RAVEL 150 YAŞINDA:
Eserler, Kayıtlar ve Yorumlar…
Ön Söz
Fransız besteci Maurice Ravel 7 Mart 1875 günü doğmuş, 1937’de ise yaşama veda etmişti. İçinde bulunduğumuz 2025, Ravel’in doğumunun 150. yılına denk geliyor ve müzik dünyasında “Ravel Yılı” olarak kutlanıyor. Bu vesileyle birçok ülkede orkestraların ve sanatçıların 2025 yılı konser programlarında bestecinin eserlerine daha çok yer veriliyor, bu eserlerden oluşan özel konserler düzenleniyor.* Diğer ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de bazı orkestra ve sanatçıların programlarında özel Ravel yılı etkinlikleri yer alıyor. Müzik endüstrisinin çeşitli firmaları bestecinin eserlerinin yeni kayıtlarını yapıyorlar, eski kayıtları yeni baskılarıyla tekrar müzikseverlerin kullanımına sunuyorlar. Radyo ve televizyonlarda da, Ravel’e ayrılan programlar yayınlanıyor ve onun eserlerinin farklı kayıtları çalınıyor. Müzik basınında da Ravel’in yaşamı ve sanatı ile ilgili yazılar eksik olmuyor. Kişisel açıdan bakıldığında, biz de üstadın müziğiyle her zamankinden daha çok zaman geçiriyoruz ve bunu yıl boyunca da sürdürmeyi düşünüyoruz. Ravel Yılı çerçevesinde, TRT Radyo-3’teki Yorumlar Yorumcular programımızda besteciye ağırlık veriyor ve bazı haftalarımızı onun eserlerine ayırıyoruz. Ravel’in 150. yaşını, Sanattan Yansımalar okurlarıyla birlikte kutlamadan da olmazdı elbette. Bu kutlama da en güzel biçimiyle onun eserlerini tanıyıp, değişik kayıtlarını dinlemekle olur. Bu yazımızda onun sanatını ve eserlerini kısaca değerlendirip, bu eserlerden yapılan kayıtlar üzerinde yoğunlaşacak ve dinleme önerilerimizi siz sevgili okurlarımızla paylaşacağız. Elbette kısa bir yazı çerçevesinde Ravel’in eserlerinin devâsâ hacimdeki kayıtlarının tümünden söz etmek mümkün değildir. Biz, seçici olan ama tüketici olmayan bir yaklaşımla, uzun yıllar birlikte yaşadığımız, koleksiyonumuzda mevcut olan bazı nitelikli Ravel kayıtlarını paylaşmakla yetineceğiz. Kayıtlara ilişkin bilgi verirken ise üretici firma isimlerini belirtirken, CD numaralarını belirtmemeyi tercih ediyoruz. Bunun bir nedeni bu numaraların durmaksızın değişiyor olmasıysa, diğeri de kayıtların bir bölümünün artık CD olarak mevcut olmaması ve müzik dinleme etkinliklerinin ağırlıklı olarak dijital platformlara kaymış olmasıdır. Müzikseverler vermiş olduğumuz bilgilerle, bu kayıtlara dijital platformlarda da rahatlıkla ulaşabileceklerdir.
Ravel ve Müziği
1875-1937 yılları arasında yaşayan Ravel’in babası İsviçre’li, annesi Bask’lıydı. Müzikal kimliği, yaşadığı çağın karmaşık etkileri altında oluştu. Birinci Dünya Savaşı’na kadar uzanan ve Ravel’in yaşamının ilk 40 yılını kapsayan, Belle Époque (Güzel Çağ) olarak adlandırılan zaman dilimi; iyimser bir yaşam anlayışının, iktisadî, sosyal ve bilimsel-kültürel gelişmelerin yoğun olduğu bir dönemdi. Bu dönemde, sanat ve müzik alanında da büyük bir canlılık yaşanıyordu. Bir taraftan neo-klâsisizm, diğer taraftan caz ve modernizm bu çağın önemli müzikal akımlarıydı. Resim sanatı kaynaklı empresyonizm-izlenimcilik de, müzik alanı ve besteciler üzerinde etkili olmaktaydı. Ravel’in müzikal kişiliği, bu canlı ortamda ve bu etkilerle harmanlanmış olarak oluştu ama dehası onu bu etkilerin hepsini aşan bir müzikal dile ve müzikal kişiliğe ulaştırdı. Ravel birçok müzik eleştirmeni tarafından, Debussy ve başka birçok besteciyle birlikte izlenimci olarak nitelenir. Ancak Debussy bu nitelemeyi kesinlikle reddederken, Ravel de bundan rahatsızlık duymuş ve resim sanatı kaynaklı bu akımın müziğe yeterli bir biçimde uygulanamayacağını savunmuştur. Her iki besteciyi aynı zamanda sembolist olarak niteleyen eleştirmenlerin de olduğunu belirtelim.
