Fazıl Say'ın (d.1970) besteciliğini hep önemsedim. Hem sıradan dinleyicinin beğenisini kazanması, hem de yurtdışında yapıtlarının büyük ilgi ve talep görmesi, çeşitli kurum ve orkestralardan sipariş alması, ülkemiz açısından önemlidir.
Fazıl'ın besteciliği “anlatımcı”dır. Özellikle orkestra ve oda müziği yapıtlarının hepsinin bir hikâyesi vardır ve bu hikâye yapıt isimlerine de yansır. Mezopotamya ve İstanbul Senfonileri ile Boşanma, 4 Şehir, Alevi Dedeler Rakı Masası'nda gibi oda müziklerini hemen örnek olarak gösterebilirim. Müzikci jargonuyla “programlı müzik”lerdir bunlar.
İlk programlı müziği Fazıl'a yaptıran piyano öğretmeni rahmetli Mithat Fenmen'dir. Bacak kadar çocuğa, “Derse gelirken yolda neler gördün, piyanoyla anlat bakalım” demesiyle başlayan bu serüven, sonra Ankara Devlet Konservatuvarı'nda efsanevi kompozisyon (ve genel dünya-müzik kültürü) öğretmeni rahmetli İlhan Baran'la devam etmiştir. Baran'dan Bektaşi usullerine varıncaya kadar makamsallığı da, cazı da öğrenmiştir.
Akademik besteciler, Fazıl'ın yapıtlarını kimi zaman biraz küçümserler. Niye ? Yeterince yeni, avant-garde bulmazlar, teknik eksiklikleri olduğunu ileri sürerler. Bu görüşler ayrı bir tartışma konusudur ama gerçek olan, bu yapıtların çoğunun halkın beğenisini kazandığı, yurt dışında da orkestraların programlarında sıklıkla yer aldığıdır. Üstelik bu yapıtlar, artık her konuda yerli-yersiz ileri sürülen “yerli ve millî” tanımlamasının esaslı örnekleridir. Ayrıca rahatlıkla “evrensel”e taşınabilmişlerdir.
Pek çok piyanistin, kendi ülkelerinin bestecilerinden seçtikleri eserlere yaptıkları piyano çeşitlemeleri de, Fazıl açısından bir başka başarı örneğidir. Öyle ki, artık genç piyanistlerimiz bu çeşitlemeleri kendi resitallerinde çalmaktadır.
KAPALI ÇARŞI : NASIL BİR ORYANTALİZM?
Bilkent Senfoni Orkestrası'nın 12 Ekim 2018 akşamı, 25. sezonunu açış konserinde, Fazıl'ın bir başka programlı müziği “Kapalı Çarşı”, bestecinin desteklediği genç orkestra şefi Nil Venditti (d.1994) yönetimindeki BSO tarafından Ankara'da ilk kez seslendirildi. Yapıtın dünya prömiyeri 2016'da İspanya'da Sevilla kentinde John Axelrod yönetimindeki “Real Orquesta Sinfónica de Sevilla” tarafından yapılmış, geçen sezon da İstanbul Devlet Senfoni tarafından çalınmıştı.
Fazıl'ın 2015'de tamamladığı ve “Orkestra için Rapsodi” olarak nitelendirdiği 12 dakika kadar süren tek bölümlük yapıt, bakalım 23 yaşındaki anne Türk, baba İtalyan Nil Venditti'nin batonu altında nasıl tınlayacaktı?
Yapıt, tam oryantal bir hava ile başlıyor, ardından Kapalı Çarşı'da yapılan pazarlıkların yansıtıldığı bir çekişme bölümü var. Eserin yarıdan fazlası aksak ritmlerle dolu. Bir yandan çağdaş beste dili, bir yandan oryantalizm tek bölümde kaynaştırılmaya çalışılmış. Hele bir bölüm var ki, sanki Kapalı Çarşı'nın ortasında bir rakkase kalçasını kıvırıyor!
Yapıtın âdeta alaycı bir dili var. Hem Kapalı Çarşı'nın taa İpekyolu döneminden günümüze tarihin havasını yansıtırken, bir yandan da oryantalizmle alay ediyor gibi. Besteci kullandığı değişken tempolar ve aksak ritmleri, özellikle vurma çalgılar aracılığıyla yansıtmaya çalışmış. Kudüm ve darbuka, hemen şef platformunun önüne yerleştirilerek solistik özellikleri vurgulanmış. Tempo değişiklikleri nedeniyle özel dikkat isteyen eserin seslendirilişini, Fazıl ayaküstü görüşmemizde “mükemmel çaldılar” diye nitelendirdi.
