Bazı rastlantılar kolay unutulmaz. Yaklaşık dokuz yıl önce bir sabah 11.00 sularında ADK'nın keman eğitmeni Reyyan Yücel Başaran'la Bilkent MSSF binasının giriş holünde karşılaştık, yanında ufak-tefek bir çocuk vardı. O saatte dekan Işın Metin'le bir randevum olduğu için oradaydım, Reyyan hanım da “Oğlum Aksel'i Bilkent'e vermek istiyorum, sizden sonra benim dekanla randevum var” demişti. İşte, 4 Aralık 2019 gecesi, Beytepe Yerleşkesi'ndeki Ankara Devlet Konservatuvarı Konser Salonu'nda, şef Rengim Gökmen yönetimindeki Hacettepe Senfoni Orkestrası eşliğinde, dokuz yıl önce annesinin elinden tuttuğu çocuğu, bir yetişkin piyanist olarak dinledik. Aksel, Prof. Gülnara Aziz'in öğrencisi olarak Bilkent'te liseyi ve lisansı tamamladı, artık Universität der Künste Berlin’de (Berlin Sanat Üniversitesi) Prof. Björn Lehmann’ın sınıfında uzmanlaşma eğitimini sürdürüyor. Kaç doğumlu olduğunu bulamadım, çünkü o da özgeçmişinde doğum tarihini gizleyen gençlerden!
Aksel, bu konserde, tıpkı geçtiğimiz Mayıs'ta Bilkent GSO ile olduğu gibi, Franz Liszt'in 2. Piyano Konçertosu'nu seslendirdi. Bu konserin onun için bir özelliği, dedesinin anısına düzenlenmiş olmasıydı. Bir dönem Ankarasının unutulmaz CSO Başkemancısı, uzun ömürlü Yücelen Kuartet'in kurucusu ve 1. kemancısı, eğitmen, CSO ve Opera'da uzun yıllar yöneticilik yapmış, bakanlıkta müsteşarlığa vekalet etmiş Ulvi Yücelen, ölümünün 15. yılında bu konserle anılıyordu.
Aksel, dört bölümü ataka olarak birbirine bağlı çalınan F. Liszt'in La majör 2. Konçertosu'nu deyim yerindeyse fırtına gibi seslendirdi, lirik bölümlerdeki yumuşak tuşesiyle dikkati çekti. Gökmen yönetimindeki orkestranın üyeleri de eşlikte iyi yoğunlaştılar. Çello grup şefi Kerem Ekber, bu konçertçonun önemli özelliklerinden olan sololarında özenli ve temiz seslendirmesiyle kutlanmayı hak etti. Üflemelilerde de aynı özeni obuada Mert Özerk ve flütte Aslıhan Sağıroğulları'nın sololarında hissettik. Aksel Başaran seslendirme sonunda defalarca sahneye çağrıldı, Rengim Gökmen kendisini kucaklayarak tebrik ederken, Aksel de, başarılı soloları nedeniyle Kerem Ekber'i yanına giderek özel olarak kutladı.
Konserin girişinde L. V. Beethoven'in Prometheus'un Yaratıkları uvertürünü dinledik. İkinci yarının başlamasından önce şef Rengim Gökmen, kısa bir konuşmayla Ulvi Yücelen'le ilgili dinleyiciye bilgi vererek bazı özelliklerinden bahsetti. Kendisinin operada ilk müzik yönetmenliğinin Yücelen'in genel müdürlüğü döneminde olduğunu, kendisine kol kanat gerdiğini, ondan çok şey öğrendiğini anlattı. Kişiliği ile ilgili olarak da, tepeden genel müdür yardımcısını değiştirmesi istendiğinde kendi istifasını sunduğunu örnek verdi. Beytepe Yerleşkesi'ndeki salonda sahneye ilk kez çıktığını belirten Gökmen, Prof. Tunçalp Özgen Konser Sezonu'nda bu konserin kendisine verilmesi dolayisiyle Rektör Haluk Özen, Konservatuvar Müdürü Binnur Ekber ve HSO Genel Müzik Yönetmeni Burak Tüzün'e özellikle teşekkür etti.
Dışarda hava karlıydı, aradan sonra salonda dinleyici sayısı biraz azalmıştı. Gökmen konserin ikinci yarısı için J. Brahms'ın Mi minör 4. Senfonisini seçmişti. Eseri bellekten yönetti. Kalabalık kadrolu eser için CSO'dan korno grubuna Bekir Çamcı ve Fazlı Arslan ile Hüseyin Uçar, çello grubuna İbrahim Aydoğdu ile Yaz Irmak takviye gelmişlerdi. ADK hocalarından kemanda Ceylan Kabakçı, kontrbasta Alper Müfettişoğlu da seslendirmede yer aldılar.
Konser sonrasında kuliste, iyi bir konser yapmış olmanın mutluluğunun yaşanmakta olduğunu gözledim. Orkestranın başkemancısı Burcu Zorlu ile bazı kadın üyelerin şef Rengim Gökmen'e koreografik bir özçekim yaptırmalarıları da objektifime takıldı.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
5 Aralık 2019