Ravel, kendisiyle aynı dönemde yaşayan ve karşılıklı olarak birbirlerinin müziklerini takdir ettikleri Debussy gibi bir yenilikçi değil, geleneksel formlar içinde çalışan bir besteciydi. Müzikal işçiliğinde büyük bir ustalık, zarafet, incelik ve güzellik, son derecede hassas ve dengeli bir içtenlik, ironi onun müziğinin ayrılmaz bileşenleriydi. Çağın ünlü bestecilerinden İgor Stravinsky, İsviçre kökenlerine ve usta müzik işçiliğine atıfta bulunarak, biraz da küçümseyici bir tarzda onu “İsviçreli saat ustası” olarak nitelemişti ama biz onu “Fransız mücevher ve müzik ustası” olarak nitelersek, sanıyoruz daha âdil davranmış oluruz. Ravel’in orkestralama ustalığı, kendi eserleri dışında, onun başka bestecilerin eserlerinden yaptığı orkestra düzenlemelerinde de gözlenebilir ki, Mussorgski’nin solo piyano için Bir Sergiden Tablolar başlıklı eserinden yaptığı düzenleme, bunun şâhikasıdır. Gerek orkestra ve piyano müziğinde, gerekse diğer alanlardaki eserlerinde, Ravel müziğinin bu özelliklerini, belki tek bir kelimeyle ifade edersek büyüsünü hissetmek mümkündür. Biz, müzikte “büyü” sözcüğünü tek bir besteci için kullanmak durumunda kalsaydık, bu besteci kuşkusuz Ravel olurdu.
Ravel, müziğinde başta İspanya ve özellikle anne memleketi Bask olmak üzere birçok ülkenin müziklerinden etkilendi. Doğu kültürleri, Madagaskar, Yunanistan gibi ülkelerin müzikleri, edebiyat ve sevdiği şairlerin eserleri, mitoloji, caz müziği onu etkiledi ve birçok eserinde yansımasını buldu. Ama bütün diğer etkiler gibi, bunların hepsi de, etki kaynaklarını da aşacak biçimde onun dehasıyla yoğrulup, özgün eserlere evrildi.
Ravel Kayıtları
Ravel, değerlendirme nasıl ve hangi ölçütlerle yapılırsa yapılsın, çok üretken bir besteci değildi. Bunun bir göstergesi olarak, bestecinin tüm eserlerinin kayıtlarını içeren Decca etiketli setin sadece 14 CD’den oluştuğunu ve toplam kayıt süresinin de 16 saat olduğunu belirtelim. Ravel’in 62 yıllık ömrünün 40 yılında besteci olarak üretken olduğunu varsayarsak, her yıla sadece 24 dakikalık müzik düşmektedir ki, bunun epeyce az olduğu söylenebilir. Ama unutulmamalıdır ki, bu salt niceliksel bir değerlendirmedir. Niteliksel açıdan baktığımızda, sanıyoruz ki müzik tarihinde her bir eseri bu kadar nitelikli olan çok az besteci vardır. Veciz bir ifadeyle, Ravel az bestelemiştir öz bestelemiştir diyebiliriz.
Bu eserleri değerlendirmeye toplu kayıtlar ile başlarsak, günümüz müzik kataloglarında bestecinin tüm eserlerini içeren iki önemli edisyon olduğunu görüyoruz. Bunlardan biri, söz ettiğimiz 14 CD’lik Decca Edisyonu, diğeri ise 21 CD’lik Warner Edisyonu’dur. Ancak burada 14 sayısını esas almakta fayda vardır, çünkü Warner etiketli set bestecinin tüm eserlerinin yanı sıra fazladan bazı tarihî kayıtları da içermektedir. Biz Ravel’in tüm eserlerine toplu biçimde, kısa yoldan ve daha düşük maliyetle ulaşmak isteyen müzikseverlere, her ikisinin de önemli sanatçıların nitelikli kayıtlarından oluşan değerli koleksiyonlar olduğunu ifade etmek isteriz.
