Devlet orkestraları içten içe kaynıyor. Niye?
Mevcut orkestra yönetmeliğinde ve yasada değişiklik yapılmak üzere bir komisyon oluşturuldu ve ilk toplantısını 24 Ekim'de yaptı. Neler olacak endişesiyle durum değerlendirmesi yapılmaya çalışılıyor. Ayrıca Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'nün “ben yaptım oldu” zihniyetiyle çıkardığı “misafir sanatçı yönetmeliği”nin, Maliye vize vermediği için uygulanamayan ek maddesi fiilen “kadük” durumda. Yani orkestraların yeterli elemanları takviye olarak çalıştırmasını sözde düzenleyen yönetmelik fiilen askıda. Sezon mevcut sorunlarla başladı.
***
24 Ekimde ilk toplantısı yapılan, yeni kurulan komisyon için “makam onayı”nı, yani Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan onayı alan Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'dür. Yazıda belirtilmemekle birlikte kurulan komisyonun üyeleri de isim olarak önceden belirlenmiş ve bu kişiler toplantıya davet edilmiştir. Tabloya bakıldığında, komisyonun 3 büyük orkestra CSO, İstanbul ve İzmir Devlet Senfoni Orkestraları'nın şef ya da yardımcı şefleri ile iki orkestranın müdürlerinden, GSGM Yardımcısından oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Çağrılmayan orkestralara gönderilen yazıda şöyle denilmektedir: “ 15/10/2019 tarihli ve 848957 sayılı Makam Onayı ile Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası yönetmeliğinde değişiklik ya da gerekli görülmesi halinde yeni Kanun ve Yönetmelik taslağı hazırlığı yapmak üzere bir komisyon oluşturulmuştur. Komisyon 24.10.2019 tarihinde toplanmış ve bu toplantı sonucunda Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı olarak faaliyet gösteren tüm Senfoni Orkestralarına, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası yönetmeliğinde ihtiyaç duyulan değişikliklere ilişkin görüşlerinin sorulmasına...” karar verilmiştir. Buna göre, konuya ilişkin görüşlerinizin 01.11.2019 tarihi saat 12.00'ye kadar Genel Müdürlüğümüze bildirilmesi hususunda gereğini ve bilgilerinizi rica ederim.”
Yazıda, GSGM Tanburî Dr. Murat Salım Tokaç'ın imzası bulunmaktadır.
Makam onayı ile toplantı tarihi arasında 9 gün bulunurken, orkestralara görüş bildirmek için, arasında Cumhuriyet Bayramı tatilinin de bulunduğu 5 gün tanınmış. Yoksa gene bir “yangından mal kaçırma” operasyonu mu diye şüphelenmek istemiyorum doğrusu...
Öncelikle CSO'nun önemli şef atama maddesi uçurulmuş yasasıyla, bu kurumun ve bu yasaya tabi öteki orkestraların “özerk” olduğunu ve bu durumun, kavramsal olarak korunması gerektiği açıktır. Ayrıca uygulamada orkestra yönetimlerince yeri geldiğinde kendilerine gelen yerli yersiz “talimat”lar karşısında, talimat sahiplerine yasal durumun hatırlatılması gerektiğini belirtelim. TÜSAK girişimi sırasında yaşananları ve iktidarın neler istediğini asla unutmayalım.
Kurul Başkanlığına, Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi ve bu esas kadrosundan vekaleten CSO 1. Şefliğini de sürdüren Prof. Rengim Gökmen'in getirilmiş olmasını, yine “kaptıkaçtı” bir takım işler yapılmaması için bir sigorta gibi görmek istediğimi ifade edeyim.
Henüz görüşler intikal etmeden ve ikinci toplantı yapılmadan önce, yıllardır bu camiayı izleyen bir yazar olarak, bazı önemli konulara ilişkin kişisel görüşlerimi belirtmek, bir bakıma vicdanî olarak uyarı görevimi ayrıntılara fazla girmeden yapmak isterim.
KOMİSYONUN YAPISI:
Orkestraların geleceğini belirleyecek böyle bir çalışmada, orkestraların esas sahipleri dikkate alınmamıştır. Orkestraya giriş, stajyerliğin sonlandırılması ve asalete geçiş, 1. derece üyelik, konzertmeister yardımcılığı ve konzertmeisterlik sınav aşamalarını geçerek, orkestranın lider pozisyonuna gelmiş müzisyenler, öncelikle görüş sorulması, müzakereler sırasında dikkate alınması gereken kişilerdir.
