DÜNYA KADINLAR GÜNÜ’NDE
ORKESTRALARIMIZIN DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
KONSERLERİ ÜZERİNE ÇEŞİTLEMELER…
Ön Söz: Kadın-Erkek Eşitsizliği ile “Müzik ve Kadın” konusuna ilgimize dâir
İnsanlık tarihinin gördüğü en büyük eşitsizliklerden biri olan kadın-erkek eşitsizliği kaynaklı düşüncelerim, hem akademik çalışmalarıma, hem de yaşam boyu ilgi ve tutku alanım olan müzikle ilişkime yansıdı. Bir sosyal politikacı olarak akademik yaşamımın özel ilgi alanlarından biri kadın emeği konusu oldu ve Türkiye emek tarihine ilişkin çalışmalarım içinde hep özel bir yer kapladı. Bu konuya ilişkin üç-beş kapsamlı makalem yayınlandı, kitaplarımda da konuya geniş yer verdim. Müzik söz konusu olduğunda ise toplumsal cinsiyet bağlamında, bestecilerden orkestra şeflerine, orkestra sanatçılarına; kadın müzisyenler ve çalışma koşullarına ilgi duydum ve bu konuda da çalışmalarım oldu. 1999’da Dünya Kadınlar Günü’nde Radikal İki’de yayınlanan ilk müzik yazım müzik dünyasında kadın müzisyenlerin yerine ilişkindi. Müzik dünyamızın dört önemli kadın sanatçısıyla kadın müzisyenler ve sorunları konusunda yaptığım geniş söyleşiler Andante dergisinde yayınlandı. Toplumsal Cinsiyet Açısından Müzik ve Kadın: Dünyada ve Türkiye’de Kadın Müzisyenler ve Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık başlıklı kapsamlı makalem 2019 yılında Çalışma ve Toplum dergisinde yayınlandı, daha sonra da Emeğin Sanatı Sanatın Emeği kitabımda yer aldı. Bu makalenin bazı bölümlerinin güncellenip genişletilmiş biçimleri ise değişik derleme kitaplarda yayınlandı. Çeşitli üniversite, kurum ve etkinliklerde kadın müzisyenlere ilişkin konferans ve söyleşilerim oldu (Anadolu Üniversitesi, Bursa Uludağ Üniversitesi, Sevda Cenap And Müzik Vakfı, Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi…). TRT Radyo-3’te 1996’dan bu yana yayınlanan Yorumlar Yorumcular programımda kadın bestecilerin eserlerine yer vermeye, müzik kayıt koleksiyonuma kadın bestecilerin eserlerini içeren albümler katmaya özen gösterdim.
Tüm bu zamanlar boyunca dikkatimi yönelttiğim konulardan biri de orkestralarımızın Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle verdikleri özel konserler oldu. Çok önemli gördüğüm bu konserlerin programlarını hep ilgiyle izledim ve üzerlerinde düşündüm. Zaman zaman sosyal medya hesaplarımda bu konudaki düşüncelerimi paylaştım. Sanıyorum ki artık bunu da bir araştırma konusu hâline getirmek ve düşüncelerimi bir yazıya dönüştürerek, müzik kamuoyuyla paylaşmanın zamanı gelmişti. Bu yazıda, bu konserleri değişik açılardan değerlendiriyor ve faydalı olacağını ümit ettiğim bazı önerilerde bulunmaya çalışıyorum.
Çalışmanın Amacı
İnsanlık tarihinin en büyük ve en uzun süreli eşitsizliklerinden biri olarak nitelediğim kadın-erkek eşitsizliği; medenî, siyasî, iktisadî, sosyal ve kültürel haklar boyutunda bin yıllardır varlığını sürdürmekte ve günümüzde kadın hareketinin yaşamın her alanında süren mücadelelerine konu olmaktadır. Bu mücadelede önemli kazanımlar sağlanmış olmakla birlikte, henüz kat edilmesi gereken büyük mesafeler vardır. 8 Mart günü, 1977 yılında Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Kadınlar Günü olarak kabul edilmiştir ve bu özel günde birçok ülkede çeşitli etkinlikler gerçekleştirilmekte, bu etkinliklerde insan hakları ve eşitlik temelinde kadın hakları ve kadın hareketinin mücadelesi ön plâna çıkmaktadır. Türkiye’de de her yıl 8 Mart’ta ya da buna yakın günlerde çeşitli etkinlikler düzenlenmekte, bu etkinliklerde eşitsizlikler değişik yönleriyle tartışılmakta ve hak talepleri seslendirilmektedir. Bu bağlamda, senfoni orkestralarımız da uzun yıllardır Dünya Kadınlar Günü özel konserleri düzenlemektedirler.