Orkestra Eserleri
Günümüz müzik kataloglarında Daphnis ve Chloé’den Kaz Ana’ya, İspanyol Rapsodisi’nden Boléro’ya ve diğerlerine, Ravel’in orkestra eserlerinin çok sayıda toplu kaydı bulunuyor. Bu kayıtlardan üçünü, diğerlerine göre daha dikkate değer buluyoruz. Claudio Abbado’nun 1980’li yıllarda Londra Senfoni Orkestrası ile yaptığı üç CD’lik kayıtların öncelikle düşünülmesinde fayda var (Deutsche Grammophon). 20. yüzyılın büyük besteci ve orkestra şeflerinden Pierre Boulez, 1970’li yıllarda iki büyük Amerikan orkestrası, New York Filarmoni ve Cleveland Orkestraları ile stüdyoya girerek, CBS için bestecinin tüm orkestra eserlerini kayda almıştı. Ele aldığı partisyonların benzetme yerindeyse MR’ını çeken Boulez’in analitik yaklaşımı her zevke göre değilse de, günümüzde Sony etiketiyle yayınlanan bu kayıtları da öneriyoruz. Boulez’in 1990’larda ve 2000’lerin başında Deutsche Grammophon için ağırlıklı olarak Berlin Filarmoni Orkestrası ile yaptığı kayıtlar da kendisinin daha önceki kayıtlarına güvenilir bir alternatif niteliğinde. Charles Dutoit’nın Montréal Senfoni Orkestrası ile yaptığı ve 4 CD’lik bir sette toplanan kayıtlarını da dikkate değer buluyoruz. Ravel severler, birçok uluslararası ödüle değer görülen bu kayıtları zevkle dinleyeceklerdir (Decca).
Bu toplu kayıtların dışında da, hemen her kalburüstü orkestra şefi Ravel’in eserlerini seslendirmiş ve kayda almıştır. Ancak, biz iki Fransız orkestra şefinin Ravel kayıtlarını, bütün diğer kayıtların üzerinde tutuyoruz. Bunlardan biri olan Pierre Monteux, besteciyle yakın ilişkisi olan ve 1912’de Daphnis ve Chloé bale müziğinin ilk seslendirilişini yapan şeftir. Monteux, 1924’te de kemancı Samuel Dushkin ile birlikte Çigan’ın keman-orkestra versiyonuyla ilk seslendirilişini yapmıştı. Monteux’nun tüm Ravel kayıtlarını, özellikle de Daphnis ve Chloé ve Kaz Ana kayıtlarını tek kelimeyle büyülü buluyoruz (Decca). İkinci favori Ravel şefimiz ise Charles Munch. Uzun yıllar boyunca, bir Amerikan orkestrası olduğu hâlde, Fransız bestecilerin eserlerindeki başarıları nedeniyle “dünyanın en iyi Fransız orkestrası” olarak nitelenen Boston Senfoni Orkestrası’nın şefliğini yapan Munch’un Ravel kayıtlarını da emsâlsiz buluyoruz (RCA-Sony).
Piyano Eserleri
Sevgili okurlar, size biraz şaşırtıcı gelebilir ama piyano için birçok önemli eser bestelemiş olan Ravel, aslında çok iyi bir piyanist değilmiş ve kendisi de bunun bilincindeymiş. Hatta dostları arasında Ravel’in piyanoda mı, yoksa orkestra şefliğinde mi daha kötü olduğu konusunda tartışmalar olurmuş. Bir piyano virtüözü olmamasına karşın, Ravel piyano dağarına birçok başeser katmıştır ve bunların bir bölümü de piyanistik açıdan güçlüklerle doludur. Onun piyano eserlerinde gözlenen şeffaflık ve mükemmel işçilik, seslendiren piyanistlerden de kusursuz bir teknik talep etmektedir. Renk, ritim, şiirsellik ve imgelem; Ravel’in piyano müziğinin olmazsa olmazlarıdır.