Şefler, yılda en fazla 7 bilemedin 9 konserde orkestralarını yönetirken, konzertmeisterler münavebeye girmedikleri her hafta işin içindedirler. Özellikle de sayıları yetmediği için münavebe dahî yapamayan orkestralarda, özellikle yaylılar hiç dinlenmeksizin çalışmaktadırlar.
Her orkestranın kendi üyeleri içinden seçeceği birer temsilci de, bu kurulda bulunmalıdır. Orkestraların esas yükünü taşıyanlarına temsil hakkı tanınmalıdır.
Sadece üç büyük orkestra yetkililerinden komisyon oluşturularak yapı eksik bırakılmıştır. CSO'nun 1. Şefi, yardımcı şefi ve müdürü, İzmir'in sadece 1. Şefi, İstanbul'un müdürü ve yardımcı şefi ile Güzel Sanatlar Genel Müdür Yardımcısı kurulda bulunmaktadır. Hadi üç büyükle sınırladınız, örneğin İzmir'in müdürü niye yoktur? Çağrılmamış mıdır, yoksa katılmak mı istememiştir? İstanbul'un niye 1. Şefi değil de şef yardımcısı çağrılmıştır? Gene hukuksal eksik ve yanlışlıklar yapılmaması için komisyonda bir hukukçunun bulunması niye düşünülmemiştir? Bu yapının daha başlangıçtan bir takım “şaibe”lere yol açacağı hiç kimsenin aklına gelmemiş midir?
Kimse bir maksat aramasın, bunlar kurul yapısına gözatınca aklıma gelen sorular. Yani kurul oluşturulurken bile adaletli bir ölçüt ortaya konulamamıştır.
Bursa Bölge, Antalya, Çukurova Devlet Senfonilerden yazılı görüş istenmekle yetinilmiştir. Doğaldır ki, benim bu yazıyı yazdığım gibi, bir saat içinde görüşleri kaleme alıp postaya vermek mümkündür. Ama bu görüşlerin masaya yatırılıp müzakere edileceği, bir sonuca varmaya çalışılacağı masada mutlaka üç büyüklerin yanındaki, sürekli itilip kakılan üç diğer devlet orkestrası da yer almalıdır. Nitekim 2003'deki koalisyon hükümetinin dağılmasıyla hükümet ve meclise getirilemeyen taslağın hazırlanışında orkestra temsilcilerinin de yer aldığını anımsıyorum.
ŞEF ATAMALARI:
Şu anda orkestraları siyasete karşı savunmasız biçimde bırakmış en önemli konu, orkestraların şef ve yardımcı şef atamalarındaki tüm ölçütlerin devre dışı bırakılmış olmasıdır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen yönetim tarzına geçilirken, olağanüstü hal devam ettiği için bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle yasada yer alan düzenleyici madde kaldırılmıştır.
Bu operasyonla, daha önce yasa ve yönetmeliklere ya da teamüllere aykırı olarak yapılmış şef ve yardımcı şef atamaları hakkında başlatılmış hukuki ve idarî işlemler otomatik olarak düşmüştür. Şeflik diplomaları bulunmadığı ya da yasada belirtilmiş ölçütler uygulanmadan bu kadrolara atananlar müktesep hak elde etmiştir. Bu yolun süratle kapatılması ve “kimlerin, nasıl” şeflik kadrosuna atanabileceğinin “sanatsal ve akademik” ölçütleri belirlenmeli ve ilgili maddede yer almalıdır. Yoksa, komşu ülkelerde bir kursa katılıp aldığı sertifikayı “diploma” diye yutturmaya çalışanlar, buldukları Saray ya da Bakan torpilleriyle bu kadrolara atanıp orkestraların yok olmaya mahkum edilmeleri süreçlerine ortak olacaklardır.
Halen bu maddenin yeniden düzenlenmesi için yönetmelik değil, “yasa değişikliği”nin gerekli olduğunu da hatırlatalım.
