Fotoğraf sanatçısı sevgili Uğur Kavas Ankara üzerine önceki yıllarda, Bir Başka Ankara-Kızılötesi Fotoğraflar (2005), Ankara’da Yok Olan Bir Tesisin Öyküsü-Atış Poligonu (2013), Yıldız Albümlerinde Ankara Fotoğrafları (2014), Bir Fotoğraf Ustasının Yaşam Öyküsü-Foto Osman Darcan (2015), Görünmeyen Işıkta Ankara (2017), İkiz Kardeşler-İzmir ve Ankara Paraşüt Kulesi(2018) ve Ankara’dan Sahneler ve Kaderin Mahkumları(2019) adlı kitaplar hazırlamıştı. Fotoğraflar eşliğinde köşe-bucak Ankara taramalarını sürdüren Kavas, bu kez Bir Fotoğrafçının İcatları-Fikret Kaftanoğlu(1914-1995) “Selfie’den. Stüdyo Makinesine” (Ekim 2022) ile karşımızda.
Fikret Kaftanoğlu(1914-1995), Kafkasya’dan göç eden bir ailenin üçüncü kuşağındandır. 1914’te Oltu’nun Ayyıldız (Pitkir) köyünde, kısıtlı olanaklarla yaşam savaşı veren bir aile ortamında doğar. İlkokulu 4 yılda bitirir, ama sonrasını getiremez. 14 yaşında iken Ruslardan kalma makine parçaları ile elle çevirmeli bir film makinesi yapıp, bunu karpit lambası ile aydınlatarak Oltu’da ilk film gösterisi gerçekleştirmeyi becerecek kadar, teknik konularda doğuştan yeteneklidir. Önce Oltu’da, sonra Kars’ta stüdyolar açar, cam negatifler üretip fotoğraflar çeker. 1934’te yolu, Ankara’da Yeni Sinema’nın üstünde B. Hakkı Afyoncular ile birlikte işletecekleri Foto Spor ile kesişir.
Fikret Kaftanoğlu bir yandan fotoğraf makinesinde, sehpada, reflektörlerde yenilikler peşinde koşarken, bir yandan da “kapıları otomatik açıp kapayacak bir mekanizma – depremi 8-10 gün öncesinden haber verecek bir makine – yangın bildirme ve söndürme cihazı -telgrafla fotoğraf nakleden bir aygıt” gibi buluşlarını üretmeyi sürdürür. Kısa süreliğine birlikte olduğu Foto Spor’dan ayrılarak, evlendiği 1938 yılı öncesinde, Anafartalar Caddesi No:69’da Foto Üstün-Fikret Kaftan’ı açar. 1944 yılında ise, Türkiye’de imal edilen ilk ve tek “stüdyo makinesi” olan ve GÖRÇEK adını verdiği özçekim(selfie) makinesini tamamlar.
Kaftanoğlu’nun “Görçek”i, bir kabin ile fotoğraf makinesinden oluşan, ilk “selfie (özçekim)” diyebileceğimiz bir sistemdir. Kabine giren kişi, karşı duvarda bulunan aynanın tam ortasındaki objektife bakarak pozunu oluşturmakta, sonra da elindeki düğmeye basıp kendi fotoğrafını kendisi çekmektedir (Subay fotoğrafının sağ eline dikkat!). Kaftanoğlu, 1 Aralık 1944 tarihinde hem fotoğraf makinesi, hem de kondansatör için ihtira beratlarını alır.
İşte tam bu günlerde, “Foto Üstün-Görçek” ile yollarımızın nasıl kesiştiğini kitabın 15-16. sayfalarında yer alan üç fotoğrafım eşliğinde şöyle anlatıyorum:
“14.7.1943 doğumlu olduğum (14 Temmuz 1789 Fransız Devrimi, 14 Temmuz 1958 ise o günü yaşadığım Irak Devrimi) için, annem ortadaki ve sağdaki fotoğrafları “Bir yaş hatırası, 5.7.1944” olarak tarihlemiş. Fotoğraf kartlarının sağ alt köşesinde “GÖRÇEK FOTO ÜSTÜN ANKARA” kaşesi var. Annem, bu fotoğrafların stüdyodaki çocuk iskemlesinin karşısında kurulu aynaya bakıp poz verilerek oluşturulduğunu anlatıyor.
Anlattıklarından anımsadığıma göre, annem yanımda bir yerlerde duruyor ya da oturuyor. Ben aynada kendimi görünce, o yaşıma ve zekâma uygun muziplikler yapıyorum anlaşılan. Annem eline kadar uzatılmış butona ya da deklanşöre basarak fotoğrafı çekiyor. Günümüzün “selfie”leri gibi. Sahi, “selfie” yerine, neden “görçek” denmesin? Önerimdir. İki fotoğrafımın da sağ yanımdan eksik görünmelerine bakıldığında, annem hemen sağ yanımda-yanıbaşımda olabilir. Fotoğraflarda kendisini görüntülememek için böyle bir açı yakalamış olmalı. Arkasında annemin imzası ile fotoğrafın numarasının bulunduğu “9 Nisan 1944 Pazar, Dokuzuncu ay hatırası” notu bulunan bir “Görçek” fotoğrafım daha var (Soldaki fotoğraf). Karede annem de bulunduğuna ve sağ eli benimle meşgul olduğuna göre, bu bir “görçek” değil. Kim bilir, belki de Görçek sistemini, 9 Nisan 1944 ile 5 Temmuz 1944 arasındaki üç ay içerisinde kurmuştur. Belki de bizim fotoğraflar, onun ilk görçeklerindendir?”
Tarihler ardı ardına sıralandığında, benim fotoğraflarımın çekildiği tarihlerde Kaftanoğlu’nun deneme çekimler yaptığı, olumlu sonuçlar alınca da patent başvurusunda bulunduğu düşünülebilir.
Sonrasında Kaftanoğlu, Bülbülderesi Caddesi No:25/E’de “Görçek Fotoğraf Makineleri İmalat Atölyesi”ni açıyor. 1956’da seri üretime geçiyor. 1956-1967 arasında atölyede, objektifi dışında tüm malzemeleri Türkiye’den sağlanan 200 kadar Görçek imal ediliyor.
Bu ilginç kişilik ve makine hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek isterseniz kitaba başvurmalısınız. Ankara Tarihi’ne yaptığı bu “nokta atış”tan ötürü Uğur Kavas’ı kutluyor, nokta atışlarının devamını diliyorum.
SAVAŞ SÖNMEZ
25 Aralık 2022, Ankara