Mahir’in Maharetleri ve "Betarka" AyşeDeniz
Beyaz yakalılar arasında “armut dibine düşer” sözü belki de en çok müzisyenler için geçerlidir. Günümüzde orkestralarda, anne-babası, dedesi müzisyen olan pek çok gence rastlıyoruz. Aynı aileden dördüncü kuşak meslek sürdürümcüsü olan müzisyenler de bulunuyor. Daha anne karnından itibaren işitsellikleri gelişen ve müzikle beslenen, ardından eğitim alan çocuklar arasında bestecilikte karar kılanlar da var. Bunlardan biri de, viyolonsel ve piyanoyla başladığı müziğe kompozisyonla devam edip, günümüzde bestecilik ve kompozisyon öğretmenliği yapan, kendi yapıtlarında toplulukları yönetenler de var. Bunlardan biri de Mahir Cetiz’dir ( d. 1977). Mahir’in dedesi Haydar Cetiz, CSO’nun eski trompetçilerinden, babası Tulga Cetiz ise iyi bir piyanist ve konservatuvarda piyano pedagoguydu. Kızkardeşi Nil Cetiz ise BSO’da keman grubu üyesi.
Mahir sahnede bilgi veriyor.
Mahir, önce Ankara Devlet Konservatuvarı'ndan viyolonsel, piyano, şeflik ve kompozisyon alanında lisans derecesi aldı. Lisansüstü eğitimini ABD’deki Memphis Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi ADK’nda tamamladıktan sonra iki yıl boyunca İngiltere'nin Manchester kentinde yaşadı. Bu aslında bir ödüldü. British Council tarafından verilen "yılın müzisyeni ödülü"nün sahibi olarak Royal Northern College of Music’te eğitim görme hakkı elde etmişti. 2003-2006 yılları arasında Ankara'daki Bilkent Üniversitesi'nde kompozisyon ve müzik teorisi dersleri vererek öğretim üyesi olarak çalıştı. Daha sonra New York’a taşınarak Columbia Üniversitesi’nde ders verdi. Ünlü Guggenheim bursunu kazandı, uluslararası alanda prestijli Paris yakınlarındaki Les Écoles d'Art Americaines de Fontainebleau'dan Nadia Boulanger Bestecilik Ödülü’ne değer bulundu. İrili ufaklı pek çok ödülü olan Mahir Cetiz, halen Rudi E. Scheidt Müzik Okulu'nda kompozisyon ve müzik teorisi dersleri veriyor.
Yeni müzik alanında dikkati çeken Cetiz’in yapıtları orkestra ve farklı büyüklüklerdeki akustik topluluklardan, solo enstrüman ve elektronik ortam için hazırlanmış parçalara kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Müzikleri, International Contemporary Ensemble, Ensemble Intercontemporain, New York Philharmonic, BBC Symphony, BBC Philharmonic, Tonhalle-Orchester Zürich, Cumhurbaşkanlığı Senfoni, Bilkent Senfoni, Gedik Filarmoni başta olmak üzere çeşitli orkestralar tarafından seslendirildi. Yapıtları genellikle programlı yeni müzik örnekleridir. Cetiz’in Orta Doğu ve Hint kültürlerinin müzik geleneklerinden, orta çağ çoksesliliği gibi kaynaklardan da beslendiği bilinir.
Mahir, ülkesiyle de bağını hiç koparmaz. Çeşitli orkestra ve topluluklardan beste siparişi alır, her yıl mutlaka gelir, Ankara’daki ailesiyle görüşür, müzisyen dostlarıyla fikir alışverişinde bulunur.
Geçtiğimiz 2024 yılında Mahir Cetiz, önemli bir projesini sonuçlandırdı. Yaylı Sazlar Dörtlüsü, Saz, Etnik ses, Anlatıcı ve Elektronik Sesler için yazılmış olan "Ağıtlar ve Düşler”, 2023 Depremi kurbanlarına adanmıştı. Yapıtın çıkış noktası Yaşar Kemal’in öykü ve romanlarıydı. Mahir yapıtı “müzikal bir meditasyon” olarak nitelendiriyor ve yapıtın seslendirilişi ile ilgili şu bilgiyi veriyor:
“Ağıtlar ve Düşler, John Simon Guggenheim Memorial Vakfı Burs projemin önemli bir parçasıdır. Siemens Musikstiftung'un yanı sıra Ellen Jewett ve Klasik Keyifler'in de desteği sayesinde projemin bu kısmı 29 Ağustos 2024 tarihinde Osmaniye'de ve 7 Ekim 2024 tarihinde de Princeton Üniversitesi'nde icra edildi.”
