Bir müzisyen için, eser seçimi çok önemlidir. Kimileri çok bilinen, dinleyicinin kulak arkasında duran ve hemen tanıyabileceği eserlerle onları yakalamayı amaçlar. Kimileri ise gönlünün götürdüğü yere gider ve az bilinen ama dinlendiği zaman hayranlık uyandıracak eserlere yönelir. Uluslararası İskoç Piyano Yarışması'nın ardından 10. Uluslararası Hamamatsu Piyano Yarışması'nı da kazanarak, Büyük Britanya ve Japonya İmparatorlukları başta olmak üzere Dünya'ya kendini tanıtan Can Çakmur ( 5 Aralık 1997), daha çok araştırmacı kişiliğinin de gereği, gönlünün götürdüğü yere gidenlerden. Ama sakın aklınıza “Gönül bu...” diye başlayan amiyane deyiş gelmesin. Can, henüz 22 yaşında olmasına karşın geniş genel ve müzik kültürü, elde ettiği bilgi ve belgeler üzerinde hızlıca düşünme ve senteze varma yeteneği ile, gönlünü iyi, kaliteli eserlere konduruyor.
24 Aralık 2019 gecesi, Erimtan Salı Konserleri'nin 2. Yılbaşı Konseri'nde sahneye çıkan Can Çakmur, dinleyiciye alışılmışın hayli dışında bir program sundu. Franz Schubert'in o güzelim lied'lerinden “Schwanengesang- Kuğunun Şarkısı” başlığı altında toplananlara, Franz Liszt'in yaptığı uyarlamaları seslendirecekti. Öyle ince düşünmüştü ki, okul arkadaşı besteci E. Domenech'e (1991-), öncesinde seslendirilmek üzere “Prelude No. 1 for Schubert / Liszt Schwanengesang” başlıklı parçayı ısmarlamıştı. Ama bestecinin hastalığı eserin bu konsere yetişmesini engelleyince, Çakmur Domenech'in “Saklambaç” başlıklı parçasıyla açtı konserini.
Düzgün Türkçesiyle eser ve besteciler hakkında doyurucu ve aydınlatıcı bilgiler veren, eserin başlığını “Liszt: Schubert’in Şarkılarının Piyano Uyarlamaları” diye nitelendirmeyi daha uygun bulduğunu gerekçeleriyle anlatan Can'ın resitali salonu tümüyle dolduran dinleyici tarafından âdeta nefesler tutularak izlendi. Can, eserleri söz yazarı şairlere göre değil, konulara göre gruplandırmış, böylece daha tutarlı bir akış meydana getirmişti.
Konser sonunda, “Bravo” sesleri arasında büyük alkış alan Can Çakmur, bis olarak besteci değiştirip aynı çizgiyi sürdürdü, bu kez R. Schumann'ın İlkbahar Gecesi liedine Liszt uyarlamasını seslendirerek yine alkışlar arasında sahneden fuayeye geçti. Konserin en ilginç dinleyicisi ise, taa Japonya'dan bu konser için gelmiş olan Hamamatsu Yarışma Organizasyonu temsilcisi Satoko Oishi idi.
Peki, Can Schubert liedleri ve Liszt'in uyarlamalarına nasıl yönelmişti. Kendisinden dinleyelim:
“Çocukluk dönemimde Schubert’in şarkılarını ilk kez dinlediğimde duyduğum hayranlık hissini hiçbir zaman unutamayacağım. Schubert’in insan sesi ve piyano için yazdığı bu eserleri dönemsel olarak tekrar tekrar dinliyor ve onların yaşamım boyunca bana eşlik edeceğini biliyorum. Schubert’in şarkıları için duyduğum hayranlık, bu eserleri yalnız başıma, beraber müzik yapacağım şancı olmadan çalamayacağım gerçeğiyle yüzleştiğimde yerini hüzne bırakıyordu. Daha sonraki yıllarda Franz Liszt’in bu şarkılardan yaklaşık 50 tanesini piyanoya uyarladığını keşfettiğimde çok büyük bir sevinç duymuştum. Bunların arasında 14 şarkılık Schwanengesang serisinin tamamı olduğunu gördüğüm anda ise bu uyarlamaların 14’ünü birden bir gün çalma hayalini kurmaya başlamıştım.”
Ama Can bu hayâli kurarken, sonunda bu eserleri Erimtan'da çalacağını, ilk CD'sinin ICMA Kayıt Ödüllerini kazanmaya çok yakın olduğunu, ikinci CD'si için ise bu programı kayıt altına alacağını doğaldır ki aklından bile geçirmiyordu.
Can'ın BIS etiketiyle geçen Mayıs'ta yayımlanan ilk CD kaydı ICMA Ödülleri’nin “Solo Enstrüman” kategorisinde en iyi üç kaydın arasında. Tahminim, ipi göğüsleyip bu ödülü alacağı ve Sevilla'da yapılacak ödül töreninde 28 Nisan 2020'de sahneye çıkacağı yönünde.
Yeteneğini disiplinli çalışmayla pekiştiren Can'ın, günümüzün uluslararası dolaşımda yer alan genç Türk piyanisti olarak giderek daha çok talep göreceğini, şimdiden geniş sayılabilecek repertuarını hızla geliştirmeyi sürdüreceğine inanıyorum.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
24 Aralık 2019, Ankara