Flüt ve arp, tınıları birbirine yakışan ve tamamlayan iki antik çalgı. Günümüzde teknik olarak en gelişmiş durumlarına ulaştılar. Ama çalgılar ne denli gelişmiş olursa olsun, onları çalanlar önemli.
Bülent Evcil, yurtiçinde ve dışında takdir gören, yorum gücü, tekniği ve bunları ortaya koymaya yeten nefesiyle en seçkin flütçümüz. Bakmayın tevazu sahibi olduğuna, medyada kendine lakaplar taktırıp boyuna kendini övdürme çalışması yapmadığına... Belli ki vaktini formunu korumaya harcıyor.
Çağatay Akyol müziği aşkla sevmesi, çokyönlü yaklaşımı, çelik parmaklarıyla arpinden yüksek volüm elde ederken tınılarına duygu yükleyen, daha çok kadın çalgısı olarak bilinen arpin ülkemizdeki üst düzey icracısı...
Bu ikili bir araya gelince ne olur?
Sorunun yanıtını Turgutreis'in müziksever ahalisi, 1 Ağustos Cuma akşamı marinanın ucundaki küçük amfitiyatroda, ortam dış seslere açık da olsa, ses tertibatı arada vınlayıp patlayıp çatırdasa da, gayet olumlu biçimde aldı.
10. yılını kutlayan D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali'nin ilk “günbatımı” konserinde, iki üstdüzey icracının müzik tarihinden geniş bir yelpazede özenle oluşturdukları izlencedeki etkinlikleri, tatil beldesinde avare dolaşan pek çok insanın amfitiyatronun gerisine-berisine yığılmasına yol açtı.
Çağatay Akyol'un oda müziği ve değişik projeler bağlamında çalışmaya hep yatkın olduğunu biliyorum. Bülent Evcil'in da piyano eşlikli çalışmalarının yurtdışında ne denli beğeni kazandığı ilgililerin malumu. Ama bu ikili birarada çaldıkları zaman, diğer etkinliklerinin “yetmediğini” ortaya koyuyorlar.
Diyorum ki; Bülent Evcil / Çağatay Akyol Flüt Arp İkilisi sürmeli, izlence zenginleştirme ve yurdun değişik köşelerinde konser verme konusunda özendirilmeli...
Kadir Dursun'a önerimdir. Fazıl'ın menecerliğini bıraktın, piyano festivali düzenleyiciliğinden çekildin, işte sana altın gibi bir ikili. Sponsor bul, büyük kentlerden kültüre aç ilçelerimize kadar uygun salonlarda dinletileri ayarla... Atacağın taş, ürküteceğin kurbağaya değecektir...