Bu iki icrada farklı müzisyenlerin görev aldığını, Princeton’da Mahir’in bilgisayarıyla hem elektronik bazı efektleri verdiğini, hem de topluluğa şeflik yaptığını görüyoruz. Cetiz, bu projenin nasıl geniş bir işbirliği ve katılımla sonuçlandırıldığını da vurgulamadan geçmiyor:
“Aslında Princeton'da olan konser, Klasik Keyifler ile yaptığımız bir projenin finali idi. Bartok'un Ayak İzlerinde başlıklı bu proje hem Erberk Eryılmaz'ın, hem benim, hem de daha başka pek çok yeni bestecinin eserlerini bir araya getirdi. Siemens'in sponsorluğu çok önemli bir yardım sağladı. Projeleri Ellen Jewett düzenledi ve gerçekleştirdi. Bu projeler kapsamında ayrıca Onur Türkmen'in de Gılgamış eserinin gerçekleşmesine de katkıda bulunuldu Klasik Keyifler tarafından.”
Emeği geçen müzisyenleri de ihmal etmeyelim. Osmaniye’deki seslendirmede kadro şöyleydi: Ellen Jewett , Ceren Türkmenoğlu (keman), Laura Kretzman (viyola), Gözde Yaşar (çello), Atakan Turaç (saz), Hüsam Süleymangil (anlatıcı)
Princeton’da ise şu müzisyenler yer aldı seslendirmede: Sunghae Anna Lim, Ellen Jewett (keman), Caroline Wolff (viyola), Elizabeth Simkin (çello), Mahir Cetiz (şef), Hüsam Süleymangil (anlatıcı) .
Mahir’in özenle çalıştığı bir diğer yapıtı ise Viyolonsel Konçertosu’ydu. Yapıt geçtiğimiz 9 Kasım 2024 akşamı Murat Cem Orhan yönetimindeki Bilkent Senfoni eşliğinde Atatürk’ü Anma Konseri’nde seslendirildi, solist Çağ Erçağ’dı. Mahir, bu yapıtıyla ilgili şu bilgiyi verdi:
“Viyolonsel Konçertosu, Çağ Erçağ için yazıldı, fakat benim de hocam olan, Cumhuriyetin yetiştirdiği en önemli müzisyenlerden Doğan Cangal'a ithaf edildi. Bu eserin yazılmasında hem Çağ Erçağ’ın viyolonsel çalışında ortaya çıkan kuvvetli karakter çeşitliliği, hem de hocam Doğan Cangal’ın biyografisinden alıntılar önemli belirleyiciler olmuştur.”
Peki, Mahir Cetiz, 2025’te rutin akademisyen etkinliklerinin dışında ne yapacak? Görünen o ki, elektronik müzik alanında daha çok çalışma yapmanın yanı sıra, film müziği ve multimedya için müzik çalışmaları olacak.
***
Slovakya’da Yeni Yıl Konserinde “Betarka”
Yılın son ve yeni yılın ilk ayı dinsel nedenlerle yılbaşı kutlamayan ülkeler hariç, hemen her ülkede irili ufaklı yeni yıl konserleri düzenlenir. Genellikle geniş kitlelere ulaşmayı hedefleyen bu konserlerin bazılarının düzenleyicileri doğrudan Radyo-TV kurumlarıdır, bazılarını da orkestralar düzenler ve çoğunu yine Radyo-Tv kurumları ya naklen yayınlar, ya da kayda alarak uygun bir zamanda izleyici ile buluşturur.
AyşeDeniz diğer sanatçılarla
Avrupa Yayın Birliği üyesi Slovak Milli Televizyonu RTVS de değişik ülkelerden ayrıntılı bir araştırma sonucu seçtiği solistlerle gösterişli ve eğlenceli bir yılbaşı konseri vererek 5 Ocak 2025 öğle saatlerinde yayınladı. Solistler San Francisko’da yaşayan Türk piyanist-besteci AyşeDeniz Gökcin ile İtalya’dan Üç Tenor Alessandro Fortunato, Francesco Fortes ve Stefano Sorrantino idi. Renk olarak İrlanda’dan Riverdance yapan bir danscı da programda yer alıyordu.
14 yıldır düzenlenen bu konserin girişimcisi, bölgesindeki eski geleneklerin korunmasını ve yenilerinin geliştirilmesini destekleyen bir sivil toplum kuruluşu olan Bratislava Kültür Derneği’ydi. Bir saatlik uzaklıktaki Viyana Filarmoni’nin her yıl yüzlerce ülkede izlenen yeni yıl konserlerinden ilham alarak Bratislava Yeni Yıl Konseri’ni düzenlemeye başlamışlardı. 2025 için mekân olarak Bratislava’daki Belediye Başkanının resmi ikametgâhı olan Primat Sarayı seçilmişti. Orkestrayı Slovak şef Dušan Štefánek yönetiyordu.
