Nedim Saban'ın İstanbul'daki 50 yaş kutlama çağrısına ne yazık ki katılamamış, Ankara'ya geldiğinde görüşmeyi düşünmüş, kendisiyle sözleşmiştim. Ancak Cüneyt Gökçer Sahnesi'ndeki "Ahududu" oyununda öyle bir seyirci ilgisi, öyle bir hayran coşkusu sarmaladı ki kendisini ve oyuncuları görüşmeyi bir sonraki gelişine ertelemeyi uygun buldum.
Nedim Saban tiyatroda yola erken çıkınca 50. yaşına girdiğinde 40 yıllık da tiyatrocu, usta bir tiyatrocu oldu. Biz tiyatroyla ilgilenenler onu öyle uzun yıllardır tanıyor, izliyoruz ki aslında 50 yıldır sahnedeyim dese de şaşırmazdık. Yıllardır, yazıyor, oynuyor, program yapıyor, yönetiyor, yöneticilik, işletmecilik yapıyor. Bir ara yorulduğunu, tiyatrodan uzaklaşacağını düşünür gibi olduğunu duymuş üzülmüştüm ama neyse yine kendine yaraşır bir enerjiyle seyircisini bırakmadı. Ardı ardına oyunlarla sürdürüyor yapımlarını. "Leyla'nın Evi"nin başarısını "Fosforlu" izledi ve şimdi "Ahududu".
Joseph Kesselring'in "Arsenik Kurbanları" isimli oyununu yerli bir tat, lezzetle kotarıp sahnelemiş. Ankara'da Devlet Tiyatrosu'nun Cüneyt Gökçer Sahnesi'nde izleme fırsatı bulduğum oyunla Nedim Saban Ankara'ya ikinci hoş sürprizini yapıyordu. Yıllar önce Macide Tanır'ı Ankara'dan saygıyla, sevgiyle alıp İstanbul'a "Müziksiz Evin Konukları"na götürdüğü gibi bu kez de Melek Baykal Nedim Saban'la sahnedeydi. Her zamanki gibi sahneye çok yakışan enerjisiyle komediyi gerektiği gibi ciddiyetle oynuyordu. Suna Keskin'i Ankara'da izlemek çok hoştu. Oyunun bir başka güzelliği Nedim Saban'ın da yıllar sonra oyunda rol almasıydı. O geceden aklımda kalan bazı sevimsiz görüntülerse, oyun oynanırken fotoğraf hatta selfi çekmekte sakınca görmeyen çoluklu çocuklu seyircilerdi. Ankara'da alışık olmadığımız bu görüntüleri son kez görmüş olmamız dileğiyle Ahududu'nun Mart'ta yine Ankara'da olacağını duyurmak isterim.
Gülşen Karakadıoğlu
17 Şubat 2017