Bu çalışmamızın amacı, senfoni orkestralarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle düzenledikleri konserleri mercek altına almak, bu konserlerde seslendirilen eserler, konsere katılan orkestra şefleri ve solist sanatçılar itibariyle saptamalar yapmak, bu konserleri kadınlar gününün anlamına uygunluk açısından değerlendirmek ve konuya ilişkin bazı önerilerde bulunmak olarak özetlenebilir. Bu değerlendirmenin sonuçlarını ve önerilerimi bir yazı olarak çok izlenen bir yayın organında yayınlayarak, hem müzikseverleri ve müzik kamuoyunu bilgilendirmeyi, hem de orkestralarımıza ve sanatçılarımıza bundan sonrası için faydalı olabilecek ipuçları sunabilmeyi amaçlıyorum.
Çalışmanın Yöntemi
Çalışmanın tanımlanan bu amaçlarına ulaşabilmesi için önkoşul, bu özel konserlere ilişkin yeterli ve sağlıklı bilgilere ulaşabilmektir. Bu bilgiler esas olarak, bu özel konserlerde seslendirilen eserler ile bestecileri, konsere katılan şef ve solist sanatçılara ilişkindir. Bu amaca uygun olarak, bir ön çalışma niteliğinde Türkiye’deki senfoni orkestralarının sosyal medya hesaplarını tarayarak, buralarda ilân edilen haftalık konser programları aracılığıyla bu bilgilere ulaşmaya çalıştım. Ancak bu aşamada, bu sayfalarda yer alan bilgilerin yeterli olmadığı, hatta bazı bilgilerin hatalı olduğu; bazı orkestraların bu programları düzenli olarak paylaşmadıkları ya da paylaştıkları haftalık programlarda bulunmasını arzu ettiğimiz bilgilerin tümünün bulunmadığı görülmüştür. Bu nedenle, daha ileri bir adım olarak orkestraların kendilerinden bu özel konserler hakkında direkt bilgi edinilmesinin uygun ve gerekli olduğunu düşündüm. Bu amaçla 21 Ocak 2025 tarihinde orkestralarımızın resmî internet sitelerinde iletişim sekmesi altında yer alan adreslerine çalışmamız hakkında bilgi veren birer e-posta göndererek, bu konserlere ilişkin bilgilerin tarafıma iletilmesini rica ettim. Başvurduğum orkestraların sayısı 6’sı devlet, 2’si vakıf orkestrası olmak üzere 8’dir. Söz konusu devlet orkestraları Cumhurbaşkanlığı Senfoni, İstanbul Devlet, İzmir Devlet, Antalya Devlet, Çukurova Devlet, Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestraları; vakıf orkestraları ise Bilkent Senfoni ve Borusan İstanbul Filarmoni Orkestralarıdır.
Başvurumuzun ardından ilk iki gün içinde iki vakıf orkestrasından (Bilkent ve Borusan) geri dönüş olmuştur. Borusan Filarmoni Orkestrası, “bugüne değin ‘Kadınlar Günü’ ve ‘8 Mart’ temalı bir konserleri olmadığını” belirtirken, Bilkent Senfoni Orkestrası, bugüne kadar gerçekleştirmiş oldukları çok sayıda konsere ilişkin bilgileri iletmiştir. Diğer 6 devlet orkestrasından ise aradan uzun bir zaman geçmesine karşın herhangi bir dönüş olmamıştır. Bu yeni durumda, ilgili orkestraların yöneticilerine sosyal medya aracılığıyla kişisel olarak ulaşmaya ve gerekli bilgileri sağlamaya çalıştım. Bu çabalarımız sonucunda da özellikle Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası yöneticileriyle bağlantı kurmak mümkün olmuş, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’ndan gerekli bilgiler sağlanmıştır.
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası yetkilileri ise depolarındaki arşiv kutularına erişemediklerini belirterek, sadece iki konserlerine ilişkin bilgi gönderebilmişlerdir. 10 Şubat 2025 günü ise İzmir, Bursa, Antalya ve Çukurova Senfoni Orkestraları’nın resmî sitelerindeki telefon numaralarını arayarak, görevlilere gönderdiğim mesajı hatırlatıp, bilgi ricamı yineledim.
