Klasik müzikte de zevkler ve renkler münakaşa kabul etmez! Yaylılarda en sevdiğim çalgılar, önce viyolonsel, sonra viyoladır. İyi yabancı çello solistleri Ankara'ya geldiğinde kaçırmamaya çalışırım. İnsan sesine yakın koyu tonlar beni hep cezbeder.
32. Uluslararası Ankara Müzik Festivali'nde 15 nisan akşamı, Almanya'dan yetişen iyi çellistlerden biri olan Daniel Müller-Schott'u (d.1976), Letonyalı piyanist Lauma Skride eşliğinde dinledik.
Festival Kurulu, çellistin gönderdiği seçenekler arasından dinleyiciyi tatmin edecek bir program ortaya çıkarmıştı. Önce L.V.Beethoven'in Do majör tonda, bestecinin alışılmış formları kendine göre değiştirmeye başladığı son dönemini yansıtan sonatını dinledik. Müller-Schott, bestecinin “özgür sonat” diye nitelendirdiği bu iki bölümlük eserindeki rapsodik anlatım ve ezgisel zenginliği, kusursuz biçimde yansıttı.
Beethoven'i, Fransız izlenimci C. Debussy izledi. Bestecinin tek viyolonsel sonatında Müller-Schott kısa temalar arasında ustalıkla gezindi. İkinci bölümdeki tel çekmeler, kaydırmalar ve eşik yanında çalmalarla değişik teknikleri beceriyle kullanıp, duygulu, ve yer yer şakacı-alaycı anlatımı, piyanistin de dikkatle sağladığı uyumun yardımıyla çok güzel sergiledi.
Sırada R. Schumann vardı. Çellistlerin gözdeleri arasında yer alan Adagio ve Allegro'yu besteci aslında Korno ve piyano için yazmıştı ama günümüzde eser örcelik ve yoğunlukla çello-piyano tarafından seslendiriliyor. Birinci bölümü hafif çalınan, lirik, ikinci bölümü canlı ve neşeli eseri ikili yetkin biçimde seslendirdi.
Konserin son eseri, örijinali keman-piyano için yazılmış ama hemen çello uyarlaması da yayımlanmış olan Cesar Frank'ın La majör Sonatıydı. Bestecinin 1886'da Belçikalı kemancı Eugene Ysaÿe için düğün armağanı olarak yazdığı bu sonatta, müziğe getirmeye çalıştığı yenilik, eserin tüm bölümlerinin ana temanın gelişimini kullanarak yapılandırılmasıydı. Frank, ustalıkla kontrpuan ile doğaçlamanın karşıtlığını kullanarak , her bölümde karşımıza çıkan lirik temayla eserin bütüncüllüğünü sağlamıştı. Besteleme ne denli ustacaysa, Müller-Schott – Skride ikilisi de o denli ustalıkla seslendirdiler bu sonatı.
Yoğun alkışa karşı, Müller-Schott Şostakoviç'ten bir “allegro” ile bis yapacaklarını anons etti.
Bestecinin Op. 40 Çello-Piyano Sonatı'nın ikinci bölümünü, Müller-Schott, Rus çellistelerle, örneğin hocalarından biri olan Rostropoviç'le kıyaslandığında daha yumuşak ve müzikal biçimde seslendirerek “yorum farkı”nı ortaya koydu.
Özetlemek gerekirse, Müller-Schott'ta gelişkin bir teknik, duyguyu iyi yansıtış, temiz çalma, duyarlı yorum bir arada... Elde ettiği tonda çaldığı Venedikli luthiye Matteo Goffriller'in elinden çıkma 1727 yapımı çalgının da kuşkusuz katkısı var. Eh, bundan âlası can sağlığı...