Ravel’in piyano eserleri arasında iki konçerto bulunuyor: Sol majör piyano konçertosu ve sol el için piyano konçertosu. Bunlardan, piyano konçertosu dağarının başeserlerinden biri olan sol majör konçerto, 1929-1931 yılları arasında bestelenmiş ve ilk seslendirilişi de 1932 yılında Paris’te ünlü piyanist Marguerite Long ve besteci yönetimindeki orkestra eşliğinde yapılmıştı. Ravel, konçertosunun müzikal bir derinlik peşinde olmadığını, Mozart ve Saint-Saëns çizgisinde dinleyiciye zevk vermeyi amaçlayan bir eser olduğunu ifade etmişti. Konçertoda, dönem içinde popüler olan caz müziği ile İspanya’nın Bask bölgesinin halk müziği etkileri izlenmektedir. Sol el konçertosu ise 1929-1930 döneminde, Birinci Dünya Savaşı’nda sağ kolunu kaybeden piyanist Paul Wittgenstein için yazılan bir konçertodur. Her iki konçertoyu içeren nitelikli kayıtlar için, eskilerden Samson François’nın André Cluytens ile (Erato), yenilerden Krystian Zimerman’ın Pierre Boulez ile yaptığı kayıtları öneriyoruz (Deutsche Grammophon). Sol majör konçertonun tekil kayıtları arasında ilk sırayı ise Arturo Benedetti Michelangeli’ye vermek lâzım. Sanatçının 1957 yılında Ettore Gracis yönetimindeki Philharmonia Orkestrası ile yaptığı kayıt, zamanın sınavından geçerek, artık klâsikleşmiş durumda (Warner). Martha Argerich’in Claudio Abbado yönetimindeki 1967 yılı kaydı da değer verdiklerimizden (Deutsche Grammophon).
Solo piyano için kayıtlara gelince, Fransız müziğinin âsî çocuğu Samson François’in piyano konçertoları ile solo piyano için tüm eserleri içeren 3 CD’lik setini mutlaka dikkate almak lâzım (Erato). Koleksiyonumuzda 40 yılı aşkın süredir 3 plâklık bir set olarak mevcut olan Fransız piyanist Robert Casadesus’nün toplu kayıtlarına ise özel bir düşkünlüğümüz var (CBS-Sony). Fransız piyanist Jean-Philippe Collard’ın 2 CD’yi kaplayan 1977-1978 tarihli toplu kayıtları da, sanatçının aşağıda değerlendireceğimiz dört el piyano-iki piyano kayıtlarıyla birlikte dikkate alınması gerekenler arasında (Warner). Martha Argerich, Ravel’in eserlerine en çok önem veren piyanistlerden biri ve eserlerin tümünü olmasa bile çok büyük bölümünü değişik tarihlerde kayda aldı. Değişik firmalar tarafından yayınlanmış farklı CD’lere dağılmış olmak gibi bir dezavantajı olan bu kayıtları da değerli buluyoruz. Ravel’in piyano eserleri arasında, ilk olarak 1909’da seslendirilen Gaspard de la nuit’nin ise özel bir yeri var. Birçok eserinde Fransız şairlerin eserlerinden esinlenen Ravel, piyano dağarının başeserlerinden biri olan Gaspard de la Nuit’yi Fransız şair Aloysius Bertrand’ın aynı adlı şiir koleksiyonunda yer alan üç şiiri üzerine kurulu üç bölümden oluşturmuştu. Eser, teknik zorluklarıyla da ünlüdür. Öyle ki, Ravel’in üçüncü bölüm olan Scarbo’yu bestelerken, müzik dağarının teknik açıdan en güç eserlerinden biri olan Balakirev’in İslamey başlıklı parçasından daha zor olmasını arzuladığı söylenir. Samson François’nın 1958 (Erato), Argerich’in 1974 kaydı (Deutsche Grammophon), eserin önemli kayıtları arasındadır. Hırvat piyanist İvo Pogorelich’in 1982 kaydı da dikkate değer ve muhtemelen sanatçının müzik yaşamının en iyi kayıtlarından biridir (Deutsche Grammophon).
