Sanattan Yansımalar’da yayınlanan 29 Nisan 2019 tarihli “Jean-Georges Noverre ve Dünya Dans Günü’nün Düşündürdükleri” başlıklı yazımda Noverre’e ve Dünya Dans Günü’ne ait ayrıntılı bilgiler vermiş, hatta günümüzün “robotik koreografi” kavramına da değinmiştim.
Noverre, insan vücudunun anlatım gücüne inanan, onu vurgulayan bir dans sanatçısı ve kuramcısıydı. Elbette, bu insan vücudu etten, kemikten, 3-boyutlu bir insanın vücudu ve gücü…
2020 yılının Nisan ayında ise bütün dünya ülkeleri “sanal yaşam” a geçti. Birçok yaşam durumları, işlemleri “sanal ortam”larda da yerlerini aldılar. Uzaktan eğitim, video aracı ile yapılan konferanslar, sanal ortamlarda gerçekleşen görüşmeler hızla devam ediyor. Bazı aksamalar, kesintiler olsa da birdenbire insanlar 3-boyutlu kimliklerinden 2-boyutlu kimliklere büründüler.
Bu durum Sahne Sanatları söz konusu olunca kafaları kurcalıyor.
Gerçek bir tiyatro binası, gerçek bir sahne, gerçek sahne sanatçıları ve en önemlisi gerçek izleyiciler olmadan “sanal sahne sanatları” nasıl olacak ?
Dans sanatçıları sanal stüdyolarda nasıl ders yapacaklar ? Provalar nasıl alınacak? Bir koreograf sanal ortamda nasıl eser yaratacak? Aynı sorular Sahne Sanatları eğitimi için de geçerli.
Noverre’in 18. Yüzyılda (19. Yüzyılın da başlarında) vurguladığı 3-boyutlu insan vücudunun anlatım gücü “sanal ortam” da hangi güce dönüşecek?
Tiyatro binaları ne olacak?
İzleyiciler ki onlarsız sahne sanatları zaten düşünülemez, nasıl bir dönüşüm geçirecekler?
Bu sorular daha başka soruları da beraberinde getiriyorlar ama kesin yanıtları olmayan sorular olarak kafaları kurcalıyorlar.
Doç.Dr. Necla Çıkıgil
27 Nisan 2020