İşçinin ve Emekçinin Bayramı olarak bildiğimiz günlerden bir hayli acı anı biriktirdiğimiz ve artık Emek ve Dayanışma Günü olarak adlandırılan 1 Mayıs günü, ikisi sınıf arkadaşlarımın eşleri olan üç kadın sanatçının “emek”leri ve “işçi”likleri ile yoğrulmuş “resim-cam-seramik” eserlerini bir araya getirdikleri bir sergi açıldı. “SBF 1961 Girişliler” komünümüzden, iki emekli büyükelçi sevgili Necati Utkan ile Tansu Okandan’ın eşleri sevgili Füsun Utkan ile Lemis Okandan, Armada-2 AVM’deki GM Galerim’de Tülay Işın’ın da katılımıyla ortaklaşa bir sergi açtılar.Sergi açılışına sınıf arkadaşlarım ve eşlerinden(başta eşim Hayriye Sönmez olmak üzere, Nur-Baki İlkin, Asriye Mocan, Esin Alptuna, Şule Soysal, Güler Tarhan, Mukadder-Selahattin Ekremoğlu, Tandoğan Güçbilmez, Koray Tiritoğlu) oluşan kalabalık bir grup halinde katıldık. 10 Mayıs’a değin açık kalacak olan sergide Füsun’un “Nihon-Ga Japon Resim Tekniği” ile yaptığı tabloları, Lemis’in “Rengarenk Cam Füzyonları” ve Tülay Işın’ın seramikleri sergileniyor.
Resimle ilişkisini kesintisiz sürdüren Füsun Utkan, sınıf arkadaşım Necati’nin 1991-1996 arasında büyükelçi olarak bulunduğu Japonya’da, Shoko Ohta’dan aldığı derslerle Nihon-Ga ya (Japon Resim Tekniği) yöneldi. Öğreniminin ilk yılına “sumie”(Japon kağıdı üzerine fırça ile taş çini mürekkebi çizimleme) ile başladı. Sonra çalışmalarını Japon kağıdı üzerinde doğal renkli boya, altın varak, gümüş ve altın boyalarla devam ettirdi. Ankara’ya dönüşünü takiben yağlı boyaya yönelerek başladığı “nihon-ga’yı yağlı boya ile uygulamayı” halen sürdürmekte.
Maruyama Okyo, Suzuki Kitsu gibi 18. yüzyıl, Matazo Kayama ve Kemura Atsushi gibi çağımız ressamlarıyla, Mineko Orisaku ve Shotaro Akiyama gibi fotoğraf sanatçılarının yapıtlarına yansıttıkları; “yalınlık-doğaya saygı-en önemsiz gibi görülen yabani bitkilerin bile estetiğini gösterebilme” yeteneklerinden etkilendi. Japon sanatçılarda da minyatür sanatçılarımızda da var olan altın ve gümüş boyama tekniklerini uygulayarak, Ankara dışındaki evinin penceresinden gördüğü ve kendisine huzur veren güzellikleri sergiledi. Japon resminin klasik figürlerini gördükleriyle kaynaştırdı.
Sevgili Füsun birbirinden güzel tablolarının yanı sıra resimlerinde kullandığı yağlıboya, altın varak, altın ve gümüş yağlıboya, altın tozu, doğal Japon boyası, taş çinisi mürekkebi, pirinç ve ipek kağıt, “funori” (varak yapıştırmak için kullanılan deniz yosunu kurusu), mermer mühür gibi kimi resim gereçlerini de sergiliyor.
Lemis Okandan, sınıf arkadaşım Tansu’nun Avustralya’daki büyükelçiliği sırasında Canberra’da önce ANU'da (Avustralian National University) verilen cam kurslarına katılıp “Füzyon” tekniğini öğrenmeye, sonra da iki yıl boyunca cam sanatçısı Rozlyn de Bussey’in atölyesine devam ederek, öğrendiklerini geliştirmeye çalıştı.
Sevgili Lemis, “kesme-birleştirme-desen-renk-uyum” çabaları sonucunda oluşturduğu tasarımı önce fırına yerleştiriyor. Fırını yavaş yavaş 700-800 derecelere yükseltip, sonra da yavaş yavaş soğutuyor. Cama istediği şekilleri bu erime evresinde veriyor. Her parça son haline ulaşana dek, neredeyse tam gün sürdürdüğü seansları 2-4 kez daha yineliyor… Ve fırının kapağını açtığında füzyon sonunda oluşan nesnelerin ya sevinci ya da düşkırıklığıyla karşı karşıya kalıyor.
Bir köşesinde de sayın Tülay Işın’ın porselen boyama tabak ve fincanlarının yer aldığı bu sıra dışı sergiyi 10 Mayıs’a kadar, Armada-2 AVM’nin altındaki GM Galerim’de gezebilirsiniz.