay hazırlamış. Korrepetitörler Çiçek Cihan, Hande Uçar Yanç ve Cemile Cabbar; koro piyanistleri Yaman Dikener ve Cemile Cabbar; Reji Asistanları Zeynep Utku ile Nehir Mansuroğlu.
YORUMLAYICI SANATÇILAR
Bir opera eserini tanımak için ilk başvurduğum kaynak Quaintance Eaton’un “Opera Production - A Handbook” adlı, muazzam iki ciltlik künye kitabıdır. Bu kitapta Nemorino karakterinin sesi “üçüncü oktav La’ya çıkabilecek tizleri olan lirik tenor“ olarak tanımlanmış. Adina için “beşinci oktav Do’ya çıkabilen esnek sesli lirik soprano” diye yazılmış. Dr. Dulcamara için bas üçüncü oktav Fa söyleyebilen buffo (komik) tanımı, Belcore içinse üçüncü oktav Fa’ya çıkabilen bariton tanımı yapılmış.
16 Mart 2024 Prömiyer Temsili: Bu temsilde Aşk İksiri’nin esas-oğlanı, genç, naif köylü Nemorino rolünde, son zamanlarda dramatik rollerde izlemeye alıştığımız Arda Doğan tertemiz, yanık, hatta acılı lirik tenor sesiyle ve söyleyişiyle seyircilerin yüreğinde acıma hissi doğurdu. Doğan’ı dinlerken zihnimde başka operalar hareketlendi. Geçtiğimiz sezonda defalarca başarıyla canlandırdığı G. Verdi’nin Maskeli Balo adlı operasındaki Riccardo yorumu kulağımda tınladı. Ardından P. Mascagni’nin Cavalleria Rusticana (Köylü Namusu) operasındaki az sonra öleceğinin farkında olan Turiddu’nun “Un bacio, mamma! Un altro bacio! Addio!” adlı dramatik aryası ve G. Puccini’nin Tosca operasında Cavaradossi’nin idama giderken söylediği “E lucevan le stelle” adlı dramatik aryası zihnimde çınladı. Ses kadar sahneye de önem veren Doğan’ın “sarhoş Nemorino” sahnesinde düzgün şekilde dans edebilmesi hayret vericiydi. Doğan, Nemorino’yu severek başarıyla “oynadı” ve hak ettiği büyük alkışı aldı.
Esas-kız Adina rolünde Görkem Ezgi Yıldırım herkesin fikir ve gönül birliği ettiği usta sesi ve söyleyişiyle Japon ressam Hokusai Nursu’nun su damlalı deniz dalgaları resmini gözümün önüne getirdi.
(https://nursununkaleminden.wordpress.com/2018/04/10/usta-japon-ressam-hokusai/). Yıldırım, insanın hep yanı başında bulundurmak isteyeceği, yalnızlık hissettiği anda doya doya dinleyip huzur bulacağı lirik soprano sese sahip. Zengin, kaprisli ve kolay elde edilemeyen Adina’sı acımasız değil, aksine yeri geldiğinde sevgi ve şefkat doluydu.
Can Kocaay‘ın Dr. Dulcamara’sı hem ses hem oyun olarak onun kısa süre önce başarıyla oynadığı Arşın Mal Alan operetindeki Soltan Bey yorumunu akla getiriyordu. Gerçekten de “baskın kişilikli” Soltan Bey, “buffo bas” Dr. Dulcamara’nın sesine, sahnesine, hatta selamına da sinmişti. Kocaay’ın işi gerçekten zormuş, bu kadar kısa süre önce Azerbaycan Türkçesiyle operet söyledikten sonra hızla Donizetti İtalyancasıyla opera söylemeye geçmek takdir edilesi azimli bir çalışma gerektirmiş olmalı.
Belcore rolünde deneyimli Beran Sertkaya kıvrak ajiliteli, sorunsuz ve temiz üçüncü oktav Fa’ya sahip sesiyle Donizetti’de deneyimin ne denli önemli olduğunun sembolüydü âdeta. Oyununun dekor ve koroyla dolu sahnede karışıklık yaratmıyor oluşu da kayda değerdi. Giannetta rolünde Ece Aslı İşcan hem esere uygun ses karakteri hem de rejiye uygun ve sahneye saygılı oyunuyla bu role seçiminin isabetli olduğunu kanıtladı.
Prömiyerde seyircilerin coşkun alkışında maestro Antonio Pirolli yönetimindeki ADOB Orkestrası’nın da çok önemli payı olduğunu belirtmek gerekli. Belli ki Donizetti, Pirolli’nin beşikten beri dinleyerek büyüdüğü bir müzik. Onun bu doğal dağarcığı hem solistleri ve koroyu hem de orkestrayı yoğun şekilde sarmalamıştı. Pirolli’nin sadece “şeflik” yapmayıp, bilgi ve deneyimini, (üçünü izlediğim) provalarda ve temsilde solistlere, koroya, orkestraya ve diğer temsilleri yöneten şef Rustam Rahmedov’a aktarması öylesine değerli ki!