Piyanistimiz İdil Biret’in Ravel kayıtlarını ise daha çok yer verebilmek için en sona bıraktık. Repertuvarının genişliğiyle de ünlü olan ve IBA (İdil Biret Arşivi) etiketiyle yayınlanan toplam kayıtları 130 CD’ye ulaşan Biret’in repertuvarı içinde Stravinsky’den Prokofiev’e, Webern’den Boulez’e ve diğerlerine, birçok 20. yüzyıl bestecisinin de çok sayıda eseri yer almaktadır. Bunlar arasında, Ravel’in piyano eserlerinin büyük bölümü de bulunuyor. Biret, bestecinin başta sol majör ve sol el için piyano konçertoları, Gaspard de la nuit, Couperin’nin Kabri ve Aynalar olmak üzere çok sayıda eserini de değişik tarihlerde kayda aldı. Ravel’in solo piyano için eserlerinden çok azı Biret tarafından kaydedilmemiş durumdadır ve sanatçının konçerto dışı kayıtlarının toplam süresi 2.5 saati bulmaktadır. Özlü biçimde, Biret’in diğer bestecilerin eserlerinde ulaştığı sanatsal düzeye, Ravel’in eserlerinde de ulaştığı söylenebilir. Ancak Biret’in Ravel kayıtlarının farklı CD’lere dağılmış durumda olması, dinleyici açısından edinme zorlukları yaratabilir. Bu arada sanatçının 1965, 1975 ve 1984 yıllarında yaptığı üç ayrı Gaspard de la nuit kaydının tek bir CD’de toplanmış olmasını da ilginç buluyoruz (IBA).
Ravel’in piyano eserlerinin, burada kayıtlarına değindiklerimiz dışında da birçok önemli piyanist tarafından yapılmış tekil kayıtları mevcuttur. Alfred Cortot’dan Arthur Rubinstein’e, Sviatoslav Richter’den Emil Gilels’e ve diğerlerine, okurlarımızın kendilerini bu güzelliklerden de mahrum bırakmamalarını diliyoruz.
İki Piyano – Dört El Piyano Eserleri
Dört el piyano-iki piyano için bestelenmiş ya da düzenlenmiş eserler, müzik kayıt tekniklerinin gelişmemiş ve bu kayıtların yaygınlaşmamış olduğu dönemler itibariyle çok önemliydi. Böylece eserlerin evlerde ve konserlerde iki piyanist tarafından seslendirilebilmesi olanak dâhiline girmiş olmaktaydı. Birçok besteci bu formatta eserler yazmış ya da eserlerinin dört el piyano-iki piyano için düzenlemelerini yapmışlardır. Ravel’in de dört el piyano-iki piyano için eserleri bulunuyor. Kaz Ana başlıklı eser özgün biçimiyle dört el piyano için bestelenmiş, daha sonra ise orkestraya uyarlanmıştır. Özgün biçimiyle orkestra için yazılan La Valse başlıklı eserin ise daha sonra besteci tarafından iki piyano için düzenlemesi yapılmıştır. Aynı şekilde, İspanyol Rapsodisi de özgün biçimiyle orkestra için bestelenmiş, besteci daha sonra eserin iki piyano için düzenlemesini gerçekleştirmiştir. Bu üç eserin çok sayıdaki kayıtları arasında, bestecinin solo piyano için tüm eserlerini kaydetmiş olan Jean-Philippe Collard’ın kendisi gibi kuşağının önemli Fransız piyanistlerinden biri olan Michel Béroff ile yaptığı kayıtlar öne çıkıyor (Warner). Önemli Ravel yorumcularından biri olan Martha Argerich de bu eserleri, aralarında Mikhail Pletnev ve Nelson Friere gibi ünlü piyanistlerin de olduğu müzikçi dostlarıyla çok defa kayda almıştır. Argerich, Kaz Ana ile İspanyol Rapsodisi’ni ise Peter Sadlo’nun iki piyano ve perküsyon düzenlemeleriyle de kayda aldı. Ancak, Argerich’in bütün bu dinlenmeye değer kayıtları, değişik firmalara ait CD’lerde ve dağınık biçimde bulunmaktadır. ve bu durum müzikseverler açısından edinme zorlukları yaratabilecektir (Deutsche Grammophon, Warner).
Oda Müziği Eserleri
Ravel’in oda müziği eserleri de, diğer türlerdeki eserleri gibi, sayıca çok değiller; ancak nitelik olarak önemliler. Bunları kısaca gözden geçiriyor ve sevdiğimiz birkaç kaydını öneriyoruz. 1902-1903 yıllarında bestelenen yaylı çalgılar dörtlüsü, onun ilk başeseri olarak kabul edilir. Debussy’nin de çok beğendiği eserin önerebileceğimiz iki nitelikli kaydı var. Bunlardan biri İtalyan Dörtlüsü’nün 1966 yılı kaydı (Decca), diğeri ise Alban Berg Dörtlüsü’nün 1984 yılı kaydıdır (Warner).