Bağlantı kurduğum bu orkestralardan Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası hemen dönüş yaptı ve gerekli bilgileri kısa sürede özenli biçimde iletti. Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası ise bilgileri neredeyse yazımız yayına girmek üzereyken iletti. Çalışmamıza sağladıkları bilgilerle katkıda bulunan tüm orkestralarımıza ve yönetsel-idarî personeline içten teşekkürlerimi sunuyorum. Bütün bu çabalarımdan sonra, konser bilgilerini iletmeyen iki orkestranın (İzmir ve Antalya Devlet Senfoni Orkestraları) konserlerine ilişkin olarak, internet kaynaklarından edinilen bilgilerle yetinmek bir zorunluluk oldu.
Sonuç olarak, yazımız için tüm orkestraları kapsayan tam bir bilgi dökümü elde edilemese de, değerlendirmelerimiz için yeterli sayılabilecek ölçüde bilgiye ulaşılabilmiştir. Ancak, bu bilgilerin genel bazı değerlendirmeler yapmak, öneriler getirmek için yeterli olsalar da; daha çok nicel çözümlemeye girilmesi, oransal değerlendirmeler yapılması ya da zaman içinde meydana gelen değişiklikleri sağlıklı biçimde saptayabilmek açısından yeterli olmadıklarını belirtmemiz gerekir. Bu eksikliklere rağmen, yazımızda yaptığımız saptama ve değerlendirmelerimizin, konuya ilişkin bazı önerileri ortaya koymak açısından yeterli olacağını düşünüyoruz.
Bu noktada bazı orkestralardan bilgi edinmede yaşadığımız sorunlara ilişkin düşüncelerimizi de kısaca ifade etmek istiyoruz.
Belirtmiş olduğumuz gibi, bilgi talebimiz ilgili kurumların resmî sitelerinde iletişim sekmesi altında yer alan mail adreslerine yapılmış, sonrasında da telefonla yinelenmiştir. Hukukî açıdan değerlendirildiğinde; idarelere talep, istek, dilek türünde başvurular Anayasa ve ilgili mevzuat çerçevesinde “idarenin cevap verme yükümlülüğü” kapsamındadır. Ayrıca talep edilen bilgiler, “kamuya açık” bir nitelik taşımakta olup, kurumların Stratejik Plân, Performans Programı, Faaliyet Raporu gibi kamuya açık resmî belgelerinde de yer alan türde bilgiler niteliğindedir ve haftalık programlar olarak kurumların sosyal medya hesaplarında da kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Bu nedenle böyle açık nitelikli bilgilere ilişkin sınırlı bir talebe olumlu ya da olumsuz hiçbir dönüş yapılmamış olması insanî açıdan olduğu kadar, hukukî açıdan da sorunlu sayılmalıdır.
Diğer taraftan, başka bir açıdan değerlendirildiğinde, bu durum kurumların işleyişi açısından da sorunludur ve örgütsel şemaları içinde yer alan halkla ilişkiler, tanıtım, iletişim vb. birimlerinin de varlık amacına aykırıdır. Kurumların etkinlik alanlarıyla ilgili olarak, kamuoyunun aydınlatılması amacına yönelik bilgileri paylaşmamaları, çok sayıda sanatsever/müziksever insan tarafından izlenen saygın bir platformda yayınlanacak yazımızın bu bilgilerden ve kamuoyunun da olası değerlendirme ve önerilerden mahrum kalması sonucunu doğurur. Konu orkestraların kendileri açısından değerlendirildiğinde ise duyarlı ve olumlu bir etkinliklerinin kamuoyuna tanıtımını bizatihi kendilerinin engellemiş olmaları anlamına gelir. Böylece bu kurumlar bir başka bağlamda da, geleceğe yönelik olarak daha sağlıklı konser programları düzenlemede kendilerine yararlı olması muhtemel değerlendirmelere ulaşmaktan imtina ediyorlar demektir. Bütün bu açılardan, orkestra yönetimlerinin bu durumu tüm boyutlarıyla değerlendirmesinde fayda vardır. Sonuç olarak bu bilgilerin verilmemesinden kârlı çıkacak hiçbir kurum ya da kişi yoktur ama kamuoyu, müzikseverler ve ilgili kurumlar açısından hep olası kayıplar söz konusudur. Bu vesileyle, benzeri bir durumu 2019 yılında da yaşadığımı belirtirsem, durumun tesadüfî olmadığı, yapısal ve kurumsal nitelikli düşünülmesi gerektiği ortaya çıkacaktır. O tarihte de, kadın orkestra müzisyenleri konusundaki bir araştırmam için aralarında senfoni orkestraları ile Devlet Opera ve Balesi’ne bağlı çok sayıda orkestraya, gene resmî iletişim adresleri ya da yönetici adresleri aracılığıyla başvurmuş, gene hiçbirinden cevap alamamıştım. (1)
Değerlendirme ve Öneriler
