Her yıl Mersin Uluslararası Müzik Festivali'ne gittiğimde kendimi evimde gibi hissederim. Bu yıl da öyle oldu. Meğer Mersin'de ne çok dostumuz ve okurumuz varmış diye düşünmeden edemedim. Daha Tevfik Sırrı Gür'ün kazandırdığı Halkevi binasının kapısından içeri girerken, Selma Yağcı ile kucaklaşıp rahmetli Nevit Kodallı'yı andık.
17. kez yapılmakta olan Merfest'i “imece festival” olarak diğerlerinden ayrı bir yere koymak gerekir. Çünkü arkasında belli bir sermaye, vakıf, aile değil, Mersin'in siyasi mensubiyet farkı gözetmeden yerel yönetimler, irili-ufaklı özel kuruluşlar, meslek odaları, Valilik ve müziksever halk vardır. Selma Yağcı başkanlığındaki Sanat Etkinlikleri Derneği, halkın değişik kesimlerine hitap eden bir programla tüm destekçileri yıllardır birarada tutmayı başarmaktadır. Bu nedenle Merfest “imece festival” nitelendirmesini hak ediyor.
17. Merfest'in açılışı, gelenekselleştirilen üç ödülün dağıtımıyla başladı. Kent Ödülü bu yıl, 100 yaşını aşarak üç yıl önce “dalya” demesine karşın zihni pırıl pırıl berrak olan Sümerolog, tarihçi ve dilbilimci Muazzez İlmiye Çığ'a (d.1914), Sanat Ödülü Devlet Sanatçısı kemancı Suna Kan'a (d. 1936), Nevit Kodallı Genç Yetenek Ödülü ise ABD'de bu dönem lisans eğitimini tamamlayarak yüksek lisansa başlayacak olan ödüllü kemancı Yiğit Karataş'a (d. 1994) verildi. Karataş'ın ödülünü annesi Deniz Karataş teslim aldı.
Açılış konserinde Mersin DOB Orkestrası'nı deneyimli şef Antonio Pirolli yönetiyordu. Konuk ses, Güney Afrikalı soprano Pumeza Matshikiza, ev sahibi ses ise uluslararası tenorumuz Murat Karahan'dı. Evsahibi dememin birkaç nedeni var. İkinci kez Merfest açılış konseri yapıyor, ayrıca bu sezon Limak Filarmoni ile Zeki Müren Şarkıları konseri de yaptı. Ayrıca genel müdür sıfatıyla, Merfest'in destekçileri arasında. Mersin DOB Orkestrası da onun üst yönetimine bağlı oluşumlardan biri.
Bellini'nin Norma operasının uvertürüyle başlayan konserin ilk yarısında, Mupeza önce Dvorak'ın Rusalka operasından tanınmış “Ay aryası”nı söyledi. Ses rengine giden bir seçim değildi. Ardından iki solist sırayla Puccini operalarından aryalar söylediler. Murat Karahan volümlü ve geniş sesiyle salonu doldururken, özellikle Turandot'tan Kalaf'ın “Nessun dorma” aryasında salonda etkileyici bir titreşim yarattı. Karahan Kalaf rolüne bu yaz Arena di Verona'da çıkacak, inanıyorum orada da seyircinin büyük beğenisini kazanacak. Pumeza ilk bölümde La Boheme'de Mimi'nin “Si mi chiamano” aryasında başarılıydı, gene Bohem'den yaptıkları düette de iyi sonuç aldı. Mupeza'nın Afrikalı fiziği ve büyük ağzının yanısıra, sanırım tükürük bezleri de fazlaca çalışıyor. Bazı aryalarda bu nedenle en azından görsel olarak sıkıntı çekti.
İkinci yarıda solistler daha hafif napolitenler ve yerel şarkılarla dinleyici karşısına çıktılar. Mupeza, öğrenimini gördüğü şan tekniklerini, diyaframını çok az kullanarak söylediği “Malaika” ve “Lakutshon Ilanga” başlıklı parçalarda ses rengini oturması ve yalınlığıyla çok etkileyiciydi. 1970'lerde Miriam Makeba'nın rüzgar estirdiği parçalardan biriydi Malaika.. “Click Song” başlıklı parçada ise ailesinden öğrendiği dil şaklatma tekniğini de sergiledi. Provada, şef Pirolli'nin bu sesin nereden nasıl çıktığını araştırması, sonra Mupeza'dan geldiğinin anlaşılması şan tarihine ilginç bir anekdot olarak geçecek!
Murat Karahan'ın iki Napolitenden sonra Zeki Müren şarkılarına geçmesiyle salonda yer yerinden oynadı diyebiliriz. Senede Bir Gün ve Yaralı Gönül şarkılarından sonra, iki sanatçının yaptığı La Traviata düet, Karahan'ın bis olarak Nazende Sevgilim'i söylemesi, salonda ayrı bir coşku yarattı.
Merfest'e daha nice yıllara, nice başlangıçlara diyor, tüm ekibi içtenlikle kutluyorum.
ŞEFIK KAHRAMANKAPTAN
14 Nisan 2018
Fotoğraflar: Ş. Kahramankaptan