Dünya günlerdir Gazze’de yaşanan ve adına savaş dahi denemeyecek dramatik olaylarla sarsılıyor. Aralarında yoğun biçimde çocuk ve kadınların da bulunduğu ölümler binleri buldu. Dünya ölçeğinde gösterilen tepkiler ise bu dramatik olayları engellemek için yeterli değil. Bu gelişmelere karşı sesini yükseltenler arasında, günümüz müzik dünyasının en etkin simalarından biri olan Daniel Barenboim de var. Günümüzde 72 yaşında olan Barenboim, hiç kuşkusuz dünyanın en yoğun müzisyenlerinden biri. Orkestra şefi olarak bir taraftan müzik direktörü olduğu Staatskapelle Berlin ile konserler veren, kayıtlar yapan sanatçı; diğer taraftan da piyanist olarak etkinliklerini sürdürüyor. Bugünlerde, sanatçının Schubert’in tüm piyano sonatlarını içeren kayıtları, 5 CD’lik bir set olarak Deutsche Grammophon tarafından piyasaya verilmiş durumda.
Musevi asıllı olan Barenboim hem İsrail, hem de Filistin pasaportu taşıyor ve çok uzun yıllardır Filistin sorununun çözümü için çaba gösteriyor. Her platformda İsrail-Filistin çatışmasının askerî yollarla değil, ancak barışçı yollarla çözülebileceğini savunan Barenboim, 24 Temmuz tarihinde de, dünyanın en etkili basın-yayın organlarından biri olan The Guardian'da bir yazı yayınladı. Sanatçı bu yazısında da, savaşın her iki tarafa da hizmet etmeyeceğini, kalıcı bir çözüme ancak barış yoluyla ulaşılabileceğini vurguluyor.
Barenboim’un Orta Doğu’da barışa hizmet için yaptıkları bunlardan ibaret değil. Sanatçının kurucusu ve yöneticisi olduğu Batı-Doğu Divan Orkestrası, onun bu alandaki en büyük katkısı. Fikir babalığını Barenboim ile Filistin asıllı ünlü Amerika’lı akademisyen, fikir adamı ve yazar Edward Said’in yaptığı bu orkestranın temelleri 1999 yılında atıldı. Yeryüzünün en sancılı bölgelerinden biri olan Orta Doğu’da barışa katkıda bulunmak amacıyla kurulan orkestra; Filistin’li, İsrail'li ve diğer Arap ülkelerinden yetenekli genç müzikçileri bir araya getiriyor. Amacına ve yapısına uygun biçimde “Batı-Doğu Divan Orkestrası” olarak adlandırılan topluluk, kuruluşundan bu yana yılın belirli zamanlarında bir araya gelerek çalışmalar yapıyor, konserler veriyor. Ev sahipliğini İspanya’nın üstlendiği orkestranın çok sayıdaki konserleri arasında, 2005 yılında işgal altındaki Ramallah’da verilen konser özellikle önemliydi. Konserde genç bir Filistin’li kızın Barenboim’e, “Asker ya da tank dışında, gördüğüm ilk İsrail’lisiniz” demesi, aslında sorunun bütün boyutlarını ortaya koyuyordu.
Orkestranın fikir babalarından biri olan Edward Said’in ölümünden sonra Barenboim’un çabalarıyla varlığını sürdüren orkestra, birçok nitelikli genç müzikçinin yetiştiği bir okul olma niteliğini de kazandı, orkestrada yetişen birçok genç sanatçı başka orkestraların kadrolu sanatçısı oldu. Orkestranın müzik dünyasının devlerinden DECCA firması tarafından yayınlanan çok sayıda kaydı da bulunuyor. Bunlar arasında, Beethoven’in tüm senfonileri ile piyano konçertolarını içeren setler özellikle dikkat çekiyor.
Evet, Barenboim’un ya da Batı-Doğu Divan Orkestrası’nın Orta Doğu’ya, ya da genel olarak müziğin dünyaya barışı getireceğini söylemek elbette mümkün değil. Ama müzik tek başına barışı getirmese de, barış ümitlerimizi ayakta tutmak gibi olağanüstü bir işlev üstleniyor. Günün birinde daha barışçı bir dünyada yaşanılacaksa, bunda müziğin ve Barenboim gibi müzisyenlerin büyük payı olacak. Kanımca, uzun vadede Barenboim müzik tarihinde hem piyanist hem şef olarak, en büyükler arasında olmasa da bir yer edinecektir. Ama şunu kesinlikle söyleyebilirim ki, onun dünya barış tarihindeki yeri kendine özgü ve müstesna olacak!.. Teşekkürler, sevgiler Barenboim!..