İlk söylemem gereken, orkestralarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle özel konserler düzenlemesinin takdirle karşılanması gerektiğidir. Ülkemizin değişik bölge ve kentlerinde verilen ve geniş bir müziksever kitleye hitap eden bu konserler, müzik câmiasının bu özel gün vesilesiyle kadın sorununa duyarlılığını göstermesi açısından anlamlıdır. Bunun yanı sıra, bu konserlerin müzikseverlerin kadın müzisyenler ile şefler ve bestecileri daha yakından tanımalarına katkıda bulunmak gibi önemli bir işlevleri daha bulunmaktadır. Bu nedenlerle, bu önemli konserlerin daha da anlamlı hâle gelebilmesi için uygulamadaki aksaklık ve eksikliklerin saptanması önemlidir. Eksikliklerin başında, orkestralarımızın tümü itibariyle söylenemeyecek de olsa, bu etkinliklerin süreklilik ve düzenlilik taşımaması gelmektedir. Konser programları içinde bu özel konserler değerlendirildiğinde, bazı orkestralar konuya daha çok önem verip, konserleri düzenli şekilde gerçekleştirdikleri hâlde, bunun bazı orkestralar açısından söz konusu olmadığı görülmektedir. Bu özel konserler programları itibariyle topluca değerlendirildiğinde ise bazı genel eğilimlerin belirginleştiği ortaya çıkmaktadır. Bunları farklı başlıklar/kategoriler altında değerlendiriyoruz. Her kategoride yer alan tüm konserlere yer vermek mümkün olmadığından, tipik birkaç örnek vermenin yeterli olacağını düşünüyoruz.
Kadınsız Dünya Kadınlar Günü Konserleri
Bazı konserler, orkestralar tarafından Dünya Kadınlar Günü Özel Konseri olarak duyurulmasına karşılık, bunların günle ilgisi sadece duyuruda bu ibarenin yer almasından ibaret kalmaktadır. Konser programında eserleri yer alan besteciler, orkestra şefi ve solist sanatçılar hep erkeklerden oluşmaktadır. Bu durumda, Dünya Kadınlar Günü’ne özel bir konser programı düzenlenmiş değil de, o güne denk gelen konsere Kadınlar Günü ibaresi eklenmiş gibi bir izlenim doğmaktadır.
Örneğin, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın 10 Mart 2017 tarihli konserini Rengin Gökmen yönetirken, gitarcı Celil Refik Kaya solist olarak katılmakta ve konserde 3 erkek bestecinin eserleri seslendirilmektedir. Antalya Senfoni Orkestrası’nın 8 Mart 2019 tarihli konserinde ise Mozart’ın iki orkestra eseri ile bir keman konçertosu yer alırken, Gürer Aykal’ın yönettiği konsere bir Türk erkek sanatçı solist olarak katılmakta, besteci, şef ve solist olarak herhangi bir kadın sanatçının katılımı söz konusu olmamaktadır. Bu besteci ve sanatçı bileşimi, herhalde günün anlam ve önemine uygun sayılamaz. Bu özellikteki konserlerin tüm Dünya Kadınlar Günü özel konserleri içinde geniş bir yer kaplamaması ise sevindiricidir.
Salt Solistlerin Kadın Olduğu Konserler
Konser programlarında daha çok gözlenen durum ise bestecilerin ve şefin erkek, solistlerin tamamının ya da bir bölümünün kadın olması durumudur. Örneğin, Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası’nın 6 Mart 2014 tarihli konserinde, şef Nezih Seçkin yönetiminde Beethoven’in iki eseri seslendirilirken, sanatçılarımız Ayla Erduran ve Ayşegül Sarıca da Alexander Rudin’le birlikte solist olarak katılmaktadırlar. Bilkent Senfoni Orkestrası’nın 8 Mart 2014 tarihli konserinde programda iki erkek bestecinin eserleri yer alırken, orkestrayı Işın Metin yönetmekte, solist olarak ise iki Türk kadın sanatçı katılmaktadır. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın 11 Mart 2016 tarihli konserini Antonio Pirolli yönetirken, konsere biri Türk diğeri yabancı iki kadın kemancı solist olarak katılmakta, 4 erkek bestecinin eserleri seslendirilmektedir. İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın 10 Mart 2017 tarihli konserini de gene Antonio Pirolli yönetirken, Rus kemancı Tatiana Samouil solist olarak katılarak, Saint-Saëns’ın keman konçertosunu seslendirmektedir. Gene İzmir Senfoni Orkestrası’nın 8 Mart 2019 tarihli konserini Hakan Şensoy yönetirken, iki Türk kadın sanatçı Brahms’ın ikili konçertosunu seslendirmektedirler.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın 10 Mart 2023 tarihli konserini ise Can Okan yönetirken, viyolonselci Amalie Stalheim konsere solist olarak katılmakta ve konserde 3 erkek bestecinin dört eseri seslendirilmektedir.
Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası’nın 8 Mart 2024 tarihli konserinde ise Beethoven’in iki eseri yer alırken, orkestrayı Naci Özgüç yönetmekte ve solist olarak da kemancı Veriko Tchumburidze katılmaktadır. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın 8 Mart 2024 tarihli konserinde ise orkestrayı İbrahim Yazıcı yönetirken, konserde Letonya’lı besteci Arturs Maskats’ın akordiyon konçertosu da seslendirilmekte ve aynı ülkeden kadın sanatçı Ksenija Sidorova solist olarak katılmaktadır.
Bu besteci ve sanatçı bileşiminin de, daha ileri bir adım olmakla birlikte, Dünya Kadınlar Günü’nün anlamına tümüyle uygun olduğu söylenemez. Çünkü kadın solistler, orkestralarımızın programlarında her zaman yoğun biçimde yer almaktadırlar ve sadece onların katılımı, kanımızca bu konserleri özel ve anlamlı kılmamaktadır.
Kadın Şef ve Solistli Konserler
Dünya Kadınlar Günü konser programlarında gözlediğimiz daha ileri bir adım, solistler yanında orkestra şefinin de kadın olması durumudur. Bunun önemli bir farklılık getirdiğini düşünüyoruz. Klâsik müzik dünyasında yakın zamanlara kadar “otoriteyi, güç ve iktidarı temsil eden baget, adeta erkek egemenliğinin ve kadınlara karşı ayrımcılığın bir simgesi” olagelmiştir. (2) Son dönemlerde bu yapı sarsılırken, kadın şefler de müzik dünyasında giderek daha çok yer almaktadırlar. Orkestralarımızın bu özel konserlerinde kadın şeflerin daha çok yer bulması da bu gelişme yanında, günün anlamına daha uygun olacaktır.
Kadın şefli konserlere ilişkin olarak gene tarih sırasına göre örnekler verecek olursak, Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası’nın 7 Mart 2003 tarihli Dünya Kadınlar Haftası konserini Mehpare Karamenderes yönetirken, Mozart ve Rossini’nin eserlerinin seslendirildiği konserin solisti de piyanist Ayşegül Sarıca’dır. Aynı orkestranın 10 Mart 2011 tarihli konserini de gene Mehpare Karamenderes yönetmektedir.
Gene tarih sırasıyla orkestraların Dünya Kadınlar Günü özel konserlerinden örnekler verirsek, Antalya Senfoni Orkestrası’nın 8 Mart 2013 tarihli konserinde orkestrayı Kolombiya’lı kadın şef Cecilia Espinosa Arango yönetirken, Gülsin Onay da solist olarak katılmakta ve Rachmaninov’un 3 numaralı konçertosunu seslendirmektedir.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın 8-9 Mart 2018 tarihli konserlerini Sırp kadın şef Vesna Šouc yönetirken, konsere kadın solistler katılmakta ve Beethoven ve Mendelssohn’un eserleri seslendirilmektedir. Orkestranın 7-8 Mart 2019 tarihli konserinde ise orkestrayı bu özel konserlere en çok katılan kadın şef olan Ukrayna’lı sanatçı Natalia Ponomarchuk yönetirken, solist olarak kemancı Elif Ece Cansever katılmakta ve Lalo ile Bartok’un eserleri seslendirilmektedir. Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası’nın 6 Mart 2020 tarihli konserinde, seslendirilen dört eser de erkek bestecilere ait olmasına karşın; şef gene Natalia Ponomarchuk’tur ve iki Türk kadın solistin katılımları söz konusu olmuştur.
Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası’nın 7 Mart 2024 tarihli Dünya Kadınlar Günü özel konserinde de, Bartok ve Mendelssohn’un iki eseri seslendirilirken, konsere şef Natalia Ponomarchuk ile dört Türk kadın solist katılmışlardır. Antalya Devlet Senfoni Orkestrası’nın 8 Mart 2024 tarihli konserinde de erkek bestecilere ait üç eser seslendirilirken, konsere İspanyol şef Lucia Marin ile iki yabancı kadın solist katılmışlardır.
Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası’nın iki konserine ise özellikle değinmek isteriz. Orkestranın 9 Mart 2018 tarihli konserini İsviçre asıllı kadın şef Monica Buckland yönetmiş, piyanist Hande Dalkılıç da solist olarak katılmıştı. Bu konserin afişinde Dünya Kadınlar Günü duyurusunun altında “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası Olarak Kadına Şiddete Hayır Diyoruz” ifadesinin yer almasını çok anlamlı buluyoruz. Orkestranın 10 Mart 2023 tarihli, kemancı Veriko Tchumburidze’nin solist olarak katıldığı konseri ise genç kadın şeflerimizden Ceyda Ayanoğlu tarafından yönetildiği için anlamlıdır.
Ancak bu noktada, şefin cinsiyeti yanında, sanatsal niteliğine de dikkat edilmeli ve orkestralarımız şef seçiminde özenli davranmalıdırlar. Bir orkestra sanatçımız, kendi deneyimlerine dayanarak, bu konuda sorunlu durumların yaşandığından söz etmiştir. Elbette nitelik meselesi sadece şefler açısından değil, besteciler ve solist sanatçılar açısından da dikkatle değerlendirilmesi gereken genel bir durumdur. Bugüne kadar yapılan konserlerde kadın şeflerimiz İnci Özdil, Mehpare Karamenderes, Nisan Ak ve diğerlerinin de yer alması son derece olumludur. Gelecekte de ülkemizden kadın şeflere daha çok yer verilmesi, özellikle genç kadın şeflerimizin yetişmeleri, konser olanağı bulmaları ve gelişmeleri açısından anlamlı olacaktır.
Kadın Bestecilerin Eserlerinin Yer Aldığı Konserler
Nihayet en ileri adım, şef ve solist sanatçılar yanında, konserlerde kadın bestecilerin eserlerinin de seslendirilmesidir. Kanımızca Dünya Kadınlar Günü konserlerine en çok yakışacak ve günün anlamına en uygun olan da budur. Çünkü, bir çalışmamızda ifade ettiğimiz gibi, “Klâsik müziğin cinsiyetçi veçhesi hemen her konuda gözlenebilmekle birlikte, tartışmaların ağırlık noktası kadın besteciler konusudur ve kadın müzisyenlerle ilgili tüm tartışmaların merkezine mutlaka kadın bestecilerle ilgili durumu koymak gerekir. Esas mesele budur, çünkü müzik alanında en yaratıcı faaliyet besteciliktir.” (3). Burada, konserlerde seslendirilen tüm eserlerin kadın bestecilere ait olmasından değil, seslendirilen eserler arasında kadın bestecilere ait olanların da bulunmasından söz ediyoruz elbette. Kanımızca, böyle bir durumda, şefin kadın ya da erkek olması ikinci plânda değerlendirilebilir.
Özetlersek, Dünya Kadınlar Günü özel konserlerinde en çok rastlanan durum, konsere kadınların katılımının sadece solist sanatçı düzeyinde olmasıdır. Buna karşılık konserlerin kadın şefler tarafından yönetilmesi, daha seyrek rastlanır bir durumdur. Konserlerde kadın bestecilerin eserlerinin yer alması ise çok istisnaî bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Saptayabildiğimiz bu nadir örnekleri belirtmek isteriz. Tarih sırasıyla ifade edecek olursak, Bilkent Senfoni Orkestrası’nın 7 Mart 2015 tarihli Dünya Kadınlar Günü Konseri’nin şefi ve iki solistinden biri yabancı kadın sanatçılar olduğu gibi, konserde yer alan üç eserden biri de bir kadın bestecimize aittir. Konserde, Zeynep Gedizlioğlu’na ait Kayıp Sessizliğin Anısına Rağmen başlıklı eser seslendirilmiştir. Antalya Devlet Senfoni Orkestrası’nın 6 Mart 2020 tarihli Gürer Aykal yönetimindeki Dünya Kadınlar Günü Konseri’nin üç solistinin kadın olması yanında, konserde Özge Gülbey Usta’nın Flüt, Obua ve Orkestra İçin Rapsodi başlıklı eserinin seslendirilmesi de anlamlı bir farklılık yaratmaktadır.
Aynı orkestranın 11 Mart 2022 tarihli konserinde Türk şef Nevin Abakan ve dört Türk kadın sanatçıdan oluşan Nemeth Quartet’in katılımının yanı sıra, seslendirilen üç eserden biri de Merve Dedeoğlu’nun Çiçekler Süiti’dir. Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrasının 9 Mart 2023 tarihli konserinde ise şef Nisan Ak ve Nemeth Quartet yanında, gene Merve Dedeoğlu’nun Çiçekler Süiti yer almıştır.
