Bu kez köşeyi şiir kaptı.
Babam ölüm döşeğindeyken görevim gereği yazıyordum ben evin bir köşesinde. Öyleyse, bugün de yazmalıyım. Böyle zamanlarda başkalarının yazdıklarını aktarmak kolaylık… Ben de zaten kafamın içinde dolanıp duran dizeleri paylaşayım en iyisi… Belki başkalarının da duygularıyla düşüncelerine “tercüman olurum” böylece.
Sabah kalkıyorum, Nâzım’ın dizeleri kulaklarımda:
“Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim
Akar suyun, meyve çağında ağacın
Serpilip gelişen hayatın düşmanı
(…….)
Sana düşman, bana düşman
Düşünen insana düşman
Vatan ki bu insanların evidir
Sevgilim, onlar vatana düşman
(…….)”
Adalet denince, ister istemez Can Yücel’in bir şiiri düşüyor aklıma. İnternet’te dolaşan sahte Can Yücel şiirlerinden değil bu. Nisan 1984’te De Yayınevi’nden çıkmış Gökyokuş adlı kitabından Bir Çin Şiiri (7. yüzyıl):
“Dâvacı zengin, dâvalı yoksulsa
Zenginden yana işler yasa
Dâvacı yoksul, dâvalı zenginse
Dâvalıda kalır yine nizâlı arsa
Dâvacı da dâvalı da zenginse dâvada
Özür diler aradan çekilir kadı
Dâvacı da dâvalı da yoksulsa, bak,
Sade o zaman işte yerin bulur hak”
… Ve bir de “yürümek” denince Oğuz Tansel’in Çağrı (1)’sı…:
“Yürümek yol yordam öğretir
Kuşun özgürlüğü uçtukça büyür
Atın, ceylanın koştukça
Yolculuğa çıktıkça sular
İğdeler yaprak çiçek açtıkça
Düşünüp yaptıkça insanlar
Ay batıp gün doğana dek
Dört mevsim on iki ay
Bilesin hep seni düşündüğümü”
Son olarak, Sina Akyol’un Dağ Bende şiiri…:
“Dağı anladım.
Çığlık derin yükselir,
orda durur dağ.
Yamacıma oturdum,
eteğimi topladım.
Acı
ağır
ağır
acır
dedim.”
Mina Tansel
1 Temmuz 2017