Orkestralara şef olarak atanacakların YÖK tarafından denkliği kabul edilen bir üniversite veya konservatuvarın şeflik bölümünden, uluslararası geçerliliği olan bir diploma ibraz etmeleri mutlaka istenmelidir. Ayrıca atanacak şefin orkestra ile denenmesi , nasıl bir kemancı stajyerlikle işe başlıyorsa, diplomalı şefin de bir süre orkestrayla çalıştıktan sonra asalete geçmesi uygun olacaktır. Ki Avrupa'daki tüm devlet orkestraları ile sivil toplum orkestralarında uygulama böyledir. Yoksa bizim gibi “nepotizm” ve “kayırmacılık”a açık ülkelerde, halen uygulamada olduğu gibi tatsız durumlar ortaya çıkacaktır.
SEÇİM VE ÖLÇME SİSTEMİ:
Orkestra yönetim kurulları, halen her yıl Mart ayında yönetim kurulu üyelerini seçmekte, bunların arasından müdür olarak önerileni (ya da aksine kendi istediği bir üyeyi !) Bakanlık ve GSGM, Müdür olarak atamaktadır. Bu seçilmiş yönetimlerin rahat çalışabilmesi, program hazırlama ve konuk sanatçı anlaşma işlerini olumlu koşullarda yapabilmeleri için seçim 2 ya da 3 yılda bir yapılarak uygun çalışma ortamı sağlanmalıdır. Bir yıllık seçim süresinin uzatılması, bazı yönetimlerde seçim endişesiyle yapılan ya da yapılamayan işlerin de asgariye inmesini sağlayacaktır. Seçim sonuçlandıktan sonra “hülle” yöntemleri uygulanmasının önüne geçilmelidir.
Yönetimlerin tuvalet kağıdı alımından, tanıtma ve organizasyon işlerine kadar, dışardan bir donanım kullanılabilmesi için uygun düzenleme de yapılmalıdır.
Orkestra üyelerinin başarı ile verimlerinin yani “etkinlik”lerinin (buna performans da diyorlar) mâkul uzunluktaki süreler içerisinde değerlendirilmesi yapılarak, orkestraların kendini koyvermemesi, diri tutmaları sağlanmalıdır.
Grup şefliği ve şef yardımcılığı pozisyonlarında bulunanların 4-5 yıl gibi aralıklarla orkestra içinde yeniden sınava tabi tutulması, etkinlik düşüklüğü gösterenlerin yerine yenilerinin geçebilmesi için bir sistem getirilmelidir.
KADRO TAHSİSİ
Bu önerilerin uygulanabilmesi için orkestra kadro sayılarının yeterli olması ön koşuldur. Aslında kadrolar mevcuttur ancak bu kadrolar için sınav açılarak müzisyen alınabilmesi Maliye'nin vizesine bağlıdır.
Ülkemizde yetişmiş yığınla işsiz ve yetişmekte olan müzisyenin de geleceği açısından, “istihdam” bağlamında önemli olan konu, mutlaka dikkate alınmalıdır.
Orkestraların, başta CSO olmak üzere uluslararası temsil gücünün önemini kavradığını, Sayın Bakan'ın yaptığı bir açıklama nedeniyle varsaydığım Bakanlık, eğer aynı hükümetin üyesi bulunan diğer bakandan bu konuda gerekli desteği alamıyorsa, buna ne demek lazım bilemiyorum!
Genel Müdürlük, misafir sanatçı statüsüne geçirmek üzere yıllardır gelen “takviye”ler için İzmir'in sınav açma konusundaki girişimini, çıktığı ilanı iptal ettirmedi mi? Konunun yeterince anlaşılamadığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'nün çıkarttığı Misafir Sanatçı Yönetmeliği'nin bile uygulanamaz durumda oluşuyla ortaya çıkıyor.
***
Bu yazıyı ayrıntıya kaçmadan, tarih ve yasa maddelerine boğmadan, hızlıca kaleme alıp 1 Kasım 2019 tarihinden önce yayımlamamın nedeni, Kurulda “bazı akla gelmeyenler” ile yeni düzenlemeye öneri getirecekleri naçizane uyarmak içindir.
Geçmişte olduğu gibi, kimi orkestraların güvensizlik duygusuyla “hiçbir şey değişmesin” gibi görüş bildirmeleri, şeflik atamaları konusundaki boşluk ve ölçütsüzlüğü de sineye çekmeleri anlamına gelir. Orkestralar, doğru görüşleri, bir takım hesaplara girmeden korkusuzca ortaya koymalıdır.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
28 Ekim 2019, Ankara