Antalya Devlet Senfoni Orkestrası’nın yazımız yayına hazırlanırken duyurulan 7 Mart 2025 tarihli konserinde de orkestrayı Nisan Ak yönetirken, konsere solist olarak Lara Melda Ömeroğlu katılıyor ve programda Fransız kadın besteci Louise Farrenc’in 1 numaralı senfonisi de yer alıyor.
Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yapılan 7-8 Mart 2020 tarihli, iki güne yayılan ve klâsik batı müziğiyle Türk müziğini kaynaştıran Kadınlar Günü Konserleri ise kanımızca bu alandaki en anlamlı ve yaratıcı etkinliklerden biri olmuştur. Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası’nın 7 Mart tarihli konserinde orkestrayı Fransız kadın şef Laurence Equilbey yönetirken, konsere piyanist Anna Genuishene solist olarak katılmış, programda Fransız kadın besteci Louise Farrenc’in bir eseri de yer almıştır. Bu konserin ertesi günü ise Salon’da “Osmanlıdan Günümüze Kadın Bestekârlar” başlıklı bir konser ve öncesinde de saygın kadın akademisyenlerin katıldığı “Osmanlı’da Kadın Hareketi” başlıklı bir panel gerçekleştirilmiştir.
Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle düzenlenen özel konserlerde kadın bestecilerin eserlerinin daha çok yer alması, müzik dünyamız açısından büyük kazanımlar sağlayacaktır. Orkestralarımızın zaman zaman eleştirilere konu olan repertuvarları genişleyecek, yeni ve farklı eserlerle konser programları da çeşitlenip renklenecektir. Hem orkestralar, hem de müzikseverler, bir taraftan kadın bestecilerle, diğer taraftan yeni eserlerle tanışma olanağına kavuşacaktır. Bu eserlerin müzikseverlerin ilgisini çekmeyecekleri ise düşünülmemelidir. Clara Schumann’ın, Fanny Mendelssohn’un, Cécile Chaminade’ın, Amy Beach’in ve diğer kadın bestecilerin repertuvarda yer edinmiş eserleri yanında, dinleyicinin sevebileceği popüler ve görece anlaşılması kolay çok sayıda eseri de mevcuttur. Konserlerde bütün bu eserlerden farklı bileşimler kurulması rahatlıkla mümkündür. Düşünülmesi gereken bir başka nokta, kadın bestecilerin eserlerine yer verilirken, Türk kadın bestecilerin eserlerinin de programda yer bulabilmesidir. Sayıları çok olmasa da, eserleri uluslararası müzik etkinliklerinde seslendirilen ve kayda alınan değerli kadın bestecilerimiz vardır. Onların mevcut eserlerinin seslendirilmesi yanında, kendilerine bu özel günler için yeni eserler sipariş edilmesi de düşünülmelidir. Bu yolla, kadın bestecilerimizin çalışmaları teşvik edilmiş olacak, yeni eserlerin ortaya çıkmasına ve Türkiye’de müziğin gelişmesine katkıda bulunulmuş olacaktır. Böylelikle, orkestralarımızın Dünya Kadınlar Günü konserleri de yeni bir işlev kazanmış olacaktır. Elbette konserlerde hem dünyadan, hem ülkemizden kadın bestecilerin eserleri seslendirilirken, bunun ağırlıklı olarak kadın sanatçılar tarafından yapılması da daha anlamlı olacaktır. Bu konserlerin hiç değilse bir bölümünün, gene kadın sanatçılar tarafından açıklamalı olarak yapılması da düşünülebilir.
Kadın Temalı Eserlerin Yer Aldığı Konserler
Kadın bestecilere ait eserler içermeyen ama kadın temalı eserlerin yer aldığı konserleri ise ayrı bir kategori olarak değerlendirmek daha uygun olacaktır. Bu konserlerden ve eserlerden hareketle, konserlerde kadın bestecilerin eserleri yanında, bestecisi kadın ya da erkek olsun, kadın temalı eserlere yer verilmesini de anlamlı ve önemli buluyoruz.
