Opera dünyasından
bir isim ve kimlik sorunu kaptı köşeyi.
Geçen Pazar günü İspanya’nın özerk bölgelerinden Katalonya’da yapılan seçimleri ayrılıkçı partiler kazanınca, aklıma bir yıl önce Russia Today televizyonunda dinlediğim bir röportaj geldi. Tüm iyi röportajcılar gibi, sorularını sakınmadan ama söyleştiği kişiye saygısızlık da yapmadan soran Oksana Boyko’nun “İspanyol soprano” olarak büyük ün yapmış Montserrat Caballe ile söyleşisiydi bu.
Ünlü ‘diva’, 1969’dan bu yana UNESCO’nun iyiniyet elçisi olarak dünyanın en sorunlu bölgelerinde konserler vererek halkları müziğiyle birleştirmek amacı taşıdığını söylüyordu: “Müzik duygular ve insanlar arasında köprüdür. Ben BM barış elçisi olarak bu köprü görevini yapmaya, bir bakıma insanları birleştirmeye çalışıyorum” diyordu. Boyko, “yaşam felsefenizde insanlar arasında sınırlara, bölünmelere karşı çıkmak var” saptamasından sonra ona bazı Katalan hemşerilerinin bu yazının başlığındaki soruyu yönelttiğini anımsatıyordu. Katalan köklerini ortaya koymaktan kaçınmakla eleştirildiğini ekliyordu. Kişinin kökleriyle gurur duymasının doğal olduğu yönündeki kendi görüşünü de belirtiyordu.
Adı Katalonya’nın – üzerindeki manastırla tanınan- Montserrat Dağı’ndan gelen ünlü soprano, bunun üzerine şöyle konuştu: “Annem Valensiyalı… Valensiya, Katalan yöresi değil. Kocam Aragonlu: Kastilyalı… Barcelona’da doğduğumu hep söyledim. Ben çocukken doğduğum yerin dilini, Katalanca’yı, konuşmak yasaktı. Zamanla bu yasak kalktı. Dilim rahatladı, özgürleşti. Bu arada bütün dünya beni İspanyol sanatçı olarak tanıdı. Almanya’daki eğitimim ve çalışmam sırasında hep dışarıdan gelmiş biri gibi göründüm. Bütün dünyada mesleğimi sürdürürken dışarıdan, yabancı biriydim. Dünyayı dolaşırken aklım hep Barcelona’da, oradaki evimde, ailemdeydi. Ama hiç Katalan ya da İspanyol olmak arasında bir seçim yapmak zorunda olduğumu düşünmedim. Beni seçmeye zorladılar, ama aslına bakarsanız ben seçmek istemiyorum. Yarı Katalanım, yarı Valensiyalı, yarı Aragonlu, yarı İspanyol…” (Caballe “yarı” yerine “çeyrek” deseydi %100’ü tamamlamış olacaktı, ama kırık dökük İngilizce’siyle derdini pekala anlatmıştı işte!)
İspanya’nın en varlıklı bölgesi Katalonya’da bağımsızlık isteyenler, özerk Bask bölgesindeki bazı ayrılıkçılar gibi teröre başvurmadılar hiç. 27 Eylül 2015 seçimlerinde, İspanya’dan bağımsız olma yanlısı siyasal partilerin seçmenin % 48’inin oyunu almakla birlikte parlamentoda milletvekili çoğunluğunu elde etmesi ilginç gelişmelere yol açacak, kuşkusuz… Katalanların arasında Montserrat Caballe gibi düşünenlerin sayısının az olmadığı görünüyor.
Caballe, ünlü pop şarkıcı Freddy Mercury ile birlikte Barcelona şarkısını söylemesinin opera dünyasında skandal olarak görüldüğünü belirttikten sonra şöyle konuşmuştu: “İyi ki yaptım bunu. Farklı bir dinleyici kitlesine ulaştım böylece. Doğduğum şehir için iyi bir iş yaptım. Ayrıca, Freddy gibi güzel bir insanı tanıdım. Hem biliyor musunuz, nefis bir bariton sesi vardır onun. Baş başa çalışırken bariton sesiyle aryalar söylerdi. Bu sesi birlikte yaptığımız şarkıda da kullanmasını önerdiğimde ‘Hayranlarım kıyameti koparır, onlar benden alıştıkları sesi duymak isterler’ demişti.”
Caballe, bu çalışmasıyla kendini daha geniş kitlelere duyurduğunu düşünüyor haklı olarak, ama elbette futbol takımı Barcelona’nın (Barça) ünüyle karşılaştırılabilir bir tanınmışlık değil onunki. Şu sıralar, dünya kamuoyunu Katalonya’nın bağımsızlaşması durumunda ünlü takımın İspanyol liginden çıkacak olması ilgilendiriyor asıl.