Bugün Artvin’in Yusufeli ilçesinin sınırları içerisinde kalan Kılıçkaya (eski ve daha çok bilinen adıyla Ersis, ilk yerleşenleri Hattiler (Hurriler, Hititler, Etiler) olan ve 7 Ekim 1549’da Osmanlı idaresine geçen bir belde. Geçmişinde kah kendisi ilçe merkezi olan, kah “Kiskim-Öğdem-Yusufeli” gibi ilçe merkezlerinin bünyesine aktarılan Ersis; Artvin ve Erzurum illeri arasında da iki kez el değiştirdikten sonra 1956’dan bu yana Artvin’e ve Yusufeli’ne bağlanmış. Bucak (Nahiye) örgütlenmesinin 1978’de kaldırılışıyla bucak kimliğini, 2014’ten sonra da belediyeliğini yitirmiş.
Baba ve dede evi Hala evi
Babam, Ersis’in ilçe merkezi olduğu sıralarda, 1909 yılında doğmuş. Rus işgali de yaşadığı çocukluk-ilk gençlik yıllarındaki anılarını ne yazık ki not etmemişim. Ama anlattıklarından, bugün tümünün adları değiştirilmiş olan “Erkinis-Şıhbızan-Dört Kilise-Peterek-Barhal-İşhan-Sollek-Kisha-Öğdem-Göcek-Hüngamek-Çörgenis-Nihah-Vecanget-Tünges-Kiskim-Aşpişen” gibi yer adları belleğimde yer etmiş. Keza her yıl Ayşe halamın 3-4 kiloluk bir bez torbaya sığıştırarak gönderdiği “dut kurusu-dut pestili-pirinç-Kü(ö)me yani cevizli sucuk-kurutulmuş yeşil fasulye-ceviz içi” gibi unutulmaz tadlar da halen damağımda.
Yeni Yusufeli'ne ulaşmakta olan viyadükün son hali (5 Ağustos 2023)
Kılıçkaya'dan bi rgörüntü
Yusufeli’ne 6 Kasım 1975’tarihinde Tortum Hidroelektrik Santralı’nın denetimi için kısa bir uğramışlığım; Barhal ve Oltu çaylarını da yutarak kentin tam ortasından geçen Çoruh’un kıyısına sıralanan yapıların birinde çay içmişliğim var. O günden sonra güzelliğini dilimden düşürmeyip hemen her yıl niyetlenmeme karşın Yusufeli’ne ve baba yurdu Ersis’e bir türlü denk getirip gidememişim. Temmuz sonlarında bu yaram bir kez daha depreşiyor. Geri sayıma çoktandır başlamış olduğumdan, bu ayıbımı örtmeye karar veriyorum. Kılıçkaya’dan halamın evinden ve Kemalpaşa’dan çok eski TEK yıllarımdan avukat dostum Sinan Veziroğlu’ndan gelen ısrarlı çağrılara bu kez kayıtsız kalamıyorum. İki çağrıyı da birleştirmek üzere arabamızla yola koyuluyoruz.
Kılıçkaya'da güneş erken batıyor
Erzurum ile Yusufeli arası yaklaşık 160 km. kadar.” Az”mış gibi gelen “çok” uzun olduğu, yol aldıkça anlaşılıyor. “Pin’in Kayaları” denilen mevkiden sonra tüneller başlıyor. Sayamayacağınız çoklukta tüneller, tüneller… 30 metre ile dört kilometre arasında uzunlukları olan onlarca tünel, tüneller. Hepsi aceleye getirilmiş de açılmış gibi, “yamama” gibi duran tüneller. Üç tanesi hiç aydınlatılmamış, çoğunluğu kör ışıklı tüneller. Karşıdan gelen araçların “far yakma” zahmetine girmediği, “hız limiti” uyarılarına karşın “sollama sabırsızı” ve “sürat sarhoşu” sürücülerle dolu, hiçbir iç denetimin olmadığı, tehlikeli “tek tüp tünelleri”. Uğurlarına yok edilen “fauna-flora-çevre-kültür-kent” gibi yenilenemez değerlere karşılık ne gibi “büyük” getirilerinin olacağı bilinemeyen Artvin-Yusufeli-Deriner HES’leri tünelleri. “Rantsal Dönüşüm”ün günümüz figürlerinden olan tüneller.
