Bilkent Senfoni Orkestrası (BSO), kuruluşunun 20. yılında, Gustav Mahler'in(1860-1911) tüm senfonilerini ve diğer önemli yapıtlarını değişik şefler yönetiminde seslendirmiş dünyadaki sayılı orkestralar arasına girdi. 10 Mayıs Cumartesi akşamı, Mahler'in mezzosoprano, tenor ve büyük orkestra için yazdığı “Das Lied von der Erde - Yeryüzü Şarkısı” başlıklı 6 bölümlük eserini iki iyi solistle seslendirerek Mahled konusundaki duyarlılığını bir kez daha gösterdi.
Önce, Mahler'in şarkı sözlerini nereden aldığına bakalım. Bunlar 8. ve 10. yüzyıl arasında, tang hanedanı döneminde yazılmış, dünyanın dayanılmaz güzelliğine karşın insanın sonunda onu bırakıp gidecek olmasının karışık duygularını yansıtan Çin şiirlerinin Almancası. Program kitapçığına özenle bu şiirlerin Türkçeleri yerleştirilmişti. Mahler ve bu eseri hakkında Dr. Onur Türkmen'in aydınlatıcı, bilgilendirici yazısını Andante'nin şu an piyasada bulunan Mayıs 2014 tarihli 97. sayısında okuyabilirsiniz.
Mahler'in tenorla başlayıp, mezzo-tenor sıralamasıyla devam ettirip, mezzo ile sonlandırdığı bu altı şarkıda “tenoru zorla, mezzoyu kolla” diye özetleyebileceğimiz bir yaklaşım izlediğini söyleyebiliriz.
Acaba tenor Zach Borichevski yeterli volüme sahip değil mi? diye düşünmeden önce, söylediği üç şarkıda da orkestranın genel rolü ve özellikle de bakır üflemelilerin besteci tarafından hayli güçlü kullanıldığını dikkate almalıyız. Mahler yaşama sevincini, dünya zevklerini anlatan şarkıları tenor için, hüzün ve ölümü düşündüren şarkılar için de mezzosopranoyu tercih etmiş. Amerikalı genç mezzosoprano Jamie Barton'un söylediği şarkılar, bu biraz hüzünlü, insanın dünyaya vedasını yansıtan şarkılarda, orkestranın üzerine çıktığı volümü, yalın okuyuşu, dupduru tınısıyla dikkati çekti.
Bir gözlem: Şef Işın Metin'in yönettiği son iki konserde, orkestranın iyi klarnetçisi Nusret İspir ile obuacısı Selçuk Akyol görev almadılar, ama onların yerine takviye solocu olarak gelen Gültekin Ulutaş ile Ulaş Yurtoğlu gayet başarılı oldular. Flütte Albena Sezer, kontrafagotta konuk Onur Üzülmez ile tüm bakır ve tahta üflemelilerin seslendirmenin başarısındaki payı büyüktü. 1. Keman grubundan Bahar Kutay'ın son şarkıdaki mandolin katkısını da unutmamak gerek.
Gelelim başlıktaki soruya: Mahler hiç Çin'e gitmiş miydi?
Sorunun nedeni, şarkıların bazılarında geleneksel Çin ezgilerini müziğine dikkatle yedirmiş olması.
Cevap ise hayır! Mahler Çin'e, Uzak Asya'ya hiç gitmemiş olmasına karşın, burada geleneksel Çin felsefesinden kaynaklanan şiirlerin üzerine eğilirken öz-biçim ilişkisini de ihmal etmemiş, İpek Yolu üzerinden Avrupa'ya ulaşmış ezgilerin havasından bazı tutamları eserine serpiştirmişti.
Mahler'in “Binler Senfonisi” diye anılan 8. Senfonisini yöneten ilk ve tek Türk şefi unvanını elinde bulunduran Işın Metin, “Yeryüzü Şarkısı”nı da repertuarına katarak, dünyadan gelecek olası tekliflerde “Mahlerian şef” olarak dikkate alınacaklar listesindeki yerini sağlamlaştırdı.
Konserin ilk yarısında ise arp edebiyatı içinde seçkin bir yeri olan Alman asıllı Rus besteci Reinhold Gliere'nin (1875-1956) mi bemol majör arp konçertosunu, arpin parlayan yıldızlarından biri olan Beste Toparlak'ın güçlü parmaklarından dinledik. Daha Ankara Devlet Konservatuarı'nın lise yıllarında yeteneğini kanıtlayıp gençlik orkestralarının aranan arpisti olan Toparlak, Almanya'da Hamburg'da yaptığı master çalışması sırasında, değişik kentlerde çok sayıda dinleti verdi, orkestra çalışmalarında ve turnelerinde yer aldı. Master çalışmasını tamamladıktan sonra döndüğü Türkiye'de BSO'da arp partisi bulunan konserlerde görev yapmaya başladı. Reinhold Gliere’in Arp Konçertosu’nu geçtiğimiz Ocak ayında gene Işın Metin yönetimindeki Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası'yla seslendiren Toparlak, BSO'nun eşliği ve arp için akustiği yerinde Bilkent salonunda, yeteneğini göstererek büyük alkış aldı. Eserin büyük bölümünü belleğine almış olmasına karşın, işi garantilemek açısından olsa gerek, nota sehpasını da kullandı. Toparlak'ın yükseliş çizgisini sürdürmesi dileğimiz.