Bu konserde Fazıl, yapıtının seslendirilmesinden sonra, solist olarak da C. Saint-Saëns'ın 2 No'lu, Sol minör piyano konçertosunu çaldı. Yanlış anımsamıyorsam, bu eser Fazıl'ın orkestra eşliğinde çaldığı ilk konçertoydu. Gecenin bu saatinde arşiv karıştırmak zor, sanırım 16-17 yaşındaydı ve CSO ile bu güzelim konçertoyu seslendirmişti.
Büyük alkışa Chopin Noktürn'le karşılık veren Fazıl, yeniden piyano başına oturduğunda “Genç enerjinin yanında, konçertoda elimden geleni yapmaya çalıştım” dedi. 20 yıldır BSO ile çaldığını hatırlatarak orkestrayı ve Türkiye'de ilk kez sahneye çıkan genç şef Nil Venditti'yi övdü. Sonra da Truva Sonatı'ndan “”Aşil” bölümünü çaldı. Yüksek enerji isteyen bu bölüm için ceketini çıkarıp piyanonun kapağına asan Fazıl, kendi kendini bir güzel terletti.
Fazıl genellikle kendi işi bitince hemen hızlı bir biçimde salondan ayrılır. Bu kez öyle yapmadı, Nil Venditti'nin Beethoven 7. Senfoni'yi nasıl yönettiğini balkondan baştan sona izledi.
NEREDEN ÇIKTI BU NİL VENDİTTİ?
BSO'nun açılış konserinde Nil Venditti'nin orkestrayı yönetmesi Fazıl'ın isteğiyle olmuş. Aslında ilginç bir öykü. Fazıl'ın yurtdışındaki bir konserini yönetecek olan İbrahim Yazıcı'nın pasaportuna el konulunca yerini alelacele Nil Venditti almış. Fazıl, “İddia ediyorum, yüzyılın en iyi şeflerinden biri olabilir. Ondaki dehâyı hissedebiliyorsunuz” diyor.
Venditti viyolonsel çalarak başladığı müzik öğreniminde şefliğe hızlı bir geçiş yaparken, girişimci ruhunu da bir gençlik orkestrası kurarak ve bir de festival oluşturarak göstermiş. Halen şeflikte yüksek lisansını Zürih'te Johannes Schlaefli ile sürdürüyor. Ustalık sınıflarına katıldığı önemli şefler arasında Jorma Panula, Neemi Jarvi, Paavo Jarvi, Peter Gülke gibi isimler var.
Bilkent'te şef kürsüsüne çıktığında, orkestraya bir göz attım, dedesi yaşında üyeler de var ve sahnedeki en geç insan Nil Venditti idi. Sempatik bir kız. Şef kürsüsüne çıkar çıkmaz dinleyiciye hafif aksanlı Türkçesiyle okkalı bir “Merhaba” çekti. Ardından da daha ilk ölçülerden itibaren bu işe yatkın bir kumaşı olduğunu gösterdi. Saint-Saens konçerto eşlikte de, solist ve orkestrayı dengeli biçimde götürdü.
Beethoven 7. Senfoni'yi bellekten yönetti. Eli yüzü düzgün bir icra çıktı ortaya...
Genç şeflerin genellikle sıkıntı çektiği sol el kullanımını iyi geliştirmiş. Atakları gayet kararlı ve yerinde veriyor. Eli düzgün bir şef Venditti.
Solocuları tek tek kaldırarak alkışlattı, Beethoven senfoniden sonra grupları da ayrı ayrı kaldırarak, orkestranın duygularını okşadı.
Arada gidip tanıştım, İtalya'nın Ankara Büyükelçisi de eşiyle birlikte oradaydı, Bilkent Rektörü Prof. Abdullah Atalar da kutlamaya gelmişti. Nil, herkese yetişti, istenen imzaları verdi, fotoğrafları çektirdi. Benimle fotoğrafımızı da annesi çekti.
Nil, bu sezon İzmir'de İbrahim Yazıcı'nın sanat yönetmenliğini yaptığı Olten Filarmoni Orkestrası'na da konuk şef olarak gelecek. Öyle sanıyorum ki, gelecek sezon için BSO'da bir konseri şimdiden garanti. Şansı açık olsun.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
12 Ekim 2018
Fotoğraflar: Ş. Kahramankaptan / Aydın Ramazanoğlu