Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi (AIMA) 1-8 Temmuz arasında Andrej Bielow, Vladimir Mykytka, Çiğdem İyicil ve Pelin Halkacı Akın ile keman ve viyola ; 16-22 Temmuz aralığında Elena Papandreou ile gitar ; 24-31 Ağustos tarihlerinde Gülşen Tatü ve Julien Milkis ile flüt ve klarnet ; 19-22 Eylül arasında ise Maria Kliegel ile viyolonsel “masterclass buluşmaları” düzenliyor. AIMA bu yılın açılışını, sezon boyunca destekçiliklerini üstlenen Suzan Sabancı Dinçer’in katkılarıyla 12 Haziran 2014 Perşembe günü Cunda Adası’ndaki Ayışığı Manastırı'nda (Agios Dimitrios ta Salina)’nda Ludus Ensemble konseri ile yaptı.
Mart ayı sonunda yitirdiğimiz ünlü Ayvalıklı yazar Ahmet Yorulmaz’ın isim babası olduğu Ayışığı Manastırı’nın, iki kapısı üzerinde bulunan 1771 ve 1795 tarihleri onarım tarihi olarak kabul edilmekte, yapımının çok daha eski olduğu sanılmaktadır. 1922’ye değin dinsel amaçlarla kullanılan manastır, “mübadele” sonrasında sessizliğe bürünmüş, 2009 yılında Suzan Sabancı-Haluk Dinçer tarafından satın alınmasını takiben, değerlendirilmesini restorasyon uzmanlarına bıraktığımız 2,5 yıllık hızlı bir onarım sonrasında bugünkü haline getirilmiştir.
Cunda Tersanesi’nden başlayan ve hiçbiri diğerine benzemeyen yüzlerce yaşlarındaki binlerce zeytin ağaçlarından oluşan “Zeytin Denizi”nin arasından geçen 25 dakikalık keyifli bir minibüs yolculuğu ile ulaşıyoruz manastıra. Kıvamında bir kokteyl sonrasında, 16.50’de başlıyor dinleti. Ludus Ensemble 2013 yılında Banu Selin Aşan, Tuna Erten, Seren Karabey ve Elif Gökçe Tuğrul tarafından kurulmuş ve çekirdeğini piyano trionun oluşturduğu bir oda müziği topluluğu. Önceki yıllarda AIMA çalışmalarına katılmış olan topluluk üyeleri, Ekim 2014 itibariyle eğitimlerini Hochschule für Musik und Theater Hamburg’da Prof. Niklas Schmidt ile sürdürecekler.
Kırmızı giysilere bürünmüş Seren(viyolonsel), Banu(keman) ve Elif(piyano), Sergei Rachmaninov’un 1892’de bestelediği 15 dakikalık ve tek bölümlü sol minör “Elegiaque Trio No:1”le başladılar programlarına. Şapel bölümünde izleyen 35 kişiye tınılar biraz yüksek geldi sanırım, ama terastaki 25 kişi martılarla birlikte daha yumuşak sesler dinlediler.
İkinci yapıt, sanatçıların da hocası olan Hasan Uçarsu’nun “Yok Zamanlar”ı idi. Dede Efendi’nin “Yüzündür cihanı münevver eden-Fedadır yoluna bu can ile ten”inden kaynaklanıyor, ancak onun ezgilerine herhangi bir çağrışım yapmıyordu.
Arjantinli bandoneoncu ve besteci Astor Piazzola’nın “Mevsimler”i dinletinin son eseriydi. İlkbahar-Yaz-Sonbahar-Kış sırasıyla icra edilen 27 dakikalık yapıt Vivaldi’nin Dört Mevsim’ine atıf yapıyor, ama benzer notalardan oluşmuyordu. Bu parçada daha çok solo alan Banu Selin Aşan’ın sol bileğindeki dövmeler ile kemanının gövdesindeki “S” ve “ters S” biçimindeki oyuklar birbirleriyle özdeşleşmişti.
12 Haziran’ın bir “dolunay gecesi” olduğunu daha sonraki saatlerde yaşadıktan sonra, “Keşke” dedik, “eserler, manastırın adıyla özdeşleşircesine ayışığında çalınsaydı.”
Not: Yazarımız Savaş Sönmez'in bu yazısı ANDANTE Dergisinin Temmuz sayısında, bir teknik hata nedeniyle bir başka imza altında yayımlanmıştır. Durumu bir an önce düzeltebilmek için, yazıyı portalimizdeki köşesinde de, bu düzeltme notuyla birlikte yayımlıyoruz.