Moskova'daki tarihi Çaykovski Konservatuarı, yetenekli Türk müzik öğrencilerinin lisans, master ve doktora çalışmaları için önemli hedeflerinden biri haline geldi. Bunda, ülkemiz konservatuvarlarında Çaykovski mezunu Rus ve Türkî öğretmenlerin çoğalması, Rus ekolünün giderek benimsenmesinin rolü var.
1998'de yarı zamanlı olarak açılan daha sonra tam donanımlı halde, Prof. İsmail Göğüş yönetiminde öğretime devam eden UÜ Devlet Konservatuvarı, son yıllarda bir atılım içinde. Bu atılımda, Göğüş'ün büyük çabası ve rektörlerin desteğiyle 1.5 yıldır kullanılmakta olan “mekan”ın itici güç olduğunu söylemek mümkün. Çalışma odaları, tutarlı ses izolasyonu, mükemmel konser salonu öğreticiler ve öğrencilerde önemli özendirici etki yapmış durumda. Öğretim kadrosuna yurtdışında doktora yapmış, öğrenciye çalarak gösteren genç kuşaktan müzisyenlerin kazandırıldığı ve bu yöndeki çabanın sürdürüldüğü de dikkati çekiyor.
Bu çerçevede, UDK'nın piyano bölümü öğretim görevlileri arasına katılan Özgür Ünaldı, Bilkent'te Gülnara Aziz'in sınıfından sonra Moskova Çaykovski Konservatuarı'nda ünlü hoca Prof. İrina Plotnikova'nın sınıfında çalışarak doktora çalışmasını tamamlamış bir piyanist. Türkiye'ye, orada tanışıp yaşamını birleştirdiği okuldaşı viyolacı Elena Nayman'la birlikte dönmüştü. Şimdi ikisi de büyük şevkle hem öğreticilik yapıyor, hem de okulun müzik ortamını önemli konserlerle zenginleştiriyorlar.
Önce, bir “Baba-Oğul Tura'lar” konseri verdiler. Değerli bestecimiz Yalçın Tura'nın 80. yaşını kutlamak amacıyla düzenledikleri bu konserin açılışında Özgür Ünaldı iki dünya prömiyeri birden yaptı. Önce baba Tura'nın “Piyano için toccata”sını, ardından oğul Hasan Niyazi Tura'nın “Piyano için sonat”ını seslendirdi. İkinci yarıda ise Yalçın Tura'nın “Viyola-Piyano Sonatı” ile “Viyola Konçertosu”nu seslendirdiler.
Ne yazık ki, bu konser için Bursa'ya gidebilme olanağı bulamadım, takvim uymadı. Ama Özgür Ünaldı'nın bu kez eşi değil ama gene okuldaşı Rus viyolacı Aleksandra Telmanova ile verdiği konsere, Kadıköy'den deniz otobüsüyle Bursa'ya geçerek yetiştim.
Daha kapıdan itibaren kucaklaşmalar başladı. Genç şef Dağhan Doğu, konservatuarın Bilkent'ten transferi besteci Gökçe Altay, BBDSO kontrbasçısı Erdem Esin ve Elena Nayman Ünaldı binayı gezdirirken karşımıza çıkan diğer tanıdıklar... Konser salonunda iştahla dinlemeye hazır, çoğunluğunu okulun öğrenci ve öğretim görevlilerinin oluşturduğu bir dinleyici... Eğer üniversite yerleşkesi kente uzak olmasa, saat 17.00'deki konsere katılımın daha çok olacağı kuşkusuz.
Doktorasını ünlü Yuri Başmet'le tamamlamış olan Aleksandra Telmanova'yı Glinka Sonat, Brahms Scherzo ve Vieuxtemps Elegie'de, sağlam tekniği, süslemelere kaçmadan ölçülü vibratosu ve duru tınısıyla beğendim. Ama esas sürpriz, ilk duyuruda programda görünmeyen Yalçın Tura'nın keman ve piyano için “Üç Vals”indeki duyarlığıydı. Elena Nayman'ın viyola-piyano için düzenlediği bu üç parçada Telmanova, müziğin ruhundaki makamsal ve lirik yaklaşımı özümsemiş olmasaydı, böyle içten bir yorumu yapamazdı. Nitekim Frank la majör sonatın icrasından sonra bis parçası olarak gene Üç Vals'ten birini tercih etti. Özgür Ünaldı ile birliktelikleri, uyumları sanki yıllardır birlikte çalan bir ikili izlenimi veriyordu. Özgür de, yumuşak tuşesi ve elde ettiği renkli tınıyla bir adaşını, oda müziği piyanisti olarak ününü giderek artıran Özgür Aydın'ı anımsattı.
Sonrası? Fuayede bir çay sohbeti ve ardından bir konser daha! Uludağ'ın Gençlik Orkestrası konseri de gelecek yazıda...