Tarih sırasıyla ele alacak olursak, Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası’nın 8 Mart 2012 tarihli konserinde, kadın temalı iki eser yer almaktadır. Bunlar, Onur Özmen’in prömiyeri yapılan Op. 20, Sümerlerin Son Kraliçesi Muazzez İlmiye Çığ adlı eseri ile Sabri Tuluğ Tırpan’ın Kahraman Türk Kadınları başlıklı eserleridir. Bu konser, Türkiye’nin ilk kadın şefi olarak tanıdığımız İnci Özdil tarafından yönetilmiştir. Bilkent Senfoni Orkestrası’nın 8 Mart 2019 tarihli konserinde seslendirilen bir eser de, kadın bir besteciye ait olmamasına rağmen, tematik olarak konserin ve günün anlamına uygundur. Konsere şef olarak da katılan İbrahim Yazıcı’nın Şirin Aktemur’un metni üzerine Kadın(ım) başlıklı bu eserinin Bilkent Senfoni Orkestrası siparişi olması ise önemini arttırmaktadır.
Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası’nın 8 Mart 2018 günü verdiği konserde ise erkek bir şef yönetiminde, Turgay Erdener’in Afife bale müziği seslendirilmiştir. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın 10 Mart 2023 tarihli ve İbrahim Yazıcı tarafından yönetilen konseri de tematik açıdan ilginçtir. Konserde üç kadın şancımız, soprano Görkem Ezgi Yıldırım, mezzo-soprano Ferda Yetişer ve soprano Feryal Türkoğlu, değişik operalardan kadın karakterlerin duygularını yansıtan aryalar seslendirmişlerdir.
Benzeri bir Kadınlar Günü konseri de Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda 7-8 Mart 2021 tarihlerinde, iki farklı müzik türünün birlikteliğiyle gerçekleştirilmiştir. 7 Mart günü yapılan ve Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası’nı Cem Mansur’un yönettiği “Mozart’ın Kadınları” başlığını taşıyan konserde, üç kadın şan sanatçımız, bestecinin Figaro’nun Düğünü, Don Giovanni ve Sihirli Flüt operalarından kadın portreleri sunmuşlardır. 8 Mart günü ise Anadolu’nun Kadınları temalı ve “Oyalı Yazma” başlıklı, Türk halk müziği sanatçılarının katıldığı bir konser yapılmıştır. Bu konserlerin yaratıcılık düzeyi bu alanda neler yapılabileceğine de güzel bir örnektir.
Son Söz: Geleceğe Bakmak
Türkiye’de senfoni orkestralarının Dünya Kadınlar Günü özel konserleri, bu güne esas teşkil eden insanî duyarlılığı müzik dünyasına yansıtma ve yaşatma anlamında önemlidir. Bu konserleri gerçekleştiren tüm orkestralarımıza bu duyarlılıklarından dolayı teşekkür borçluyuz. Bu duyarlılığı korumak ve daha da geliştirmek için orkestra yönetimlerine büyük sorumluluk ve görev düşmektedir. Bu özel günün anlamına uygun konser programları düzenlemek ve bunu düzenli biçimde sürdürmek, bu sorumluluğun gereğidir. Bu bağlamda görülen en büyük eksiklik, konser programlarında kadın bestecilerin eserlerine çok az yer verilmesidir ve bu eksikliği gidermek hiç de güç değildir. Bütün konser programlarını kadın bestecilerin eserlerinden oluşturmak gerekmez, ama üç-dört eserin yer aldığı bir konserde bu eserlerden en az birinin bir kadın besteciye ait olmasını sağlamak elbette kolaylıkla mümkündür. Bu eserler arasında Türk kadın bestecilerin eserlerinin de yer alması ise hem sevindirici olur, hem de müzik dünyamızdaki ardıl etkileri itibariyle anlamlı ve geliştirici olur. Diğer taraftan son söz olarak, konuya ilişkin bilgi sağlamada yaşadığımız güçlükleri de düşünerek, bazı orkestralarımızın iletişim, halkla ilişkiler ve arşiv konularında anlayış ve örgütlenmelerini yeniden gözden geçirmelerinin ve eksiklikleri varsa gidermelerinin de faydalı olacağını düşünüyoruz. Bu konuda, orkestra yönetimlerine kuşkusuz büyük sorumluluk düşmektedir. Nice Dünya Kadınlar Günü’nde, orkestralarımızın nice güzel konserlerinde buluşmak dileğiyle, teşekkür ve sevgiyle…
AHMET MAKAL
8 Mart 2025, Ankara
İletişim: [email protected]
(1) Bu olumsuz deneyimin ayrıntıları için bakınız, Ahmet Makal, “Toplumsal Cinsiyet Açısından Müzik ve Kadın: Dünyada ve Türkiye’de Kadın Müzisyenler ve Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık”, Emeğin Sanatı Sanatın Emeği, İmge Yayınevi, 2023, ss. 68-69.
(2) Makal, a.g.e., ss. 110-111.
(3) Makal, a.g.e., s. 72.