20 Mart 2024 Temsili: Bu temsilde Nemorino rolünde genç tenor Mehmet Kavil dünyanın her yerine bu rol için davet edilebilecek bir performans sergiledi. Gerçekten, söylemedi demeyin, Kavil’i kaçırmayın; Avrupa her an onu keşfedebilir. Duygularını buharı üstünde sunan Kavil’in sahne oyun yeteneği de umut verici. Henüz Verdi bulaşmamış doğal lirik tenor sesiyle Kavil Nemorino’yu heyecanla “yaşadı”! Sadece Donizetti değil, Mozart’ın yanı sıra ülkemizde nispeten daha seyrek sahnelenen Rossini ve Bellini eserleri de Kavil’i bekliyor.
Adina rolünü tam Donizetti ses ve stiliyle yorumlayan lirik soprano Esra Çetiner‘in işveli patroniçe oyunu Eaton’un “esnek ses” tanımıyla ne kastettiğini anlamamı sağladı. Onun ajilitelerini dinlerken gözümün önünde benekli resimleriyle meşhur Japon ressam Yayoi Kusama’nın resimleri canlandı. (https://akmistanbul.gov.tr/tr/etkinlik/yayoi-kusama-ile-benekler-diyari). Çetiner üstüne almayı kabul ettiği sorumlulukların-oynamayı kabul ettiği rollerin üstesinden başarıyla gelen, güvenilir bir sanatçı.
Yiğitcan Tatlıoğlu Dr. Dulcamara rolünde duru sesi ve abartısız oyunuyla gayet başarılı bir kompozisyon çizdi. Onun “genç Dulcamara” yorumunun mütevazılığı sadece temsil sırasında değil, selam verirken de sahne çalmadığı için sanatına ve diğer sanatçılara duyduğu takdir edilesi saygısını gösteriyordu.
Filizli ağaç dalı rengi sesi ve abartısız oyunuyla Faik Mansuroğlu Belcore rolünde candan ve içten bir yorum ortaya koydu. Orkestrayı ve diğer rollerdeki sanatçıları dinleyerek söylemesi başarısının yolunu açık tutacak bir yaklaşım olacak. Giannetta rolünde İlayda Büyükyörük hem sesi hem de oyunuyla uyumlu ve gerçekten inandırıcıydı.
Genç orkestra şefi Rustam Rahmedov’un heyecanla sarıldığı değneğinin Aşk İksiri’ne değmesiyle ortaya güzel bir temsil çıkmış oldu.
Sahneleme Üzerine: Bu yapımın sahnelemesi üzerinde ayrıntılı olarak durulması gereken başat bir unsur. Aşk İksiri ülkemizde ilk sahnelendiği 1952 yılından bu yana çok kereler değişik reji yaklaşımlarıyla sahnelenmiş, ulusal operamızın âdeta bağrına bastığı bir eser. Modern yaklaşımla sahnelendiğinde rejisörün elinde yığınla sıradışı anlatım biçimi olanağı bulunabilirken klasik sahnelemede iş dönüp dolaşıp bir köy meydanına sıkışıp kalmak zorunda. Klasik sahneleme gereği nedeniyle, tekrardan kaçınılması gereken ve tam da bu kısıtlı dar kapıyı orijinal buluşlarıyla genişleten rejisör Aydın Buğra Güven’in yaratıcılığın zor sınavından başarıyla geçtiği söylenebilir.
Gerçekten de nispeten dar ADOB sahnesinde, dopdolu dekorun içinde ince dantel oyası zarafetinde bir reji karşımızdaydı. Güven’in işlediği dantel ilmeklerinin arasında “Running gag” adı verilen, tekrarlayan ve seyircinin olayları takip etmesini kolaylaştıran unsurlardan oluşan zincirler yer alıyor. Onun, librettonun doğrultusunda ama limitlerini aşarak geliştirdiği tekrarlayan unsurların başında “kitap unsuru” yer alıyordu. Eserin başında Adina’nın köylülere okuduğu “Tristan ve Isolde efsanesi” kitabı, Giannetta-Nemorino-samanların altı-Nemorino-Dr. Dulcamara-Adina-elma küfesi yolunu kat ediyordu. İlginç şekilde bir tür internetteki “kamuya açık kaynak” misali bu “elma dolu küfe” âdeta başlı başına bir karakter. Şöyle ki Paris’in yargısı (en güzel kadına sahip olmak için Afrodit’e verdiği elma) ile başlayan elma unsurunun serüveni Adina’nın Nemorino’ya elma fırlatmasıyla sürüyor. Eserin sonunda kitap da iksir de bu küfede elmaların yanında, “kıssadan hisse” misali yerlerini alıyorlar. Bu nedenle elma unsuru o denli önemli ve orijinal ki sahnede yukarıdan sarkan kırmızı çiçekler kırmızı elmaları kıskanıyor ve onların sahnesini çalmaya çalışıyor; seyircinin gözünde kırmızılar birbirine karışıyor. Oysa elmalardan da ayçiçeklerinden de anlaşılacağı üzere mevsim yaz sonudur, kırmızı sarmaşık çiçekleri artık meyveye dönmüştür. Dekor tasarımında bir elma ağacı olması hem doğru mevsimi kapsar hem de “elma-kitap-işi biten iksir şişesi” üçlüsünü buluşturarak rejinin yaratıcı ilmeklerinin bağlayıcı düğümü olan elma küfesinin anlamını netleştirebilir.
