19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'na yönelik öz-biçim ilişkisi güçlü etkinlikler bugünlerde doğal olarak gündemimizde. Dışişleri Mensupları Eşleri Dayanışma Derneği'ni bu amaçla düzenledikleri resital için peşinen kutluyorum. Çünkü iyi bir seçim yaparak, yıldızı giderek yükselen 17 yaşındaki piyanistimiz Can Çakmur'u Ankara Palas'ın tarihi binasında sahneye çıkardılar.
Can bugünlerde hayli meşgul. Bir yandan ODTÜ Koleji'ni bitiriyor. Geçtiğimiz Nisan'da Ankara Festivali'nde sahneye çıktı, ardından yurtdışında iki resital verdi, Belçika'daki hocası Diane Andersen ile çalıştı, geldi ve bu resitali yaptı. 31 Mayıs'ta İstanbul Festivali'nin açılış konserinde Şostakoviç'in Fa Majör 2. Piyano Konçertosu'nu S. Goetzel yönetiminde Borusan Filarmoni eşliğinde seslendirecek. Haziran'da Almanya'da Weimar Müzik Yüksek Okulu'nun sınavına girecek, eminim kazanacak ve kendisini bekleyen yeni hocası Grigory Gruzman'la lisans dönemi çalışmalarına başlayacak.
Ankara Palas'taki resital için Can Çakmur akıl dolu bir program hazırlamıştı. Önce Bach'tan mi majör Prelüd Füg'ü seslendirdi, küçük bir duraksamayla kimseye alkış fırsatı vermeden Beethoven'in erken dönem sonatlarından Op. 10 Fa majör 2 numaralı sonatla devam etti. Ardından Liszt'in parmak cambazlığı gösterisi türündeki işlerinden La Leggierezza geldi. Can burada cambazlığın yanında, duygu isteyen lirik pasajları da yetkinlikle çaldı. Sonrasında Chopin'e geçerek Op.10 No:8 Etüd ile Op.61 Polonez Fantazi'yi gene küçük bir duraksamayla sanki bir bütünmüşçesine seslendirerek son durağına, yani 70. ölüm yılında anmakta olduğumuz Bela Bartok'a geldi.
Piyanistlerin pek keşfetmediği, az seslendirilen “Szabadban / Açık Havada” başlıklı, beş bölümlü bu piyano süiti, ortalama bir dinleyici için açıklamaya muhtaçtır. Can Çakmur, süitin bölümlerini önce güzelce anlattı, bestecinin bölümlerde nelere atıfta bulunduğunu, ne yapmak istediğini açıkladı ve esere geçti. Daha önce bazı bölümlerini dinlediğim eserin tamamını Can Çakmur'dan dinlemekten kendi adıma çok memnun kaldım. Özellikle Bartok'un gecenin içinden gelen sesleri iki koralle süslediği 6 dakikalık dördüncü bölümle, “Kovalamaca” adını verdiği son bölüm, Can'ın teknik ve müzikal olarak düzeyini ortaya koyduğu hârika bir final oldu. Dinleyicinin alkışlarına karşılık “bis” parçası da hazırdı. Liszt'in bir şarkısının bestecinin kendisi tarafından hazırlanmış piyano indirgemesiyle resitalini noktalamış oldu.
Hani siyasetçilerin pek sevdiği “yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır” sözü vardır ya... Bu sözü Can'a uyguladığımızda, şimdiye kadar kazandığı uluslararası yarışmalar, elde ettiği derece ve burslar, aldığı konser davetleri onun birikimini gösteriyor. Can'ın gelecek için itici gücü, genel kültür ve müzik kültürü açısından kendini iyi donatmış olması. Muhakeme yeteneği gelişmiş, yabancı dili iyi, buna yenilerini eklemeye kararlı, ne yaptığını ve yapacağını bilen, bilinçli bir genç. En önemli avantajı da, anne-babasının olumlu ve özgür yaklaşımı ve hiçbir zaman “harika çocuk ebeveyni” edasıyla ortada dolaşmamaları, çocukları adına kararlar alıp ona empoze etmeye çalışmamaları. Bu donanım ve avantajlarıyla, Can'ın mevcut çizgisini geliştirerek sürdüreceğine ve önünün açık olduğuna inanıyorum.