AyşeDeniz konserin verildiği Primat Sarayı’nda
Slovak dijital basınında yer alan bir yazıda konser hakkında bakın ne denildi:
“Etkinliğin en önemli ismi, dikkat çekici piyanist ve besteci AyşeDeniz Gökçin'di. Nefes kesen sanatçılığı ve karizmatik kişiliğiyle tanınan sanatçı, Beethoven'ın iki eserini birleştirerek orkestra için olağanüstü bir eser yarattı. Bu eşsiz beste, ilk kez Yeni Yıl Günü'nde muhteşem Aynalar Salonu'nda icra edildi. Müzikal katkısı yalnızca teknik bir hârikadan ibaret değildi, aynı zamanda duygusal bir yolculuktu. Gökçin'in müziğiyle kültürel sınırları aşma yeteneği, konserin bağlantı temasının mükemmel bir yansımasıydı. Beethoven'ın eserinin inceliklerini ustalıkla aşarken, izleyiciler klasik ve modern müzik dünyaları arasındaki derin birlik ve iş birliği duygusunu hissedebiliyordu.”
AyşeDeniz yapıt sonunda, elleri havada
AyşeDeniz’in özgün bestesi Chaos için de konserin program kitapçığında şu not yer alıyordu: “ “Chaos, piyano başrolde olmak üzere AyseDeniz Gökçin’in kaleminden çıkan özgün bir eserdir. Hem piyanist hem de besteci olan bu virtüöz sanatçının eseri, adıyla uyandırdığı kaygının aksine, hoş bir minyatürdür. Eser, tek bir notanın hızlı bir şekilde tekrar edilmesiyle başlar ve biter. Bu notadan, yavaşça ‘evrensel bir melodi’ gelişir ve müzik sonunda başlangıç noktasına geri döner.”
Bu yapıt konserin ilk yarısında seslendirildi, ilk yarının programı şöyleydi: Edvard Grieg: Zafer Marşı, Emil von Reznicek: Donna Diana ( Operadan Uvertür), Erneste De Curtis: Sorrento’ya Dönüş, Pyotr Ilyich Tchaikovsky: Çiçek Valsi, AyşeDeniz Gökçin: Chaos (Kaos), Luigi Denza: Funiculì, Funiculà, Josef Rixner: Hooligan Polka, İrlanda Şarkıları: Baltimore Hornpipe.
AyşeDeniz’in iki düzenlemesi ise ikinci yarıda seslendirildi: Ludwig van Beethoven: Türk Marşı, Giacomo Puccini: Nessun Dorma ( Turandot Operasından Aria), Andrew Lloyd Webber / JS Bach: Operadaki Hayalet ( Bach Tarzı, düzenleme AyşeDeniz Gökçin),
Pyotr Ilyich Tchaikovsky: Fındıkkıran Balesinden Fısıldayan Flütler Dansı, Leonard Cohen: Hallelujah, Ludwig van Beethoven: Beethoven Remix ( düzenleme AyşeDeniz Gökçin), Johann Strauss: Güzel Mavi Tuna, Johann Strauss: Radetzky Marşı.
Konserin sonunda organizatör Diana Štrofová’nın AyşeDeniz’i kendi dilinde “betarka” diye nitelendirdiğini öğrendim. Bu kelime, aynı anda hem melek, hem şeytan olan kişi anlamına geliyormuş. Yıllar önce İtalyanların da piyanist Emre Şen’in icracılığı için aynı benzetmeyi yaptığını anımsıyorum. Bakın Diana Štrofová’nın AyşeDeniz için söylediklerine:
“Seyirci tamamen büyülendi; birçok kişi AyşeDeniz’in müzikal dehâsını, inanılmaz hayal gücünü ve klasik eserleri kendi tarzıyla piyano aracılığıyla hayata geçirme konusundaki olağanüstü yeteneğini övdü. Bu büyülü atmosferi yaratmaya olan paha biçilemez katkısı için bir kez daha teşekkür ederiz. Evden TV’den izleyen seyirciler de aynı şekilde büyülendi."
Şimdi merakımız, acaba TRT-2 kanalımız, bu konserin kaydını doğrudan ya da EBU aracılığıyla sağlayıp Türk dinleyicisine ulaştıracak mı?
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
5 Şubat 2025, Ankara
Bu yazı Konser Arkası dijital dergisinin Şubat 2025 sayısında yayımlanmıştır.