Köşe komşum Sayın Savaş Sönmez’in Anafartalar Çarşısındaki seramik duvar panolarını anlattığı yazılarından etkilenmemek ve panoları merak etmemek imkânsızdı. (http://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/savas-sonmez/anafartalar-carsisi-muzesi/1474/
http://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/savas-sonmez/yine-anafartalar-carsisi/1564/). Böylece benim de yolumun Anafartalar’a düşmesi farz oldu.
Ben yaşta olup Ankara’da yaşayanlar hatırlayacaktır, Mimar Ruşen Dora’nın dekorasyon küratörlüğünü yaptığı Anafartalar Çarşısı inşa edildiği dönemin en modern binasıydı. Zamanın AVM’si ya da bilim müzesi gibiydi, yürüyen merdivenler aklımı başımdan alırdı. İnmek ayrı bir heyecan, çıkmak bambaşka bir maceraydı. Modern Çarşı da adı üstünde benzer bir deneyimdi, sonra da bunlara gökdelendeki Gima mağazası eklenmişti. Biraz büyüyüp de tıp bilimine merak sararken bilincimin derinliklerinde yürüyen merdivenlerin tılsımlı etkisi, inanıyorum ki işbaşındaydı!
Çarşıyı gezerken bana iki düşünce hâkim oldu. Birincisi yapıtların çoğunda “göz” imgesinin varlığı idi. Buna, göz hekimi olduğum için “algıda seçicilik” diyebilirsiniz, ama lütfen siz de bakın. Eminim Arif Kaptan’ın, Atilla Galatalı’nın, Cevdet Altuğ’un ve Füreya Koral’ın yapıtlarının kiminde tek gözlü dev “cyclop” gibi tek bir gözün, kiminde ise bir çift ya da onlarca gözün size dikkatle baktığını fark edeceksiniz.
İkinci düşünce ise yaşadığımız ortamın estetik algımıza etkisi konusu. Bunca zaman sonra ancak şimdi iç ve dış mimarinin insan yaşamında ve çocuk eğitimindeki önemini kavrayabiliyorum. Ufacık bir tohum art arda birçok nesli nasıl etkileyebiliyor görebiliyorum. Örtük eğitim bu olsa gerek, farkına varmadan öğrenilen ve adeta genlere kaydedilip bir sonraki nesle aktarılan kültür bilgisi. Çocuk yaşımızda gördüğümüz sanat eserleri hepimizi bir şekilde etkiliyor, tercihlerimizi yönlendiriyor.
3-7 yaş çocuklarının estetik algısı üzerine yapılan bir tez çalışmasında, biri eğitimli, diğeri nispeten daha az eğitimli ailelerin çocuklarından oluşan iki grup çocuğa, biri güzel yapılmış diğeri düşe kalka yapılmış balelerin videoları seyrettirilip hangisini beğendiklerini sorulmuş. Eğitimi az olan ailelerin çocukları düşe kalka yapılan dansları yeğlemiş. Tezin özetinde “…Sosyoekonomik düzeyin estetik açıdan güçlü bir uyarıcıyı ayırt etme ve beğenme ile ilişkili olduğu belirlenmiştir” deniliyor (1). Diğer bir deyişle, erken yaştan itibaren sık görülen yeğleniyor.
Çarşıdaki dükkânlarda çalışanların bu sanat eserlerine tepkisi veya uyumu nasıl olmuş sorusuyla bakıldığında, aslında onları benimsemiş oldukları görülüyor. Yukarıda sözünü ettiğim tezin sonuçlarından hareketle uzun yıllar bu eserlerle yaşamak mutlaka estetik tercihlerinde değişiklik yaratmış olmalı. O kadar ki Arif Kaptan’ın bir rölyefinin önündeki gömleklerin renk sıralaması rölyefe yorum içeren doğrudan katkısına bir örnek.
Veya Atilla Galatalı’nın duvar panosu önündeki ayakkabı sergisi, gözlerin altına yerleşince sanki ayağında ayakkabı olan dev bir insan formu ortaya çıkarmış. Çarşı esnafı, Seniye Fenmen’in belki de çarşıdaki en sofistike ve çağının ötesindeki eserler olan seramik duvar panolarında anlattığı duygularla henüz tam uzlaşamamış hissi verse de çarşıya girmeden Ulus Çarşısının dış duvarındaki resim umut verici, bir genç ressam Fenmen’i anlamış, hatta bence kendi diliyle anlatmış da (Ulus Çarşısı duvar resmi).
Sanat eğitmenleri, sanat tarihi hocaları toplum hafızasının nasıl şekillendiğini bilen uzmanlar. Sanat aşı gibi, izlendikçe duyarlılık artıyor. Yaşadığımız şehirler de kocaman bir okul aslında, Anafartalar’da olduğu gibi, dersler de hiç bitmeden yaşam boyunca sürüyor.
Esnaf bina yıkılacak mı diye korkarak bekliyor. Bu korkunun tek iyi yanı bunca yıldır gidip öyle sere serpe sunulmuş şahane eserleri görmek aklımın ucundan geçmezken, olağanüstü bir sabah geçirmemi sağlamış olması. Bir define avcısı gibi o duvar senin bu duvar benim dolaşırken hem bazı eserleri hatırladım, hem de sonraları hangi sanat eserlerinden hoşlanmamı sağladıklarını anladım. Çocukluğunda sanatla karşılaşmamış olmak insanın ne kadar elinde değilse, Anafartalar Çarşısında define avına çıkmak da bir o kadar elinde…
Not: Sergiyi, yani çarşıyı gezdikten sonra Akman’da bir boza içmek isterseniz biraz şaşırabilirsiniz, demedi demeyin. Kapitalizm dimdik karşınızda duruyor olacak!
PINAR AYDIN O'DWYER
Fotoğraflar: Eylem Karayünlü
Kaynak
Erdem P: 3-7 Yaş Çocuklarının Estetik Algılarının Gelişimi. Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2010.