Ravel’in arp, flüt klarinet ve yaylı çalgılar dörtlüsü için bestelediği yalın, zarif ve iddiasız Entrodüksiyon ve Allegro’su onun en sevdiğimiz eserlerinden biridir. 1905 yılında bestelenen eserin Melos Topluluğu (Warner) ve arpçı Lily Laskine ve arkadaşları (Warner) tarafından yapılan iki nitelikli kaydı bulunuyor.
Ravel’in 1914’te bestelenen ve türünün seçkin örnekleri arasında olan Piyanolu Üçlü’sünün, müzik tarihinin iki efsanevî topluluğu tarafından yapılan iki nitelikli kaydı var. Bunlardan biri, Oistrakh Trio’nun 1952’de yaptığı kayıttır (Brilliant). Kemancı David Oistrakh, piyanist Lev Oborin ve viyolonselci Sviatoslav Knushevitsky’den oluşan Üçlü, 1940 yılında oluşmuş ve 1963’te Knushevitsky’nin ölümüne kadar uzun yıllar çalışmalarını sürdürmüştü. Bu üçlünün sıcak, Oistrakh’ın ve sanatçılar arasındaki uzun süreli işbirliğinin sanatsal damgasını taşıyan tüm icraları gibi, Ravel kaydı da oda müziğinin seçkin kayıtları arasında yer alıyor. Üçlü’nün diğer önerdiğimiz kaydı ise Beaux Arts Trio’nun 1966 tarihli kaydı (Decca).
Ravel’in iki yaylı çalgı için 1920-1922 döneminde bestelediği keman-viyolonsel sonatının mevcut çok az kaydı içinde Capuçon biraderlerin (Renaud Capuçon, keman; Gautier Capuçon, viyolonsel) 2001 kaydı önerilebilir (Virgin).
Ravel’in 1923-1927 yıllarında bestelenen keman sonatı sadece keman-piyano sonatı olarak da anılabiliyor, onun ölümünden sonra bulunan bir erken dönem sonatı nedeniyle 2 numaralı keman-piyano sonatı olarak da. Caz-blues etkileri barındıran eserin iki sevdiğimiz kemancı tarafından yapılan iki sevdiğimiz kaydı var. Bunlardan biri, David Oistrakh’ın 1966 yılında piyanist Frida Bauer ile yaptığı kayıt (Praga); diğeri ise Arthur Grumiaux’nun 1962 yılında piyanist İstván Hajdu ile yaptığı kayıt (Decca).
Bestecinin 1924 tarihli ve Ravel’in kendi ifadesiyle “Macar rapsodisi tarzında virtüözitik bir parça” olarak nitelediği Çigan’ın da iki büyük kemancı tarafından yapılan iki önemli kaydını öneriyoruz: Eserin keman-piyano versiyonu için David Oistrakh ile Vladimir Yampolsky’nin 1957 yılı kaydı (Praga), keman-orkestra versiyonu için ise Arthur Grumiaux’nun 1954’te Jean Fournet yönetimindeki Lamoreux Konserleri Orkestrası ile yaptığı kayıt (Decca).
Vokal Eserler
Ravel müzik tarihinde daha çok orkestra ve piyano eserleriyle yer almış olmakla birlikte, vokal eserleri de, sayıca daha az olmakla birlikte, onun sanatını hakkıyla temsil etme yeteneğine hâizdir. Ravel’in 1893-1932 yılları arasında bestelediği piyano ya da orkestra eşlikli vokal eserleri, bestecinin Fransız şairleri ile şiirlerine ve yeterince ilgi duyulmayan bazı ülke ve kültürlere ilgisini ortaya koymaktadır. Şehrazat (Shéhérazade) şarkı dizisi, Madagaskar Şarkıları, 5 Popüler Grek Melodisi ve sanatçının Bask kökenlerini de yansıtan Habanera’sı bunlar arasındadır. Madagaskar Şarkıları’nın İngiliz mezzo-soprano Janet Baker (Decca) ve Çek mezzo-soprano Magdelana Kožená (Deutsche Grammophon), Stéphane Mallarmé’nin üç şiiri üzerine şarkıların ise Janet Baker ve Melos topluluğu tarafından yapılan kayıtlarını müzikseverlere rezervsiz olarak öneriyoruz (Decca).