Tepeler üzerindeki "sevimsiz" Yeni Yusufeli
48 yıl öncesinin silik anılarımdaki o güzelim Yusufeli, ne yazık ki ben bir daha yetişemeden tamamen suların altında kalmış. Eskisinin tam tepesine kurulan, sevimsiz ve itici TOKİ yapılarından oluşan yenisine uğramak dahi istemiyorum.
Issızlaşmış Kılıçkaya Çarşısı
Otobüs garajında, iki gün boyunca bizi rahat ettirebilmek için çırpınacak olan halamın torunu, Lise Öğretmeni sevgili Ayçın Livaoğlu ve akraba komşuları Eser Yaz tarafından karşılanıyoruz. İyi ki karşılanmışız. Zira yenilerde yapılmış olan Yusufeli-Kılıçkaya yolu, gördüğü hasar nedeniyle bakıma alınmış. 23 km.lik toplam yolun tek araç genişliğindeki tabelasız-işaretsiz-tehlikesiz ama bol virajlı büyük kısmını ancak onların eskortluğunda rahatça aşabiliyoruz. Ayçın ve annesi Sevim, depo onarımıyla uğraştıkları, dedesi Dursun (Tosun) Usta’nın yapımı olan evlerinde bizi iki gece konuk ediyorlar. Ayçın ile babamın doğup büyüdüğü eve gidiyoruz. 80imde de olsa binayı ve yöreyi görebildiğim için sevindirik oluyorum. Ancak, birbirleri ile uzlaşamayacak kadar çok paydaşlı, uzun süredir terk edilmiş, üst katı iskelete dönüşmüş yapının geleceği pek de parlak görünmüyor. Keza Ayçın ve kardeşleri ile amcalarının çocuklarının ortaklaşa sahip oldukları, mihrabı hayli yerinde görünen su değirmeninin akıbeti de...
İster istemez,“Belediye-ilgilenen bir STK-Varlıklı müzesever ailelerimizden biri”nin el atıp, aletlerinin ve binanın elden geçirilmesiyle bu yapının nitelikli bir “Su Değirmeni Müzesi”ne döndürülmesini hayal ediyorum. Yılın yarısını Bodrum’da, yarısını da burada geçiren Ayçınların karşı komşuları, Mülkiye’den küçüğüm ve büyüğüm Filiz-Özer Ozankaya çifti, ayrıldığımız günün sabah kahvaltısında bizi “bakımlı” babaevinde ağırlıyorlar.
Ersis’te önemli bir kooperatif yapılanması olduğunu okumuşluğum var. Kaldığım 43 saat boyunca, ilgilisine uğraşıp görüşecek zamanı bulamıyorum. Ancak Ankara’ya dönüşümde, 22.6.2002 günlü Sosyal Ekonomi sayfasında ortaklardan Evrim Aykan ile yapılan söyleşiden ve 30.8.2023 günü Kooperatif Kurucu Başkanı İlhan Katkat ile telefonlaşmamızdan kooperatife ilişkin şu bilgilere ulaşıyorum:
Kılıçkaya(Ersis) Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi, 21 Ağustos 2020’de 7 ortakla kurulmuş. Halen 16’sı kadın 4’ü erkek olmak üzere 20 ortağı var. 1083 haneli, 1000 kişiye yaklaşan kışlık nüfusu, yaz aylarında 3000’i aşıyor. Çok Programlı Anadolu Lisesi kapatılmış, bahçesi düğünlere kiralanıyor.
