Ayvalık’da 1998’de Filiz Ali’nin çabalarıyla kurulan AIMA (Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi) yerleşik düzene 2004’den itibaren geçebiliyor. Ayvalıklı Müziksever Hazine Avukatı Haluk ile eşi Sanat Tarihçisi Arkeolog Tınçay Barutçuoğlu çifti Gümrük Caddesi’ndeki babaocağı yalılarını AIMA’ya bağışlıyorlar.
Eczacıbaşı Vakfı evin yaşama döndürülmesini üstleniyor ve yenileme kısa zamanda sonuçlanıyor… Ve AIMA yıllardır Cunda Adası’ndaki Kültürevi, Ayvalık’taki Taksiyarhis Anıt Müzesi, Pateriça Koyu’ndaki Ayışığı Manastırı gibi olağanüstü Ayvalık mekânlarında “workshop”lar, “masterclass”lar, dinletiler düzenliyor.
Ama oradaki etkinliklerin yazın bahçe-terasına taştığı, kışın 4 klimalı salonuna sığıştığı bu evin eşimle benim gönlümüzdeki yeri bir başka. Zira AIMA ile, hizmete açıldığı yılın ilk kış gecelerinden birinde orada tanışıyoruz, ilk göz ağrımız orası.
Ayvalık’a yolumuzu düşürdüğümüzde etkinlik varsa kaçırmadığımız Haluk Barutçuoğlu Evi’nde, “Can Okan Piyano Resitali”nde buluveriyoruz kendimizi, son Ayvalık kaçamağımızın 20 Şubat Cumartesi akşamında. Orta katın 60 kişi alabilen sıcak-koyu kırmızı badanalı salonunda 50’ye yakın müzikseverle birlikteyiz
Oğlumla çok benzeşen fiziği ve tüm sevimliliğiyle, yan kapıdan sevgili Filiz Ali’nin peşisıra salona giriyor Can. Piyanonun başına oturmasıyla birlikte Franz Schubert’in “impromtu”larına başlıyor . Sırasıyla Fa minör no:1’i, La majör no:2’yi, Si majör no:3’ü, Fa minör no:4’ü 32 dakikada bitiriyor. Ara vermeksizin sürdürdüğü dinletisinin ikinci kısmını Johannes Brahms’ın 5-6-7-8 no.lu piyano parçalarına (op.76)’na ayırmış. Alkışlara “Baharı karşılamak üzereyiz. Ben de Rahmaninov’un “Papatyalar” şarkısının piyano transkripsiyonunu seçtim.” bis’i ile karşılık veriyor. 50 kişilik ısrarlı alkışlar dinmeyince büyük bir içtenlikle “İkinci bis hazırlamamıştım. O nedenle özür dileyerek notalara bakacağım” diyerek nota kitabı eşliğinde Çaykovski’nin “Ninni”sini çalıyor bu kez.
Konser sonrasında Fatma Kürşat hanımın hazırladığı enfes “lorlu sigara böreği” ve kaşar peyniri lokmaları, Prof. Dr. Evren Evrenosoğlu’nun Dikili-Kabakum’daki “Vino Casa Hotel”in yapımı ve armağanı olan şarapla “inanılmaz eşlikler” oluşturuyorlar.
Bir ara sevimli Can Okan’a, 1950-1960 DP Dönemi Ankara Radyosu’nun “yanlı” olarak anımsadığımız spikerlerinden Can Okan’ı duyup duymadığını soruyoruz. Hem ondan, hem de Rallici Can Okan’dan haberi olduğunu söylüyor.
20 Şubat akşamına sıcak bir girişle başladığımız dinleti ve bu kısa sohbet sonrasında, Ayvalık’ın Helvacılar (Tenekeciler) Sokağı’na, Tik Mustafa’nın Yeri’ne yöneliyoruz. Yıllardır tanıdığımız Tik Mustafa’nın, yenilenen ve genişleyen mekanı ile Ayvalık’ın “vazgeçilmez”lerinden bir haline gelmiş olması bizi de mutlu ediyor. “Kalamar Tava – Ahtapot Izgara – Karides Güveç – Cibez” dörtlüsü “birkaç tek” ile bayağı iyi gidiyor. Az sonra Can Okan, AIMAlılarla birlikte Tik’e geliyor. Yorgunluğunu atması için çok yerinde bir seçim olduğunu düşünüyoruz.