Ravel’in vokal eserlerinin en önemlisi hiç şüphesiz, Fransız şair Tristan Klingsor’un Şehrazat ana başlıklı şiirleri üzerine, 1903 yılında ses ve piyano için besteleyip, daha sonra da orkestraya uyarladığı Şehrazat başlıklı dizisidir. Üç şarkıdan oluşan dizide, doğunun gizemli dünyası betimlenmektedir. Dizinin ilk şarkısı olan “Asya”da, bir peri masalı havası içerisinde; çiçekli adalarıyla, göklere uzanan minareleriyle, zarif elli prensesleriyle, bir parmak işaretiyle ölüm getiren ya da yaşam bahşeden kadı ve vezirleriyle, doğunun gizemli dünyasında uzun bir yolculuk yapıyoruz. Dizinin ikinci parçası, “Sihirli Flüt”, insan sesiyle flüt arasındaki bir diyalog biçiminde gelişiyor. Genç bir köle kız, sahibi uyurken, sevgilisinin uzaklarda çaldığı flütün sesini dinlemekte ve bu sesin sanki “gizemli bir öpücük” gibi kendisine kadar ulaştığını duyumsamaktadır. Dizinin üçüncü parçası, “Kayıtsız”da, ev sahibi, kapısının önünde şarkı söyleyen genç yabancıyı şarap içmek için davet etmekte, ama o bu davete kayıtsız kalıp, yoluna devam etmektedir.
Çok sayıda şancı tarafından kaydedilen Şehrazat’ın iki kaydının mutlaka dinlenilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunlardan biri, büyük Fransız soprano Régine Crespin’in 1963’te Ernest Ansermet yönetimindeki Suisse Romand Orkestrası ile yaptığı kayıt (Decca); diğeri ise İngiliz mezzo-soprano Janet Baker’ın, Sir John Barbirolli yönetimindeki Yeni Philharmonia Orkestrası’yla 1967’de yaptığı kayıttır (Warner).
Ravel’in iki de operası var. Bunlardan tek perdelik “müzikli komedi” İspanyol Saati 1907’de bestelenmiş. Çocuk ve Büyüler başlıklı diğer tek perdelik opera ise 1917-1925 yılları arasında ünlü Fransız yazar Colette’in librettosu üzerine bestelenmiş. İspanyol Saati’ni yetişkinler için bir opera olarak nitelersek, Çocuk ve Büyüler de tam bir çocuk operası olarak nitelenmeli. Her iki operanın müzik kataloglarındaki kayıtları az sayıda. Bunlar içinde Lorin Maazel’in 1960 (Çocuk ve Büyüler) ve 1965 yıllarında solistler, koro ve Fransız Ulusal Radyo Orkestrası ile yaptığı ve günümüz müzik kataloglarında iki CD’lik bir set olarak mevcut olan kaydı en iyi öneri gibi görünüyor (Deutsche Grammophon). Her iki opera için alternatif olarak, André Previn’in solistler, koro ve Londra Senfoni Orkestrası ile yaptığı 1999 yılı kayıtları düşünülebilir (Deutsche Grammophon).
Son Söz
Ravel’in doğumunun 150. yıldönümünde Sanattan Yansımalar okurları için bestecinin eserleri ve kayıtları üzerine bir yazı hazırlamak benim açımdan bir mutluluk kaynağıydı. Yazım sürecinde bestecinin koleksiyonumdaki kayıtlarını tekrar elden geçirmek, bir bölümünü tekrar dinlemek ve bazıları hakkında yeni bilgiler edinmek bu mutluluğumu pekiştirdi. Ümit ediyorum ki yazım okurlarımızın dikkatini Ravel’in eserlerine daha çok çekecek, bazı eserleri ve kayıtları dinlemelerine vesile olacaktır. Hem kendim, hem de müzikseverler açısından 150. yıl yanında, sonraki yıllarda da bu ilginin devam etmesini diliyorum. Teşekkür ve sevgiyle…
AHMET MAKAL
4 Şubat 2025, Ankara
İletişim: [email protected]
∗ Bilkent Senfoni Orkestrası’nın 8 Şubat 2025 günü vereceği ve “Ravel 150” başlığıyla duyurulan konserde, bestecinin iki eseri de yer alıyor. 15 Nisan 2025 günü Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Salonu’nda gerçekleştirilecek konserde ise piyanistler Başar Can Kıvrak, Emre Yavuz ve Gökhan Aybulus Ravel’in solo piyano için tüm eserlerini seslendirecekler. Yıl içinde bu tür konser etkinliklerinin artmasını diliyor ve bekliyoruz.