Geleceği karanlık tarihi ilkokul
Özellikli ilkokul binası onarılıyor ama ne gibi bir hizmet vereceği pek belli değil. Çarşıda pek çok esnaf kepenk indirmiş. Ersis’te erkek nüfusun çoğunluğu emekli, genç erkekler de Ersis dışında çalışmaktalar. Bu nedenle kadın emeğini ekonomiye kazandırıp bir yandan aile ve köy bazında ekonomik-sosyal-kültürel kalkınma sağlayarak yaşam standartlarını yükseltmek, bir yandan da neredeyse unutulan “tarım-sebze/meyve yetiştirme-arıcılık-hayvancılık-el sanatları-yöresel gıda ürünleri üretimi”ni yeniden ayağa kaldırmak; atalık tohumları ve eski üretim biçimlerini yaşatmak, suyu ve toprağı tahribattan ve kimyasallardan korumak gibi amaçlarla bir kadın kooperatifi oluşturulmuş. Aldıkları %70 devlet desteğiyle “traktör-yufka açma makinası-fırın-vakumlama makinası-mutfak gereçleri-hamuru yoğurma makinası-poşetleme makinası” gibi gereçleri edinmişler. Çeltik edinip dinkte işleyerek pirinç yapmış, satışa sunmuşlar. Buğday, arpayı, mısırı değirmende öğütüp un haline getirmişler (Bu tür işlemler için sıfırdan yeni bir değirmen kurmayı tasarlıyorlar). Ahududu-yabani erik-kuşburnu reçelleri, domates-biber salçaları, sebze kuruları, ilk ürünleri arasında. Gönüllü 10 kadın, “siron-erişte-tatar böreği-kuru baklava-kulul-çoban helvası-taş nanesi-dağ kekiği(köndar)-arpa-gendime-kavut unu” paketlemiş, internet ve whatsapp aracılığıyla satışa hazır hale getirmişler.
Eski öğrenci pansiyonunun kendilerine tahsisiyle, faaliyet yeri sıkıntısını da aşmış görünüyorlar. Daha çok sağlıklı üretim yapmayı, sera kurmayı, şehre göçü önlemeyi (hatta belki de tersine çevirmeyi), ücretli personel istihdamı yaratarak gençlerin tarım ve hayvancılık alanlarında kalmalarını sağlamayı planlıyorlar. Üretimlerinden edinebilmek, kendileri hakkında bilgi edinmek ya da her türlü katkıda bulunmak için 0.532.3421110 ve 0.535.6098859 numaralı telefonlarla iletişime geçmek gerekiyor.
Gelelim İlk Kadın Belediye Başkanı Sadiye Ardahan’la ilgili olarak ulaşabildiğim sınırlı bilgilere:
3 Nisan 1930 tarihli Belediyeler Yasası ile, kadınlarımıza belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanınıyor (İleride, 5 Aralık 1934 günü yürürlüğe girecek olan 8 Ekim 1934 günlü yasa ile ise, kadınlarımıza milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınacak. 17 kadın, 1935 seçimlerinde ilk milletvekilleri olarak seçilecekler). Sadiye hanım 1930’daki seçimlerde, Cumhuriyet Halk Fırkası adayı olarak Türkiye’nin ilk kadın belediye başkanlığına seçiliyor ve 2 yıl görevde kalıyor. Ağabeyi Kadri beyin oğlu Tuncay Eraslan da 1968’de bağımsız-1977’de CHP’den-1984’te SODEP’ten-1989’da SHP’den seçilerek dört dönem Ersis Belediye Başkanlığı yapıyor.
Sadiye hanım bir “belde”den 1930’da seçilmiş olsa da kuşkusuz Türkiye’nin ilk kadın belediye başkanı.
Sonraki yıllarda 1950’de Müfide İlhan “ilk kadın il belediye başkanı” olarak Mersin’de, 1957’de ise Zekiye Midyat “ilk kadın ilçe belediye başkanı olarak Mardin-Midyat’ta seçiliyorlar.
SAVAŞ SÖNMEZ
Ankara, 5 Eylül 2023