Güven’in yarattığı diğer yaratıcı ve manidar unsurlar arasında asker şapkası, sırmalı asker üniforması ile Nemorino’nun kimliğine fazla büyük, onu çaresiz gösteren bavul ayrıntısını belirtmek yerinde olur.
Bunlara ek olarak, deneyimli tiyatro sanatçılarına şapka çıkartacak sarhoş yorumu ve sevimli kırmızı yanaklarıyla Dulcamara’nın yardımcısı tiplemesiyle ADOB trompet sanatçısı Mutlu Özel ve Belcore’nin şapkasıyla ilişkisinde istikbal hayallerini anlatan emireri oyunuyla Mahir Kat’ın yanı sıra Dulcamara’nın diğer yardımcısı tiplemesiyle Efe Kıncal ve Nemorino’nun arkadaşı tiplemesiyle Eren Gündüz sahneleme oyasına neşeli renkler kattılar.
Kostüm Üzerine: Kostümlerin hepsi yöre ve zaman açısından dramaturjiye uygundu. Hatta çağdaş saç kesimi olan koro sanatçılarının saçlarını şapka ile örtmeleri de yerindeydi. Adina’nın aşkı temsil eden sevimli pembe elbisesi afiş tasarımıyla uyumluydu. Dekor Üzerine: Yukarıda sözünü ettiğim sarmaşık-elma çekişmesine ek olarak, klasik reji biçimi gereği sade olmayan dekor tasarımında, fonda bina görüntüsü yerine gökyüzü olması seyirci açısından sanatçıları izlemekte kolaylık sağlayan görsel bir seçenek olabilir. Hatta seyirci açısından “en az aksesuar eşittir en unutulmaz deneyimdir”, denilebilir. Öte yandan Dr. Dulcamara’ın arabasının üstünde iksir ilanı bulunması, konunun başat unsuru “şarlatanlığının” vurgulanması açısından, fonda tepesinde horoz rüzgâr gülü olan binadan daha akılda kalıcı bir ayrıntı olabilir.
Eserin Hazırlanış Süreci Üzerine: Bir opera eserinin notadan sahneye varma sürecinde solo ve koro sanatçılarını hazırlayan korrepetitörler ve koro piyanistlerinin de sorumluluğu ve emeği çok büyüktür. Bu yapımın başarısında canla başla çalışan Çiçek Cihan, Hande Uçar Yanç, Cemile Cabbar, Yaman Dikener’i kutlamak yerinde olur.
SONUÇ: 2024-25 Sezonu ADOB Aşk İksiri, rejisörün aşk ve samimiyetle kucaklamış olduğu sıcak ve başarılı bir yapım. Yapımın başarısında oyuncuların bu aşk ve samimiyeti hissederek rejiyi içselleştirmiş olmalarının yanında kronolojik veya mesleki yaşı genç sanatçılara güvenilmiş olması da yatıyor. Cumhuriyetimizin 100. Yılında: “Gelecek gençlerle yaşasın!”
Pınar Aydın O’Dwyer
25 Mart 2024
Kaynaklar
- Eaton Q: Opera Production - A Handbook-I. University of Minnesota Press, 1962
- Aydın O’Dwyer P: Opera Tarihinde Üç Kısım Tekmili Doktor Karakteri. Aşk İksiri Program Dergisi, Sayı 1 2017-2018
- Aydın O’Dwyer P: Her Derde Deva Aşk İksiri. http://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/pinar-aydin-o-dwyer/her-derde-deva-ask-iksiri/1608/ Erişim: 05.02.2018
- Aydın O’Dwyer P: Parlak Işıklar Altında Aşk İksirinin Etkisi. gzA Sahne Sayı 85, Mart-Nisan 2018
- Aydın O’Dwyer P: Gerçeklik İksiri. CcV. İZDOB Aşk İksiri kitapçığı, 07.05.2019