Köşeyi müzik kaptı.
Ankara’da Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde 8 Mart 2023 akşamı anlamlı bir konser düzenlendi. Bergüzar*Kadınlar Korosu, ülkemizin yaşadığı kıyamet çapındaki deprem nedeniyle dayanışma konseri verdi. Yıllar boyu yurdun dört bir yanında yakılmış ağıtlar, usta sazların eşliğinde, eğitimli güzel seslerle kulaklardan yüreklere ulaştı.“Maraş Maraş derler/ Bu nasıl Maraş” sözleri salona yayılırken gözyaşlarını tutmak nasıl olurdu? Ya da içli bir kadın sesi “Adıyaman yolu yaman / Vay vay yavrucağım” derken?... Acılı bir Kadınlar Günü’nde bundan daha anlamlı bir konser olabilir miydi?
Konserin bir de sürprizi vardı. Bu özel günde yine özel anlamı olan bir sürpriz: Türk halk müziği üzerine araştırma yapmak için Ankara’da bulunan genç bir İranlı kadın –Gol Mehr- etek boyu diz altında olan elbisesi, başında mendil büyüklüğünde eşarbıyla sahneye çıktı. Yine İran’dan gelen sanatçı Behnam Kuravand’ın “setar” denilen cura boyutundaki çalgısı eşliğinde bir İran ezgisi söyledi. Sesinin boyutu ile gırtlak kullanımı olağanüstüydü.
Sesleri ve duruşları ile kadın duyarlılığını, kadın direncini, kadın inceliğini yansıtan Bergüzar Kadınlar Korosu’na gelince… Bu koro, Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim üyelerinden Mehmet Üçer’in kurduğu Türkü Sanatı Atelyesi’nde eğitim alan amatör toplulukların en yenisi… Atelyede nefes tekniği, diksiyon/sesletim, ses kullanma tekniği, solfej, koro ve solo çalışma eğitimi veriliyor. Halk müziğinde koral ve yerel ses kullanma tekniği metodunu geliştirmiş bir uzman olan Mehmet Üçer koronun hem eğiticisi, hem de şefi…
Yeri gelmişken, Mehmet Üçer’in bağlama ve kuramsal müzik dersleri aldığı Türk halk müziği uzmanı Coşkun Güla’yı da rahmetle anmadan geçmemeli... Ziraat yüksek mühendisi olan Coşkun Güla, Türk halk müziğine ve bağlamaya gönül vermiş, yalnızca Türkiye’deki öğrencileri yetiştirmekle kalmamış, Norveç’ten Japonya’ya dünyanın dört bir yanından bu sazı ve müziği öğrenmeye gelenleri eğitmişti. Güla ile Üçer’in birlikte çıkardıkları “Bağlamada Tezene Tavırları” adlı bir albüm bulunuyor.
Bergüzar’ın 8 Mart konseri, Oğuz Tansel’in evrensel sanat üretme üzerine söylediklerini getirdi aklıma. Evrensel çapta bir yapıt ortaya çıkarabilmek için, evrensel bir sanatçı olabilmek için ayağını kendi toprağına basmak gerektiğini, yereli iyi bilmek gerektiğini söylerdi. Deprem nedeniyle verdikleri konserlerde Fazıl Say’ın Kara Toprak bestesini çalarak ya da pop caz dalında Karsu’nun “Neredesin Sen?” i çalıp söyleyerek yabancı dinleyicilerden alkış almaları da bu savı doğrulamıyor mu?
Şu da geldi aklıma: Yıllar önce Ankara’da güzel sanatlar eğitimi veren bir kurumda ABD’nin en gözde okullarında öğretilenler -en yeni teknik bilgiler, en yeni sanat akımlarıyla sanatçılar- öğretiliyordu; ama bu eğitimi alanlar Siyah Kalem’i hiç duymadan -sanki o gözde Amerikan kurumlarından birini bitirmiş gibi- okul bitiriyorlardı! Aynı yıllarda, İstanbul’da aynı dalda eğitim veren yüz yıllık kurumda ise Siyah Kalem’i biliyor, ama dünyadaki en yeni akımlarla sanatçılardan habersiz yetişiyorlardı! İkisini birleştiren bir eğitim olamaz mıydı?
Müzik eğitimi denince de evrensel müzik eğitimi verirken yerel müziğimize de –belki seçmeli bir biçimde- yer veriyor muyuz ya da yer versek olmaz mı acaba? Ülkede yaşarken nasıl olsa öğrenilir diye düşünülmesi doğru değil, çünkü günlük yaşamda karşı karşıya kalınan “müzik” ne yazık ki çoğunlukla müzik olma niteliğinden yoksun! “Anadili değil mi? Nasıl olsa öğrenilir” gibi bir yanlış görüş bu da… Ülkemizde bir yandan evrensel müziğin yaygınlaşması için çalışılırken bir yandan da Bela Bartok’un Ankara Devlet Konservatuarı’nda Türk halk müziği arşivi oluşturma çabalarını, vb unutmamalıyız.
MİNA TANSEL
19 Mart 2023, Ankara