Hilal-i Ahmer Cemiyeti Kadınlar Merkezi ve Hanımlar Takvimi*
Çağdaşlaşmanın başlıca koşulu olan “kadın-erkek eşitliği”nin giderek önemsenmesi üzerine, 14 Nisan 1877’de kurulan Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nce(HAC) 20 Mart 1912’de Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti Hanımlar Heyeti Merkezi oluşturulur. Padişah Reşat’ın koruyucu başkanlığını, veliaht Yusuf İzzettin’in ise fahri başkanlığını üstlenmeleri, derneğe kuruluşundan itibaren verilen değerin bir göstergesi olarak yorumlanır.
Kadınlar Merkezi kısa zamanda, kadınlarımızın eğitimine-aydınlanmasına-örgütlenmesine-toplumsal gelişimine katkı verme görevini üstlenir. Kadınla erkeğin toplum içinde birlikte yer almalarına öncülük etmeye başlar. Merkezin düzenlediği türlü etkinliklere devlet görevlilerinin eşleriyle beraber katılmaları, kadınların gelir sağlamak amacıyla rozet satmaları, bu amaçla kurulan tezgahlarda satıcılık yapmaları, Merkez’ce kadın sorunlarının masaya taşınıp-tartışıldığı Beyaz Konferanslar düzenlenmesi, hastabakıcılık kurslarına kadınların peçesiz olarak katılmaları ve diplomalarını erkek hocalarının ellerinden almaları ve birlikte fotoğraf çektirmeleri, kadınlarla erkekler arasındaki uzaklığı daraltan “ilk”lerdendir.
Kadınlar Merkezi’nin güçlendikçe çoğalan ve kapsamı genişleyen hizmetleri üç bölüm halinde sınıflandırılabilir.
Merkezin “sağlık” alanındaki başarısı, hastabakıcılık ve hemşireliğin kadınlarımız için özendirilip saygın bir meslek haline getirilmesi ve onları yetiştiren kursların kadın-erkek ayrımcı topluma benimsettirilip yaygınlaştırılması olmuştur.
Merkezin 7 Ağustos 1913’te kurduğu Sanat Evi (Darus-sınaa) ile “ülkenin kalkınması”na hizmet etmek amaçlanmıştır. Bu bağlamda Sanat Evi ile, göçmen kadınları merkezin kiraladığı evlerde çocuklarıyla birlikte barındırmak ve ürettikleri el ürünlerini pazarlayarak geçinmelerine yardımcı olmak görevi üstlenilmiştir.
“Toplumsal ve kültürel gelişmeler”e türlü biçimlerde katkılar sağlanmıştır. Üye sayısının arttırılması ile merkeze giriş ve üyelik ödentilerinden yararlanılması, bağış kabul edilmesi, piyangolar-müsamereler-sergiler düzenlenmesi, üyelerine sokaklarda daha sonra Kızılay Rozeti’ne dönüşecek çiçekler sattırılması (1 Mayıs 1954 günü, İltekin İlkokulu 5/C’den sınıf öğretmenimiz Macide Karaoğlu’nun görevlendirmesiyle, sevgili Önder Pekcan’ın boynundaki ÇEK(Çocuk Esirgeme Kurumu) çiçekleri sepeti ve benim boynuma asılmış para kumbarası ile gün boyunca yardım topladığımızı, bu arada anımsıyorum), balolar, “İnsaniyetperver Pazarlar”da kadınların ürettikleri el ürünleri ile yurt dışından bağış olarak gönderilen nesnelerin sergilenip satışa sunulması, tiyatro-opera-operet-konser gibi sahne gösterileri, Hanımlar Takvimi yayınlanması, bu katkılar arasında sayılabilecek faaliyetlerdendir.
Hanımlar Takvimi yayınlanması da hem merkezi tanıtan, hem de gelir getiren bir etkinlik olarak düşünülmüştür. Yılda bir kez olmak üzere ilk sayısı 1915’te yayımlanmaya başlanan Hanımlar Takvimi küçük kitaplar şeklindedir. Takvimde, felsefeden eğitime, mutfaktan sanata, kadın haklarına, sağlığa, ilk yardıma, hasta bakımına kadar uzanan bilgilere yer verilmiştir.
Kadınlara toplum içinde saygın özgüveni kazandırmak için takvimin her sayısında, aşağıda 1. Ciltteki sayılar itibariyle birkaçını örnekleyeceğimiz “eğitici-eşitleyici-yüceltici-bilinçlendirici-güçlendirici-çağdaş” sözler yer almaktadır. Son yılların, son derece hafif yaptırımları nedeniyle giderek azgınlaşarak yaydan çıkan, “vahşi-sadist-hunhar-sapık-bağnaz-ilkel” ve insan-bitki-hayvan şeklindeki canlı üçlüsünün dışında kalan “dördüncü tür diyebileceğimiz yaratıklar”ın işledikleri “kadın cinayetleri” karşısında, yüz yıl öncesinden gelen bu sözler; geldiğimiz bu nokta itibariyle ne kadar düşündürücüdür:
*Kadınların mevkii yükseldikçe memleket de yükselir(s.3)
*İki kuvvetli ayak ile ilerleyenlere tek ayak ile yetişilemez(s.4)
*Bir milletin nisvanı derece-i terakkiyatının mizanıdır(s.4)
*Kadın çok çalışmalı, çok öğrenmeli, çok bilmelidir(s.5)
*Terakki ve tekamül kadınsız olmaz(s.11)
*Kadınların tealisi evlat ve ahfadın ve hatta insanın tealisidir(s.12)
*Kadın mesai-i maddi ve fikriyesiyle cidal-i hayata karışmalıdır(s.13)
*Kadın yurdun sağlık bekçisidir(s.13)
*Bir memleketi izmihlalden kurtarmak için en evvel kızlara ehemmiyet verilmelidir(s.19)
*Bir kadın hastabakıcı, yirmi erkek hastabakıcıya muadildir(s.24)
*Kadın vazifesini bilmeli ve hukukunu tanımaya çalışmalıdır(s.24)
*Kadın en ziyade sözü dinlenen bir Hilal-i Ahmer dilencisidir(s.25)
*En büyük milli kuvvet genç kızlardır(26)
*Kadın isterse yapar isterse yıkar(s.32)
*Kadınlar beşeriyetin en büyük mürebbileridir(s.35)
*Hanım kızların terbiye-i hazırası evvelki gibi olamaz, çünkü terbiye de zamana tabidir(s.52)
*Medeniyetin bir hatvesi kadın, bir hatvesi erkektir.Terakki kadınsız yürüyemez(s.52)
*Kadınlar maarifsiz kaldıkça bir millet yarım adama şebihtir(s.53).
Cumhuriyet sonrasında, kadın-erkek ayrımını çağrıştırmaması ve ülkenin sosyal yapısı hakkında yanlış izlenime yol açmaması için Kadınlar Merkezi ve Sanat Evi , 1924’te yapılan bir değişiklikle ve nakti ile mallarının da devredilmesiyle Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne bağlandılar. Böylece kuruma her Türk’ün üye olabileceği belirtilerek kadın-erkek ayrımı olmadığının altı da çizilmiş oldu.
SAVAŞ SÖNMEZ
11 Şubat 2022/ Ankara
(*) Bu yazı, sevgili arkadaşım Prof.Dr. Seçil Karal Akgün ile E.Öğr.Gör. Murat Uluğtekin’in ortaklaşa yazdıkları “Hilal-i Ahmer’den Kızılay’a” adlı iki ciltlik muazzam kitaplarının 1. Cildinin 214-246. Sayfaları arasındaki bilgilerden derlenmiştir.