Erdek Türkiye'nin ilk turistik merkezlerinden biri. 1950 yılları sonunda sanatsal, kültürel ve doğal güzellikleriyle -İstanbul'a yakınlığının sağladığı yolculuk kolaylığıyla da- Erdek'e gidilir, Erdek'te buluşulurdu. Erdek modaydı. Erdek uygar Erdek' lilerle donanan sokaklarıyla, kıyıdaki ayağınıza deniz deyen kahveleriyle, Çerkez konaklarıyla, Rum evleriyle, antik ören yerleriyle ve altın kumlu sahilleriyle çok güzeldi. O güzelliğe bazen Aşık Veysel'in sazı sesi eşlik eder, Erdek bazen Selmi Andak'ın kültürü, bazen Hikmet Şimşek'İn çok sesli müzik konserleri, bazen Genco Erkal ya da Haldun Dormen'in tiyatro gösterileriyle şenlenir, daha da değer kazanırdı.
Erdek, 1960 Yıllarının sonunda arkadaşlarım ve ailemle birlikte yaz tatillerimin adresi olduğunda mimari değerlerini koruyor orda burda eski güzel evler yaşamını sürdürüyordu. Zeytinli adanın karşısında kıyı kahvelerinde ada çayı eşliğinde oturduğunuzda deniz ayaklarınıza ulaşıp size varlığını hissettiriyor, piknik amaçlı ziyaret ettiğiniz binlerce yıllık arkeolojik değerleri dokunulmasa da öylece kalması sağlanıyor, inanılmaz güzellikteki denizinde akşam gün batarken ve gece ay ışığında yüzmenin, altın kumsalında güneşlenmenin keyfine doyum olmuyordu. Pazarlarına çevre köylerden gelen sebze, meyve, özgün yeşil otların insanı saran tazeliği ayrı bir güzellikti. Çevre yerleşimlerden kadınların getirdiği çeşitli el işi ürünlerini kapışarak alırdık arkadaşlarımla. Ya denizinin bereketi; kılıç, kalkan, karides ve güzelim kraçalı menüsüyle müthiş zengindi. Erdek'in sokakları Erdek'e hizmet etmiş nice bürokratın, sanatçının, meslek sahibinin isimleriyle değer kazanıyordu.
Bir aile ferdimin evliliği nedeniyle Erdek'le akraba olduğumuzda yalnızca tatil için değil yakınlarımı görmek için de yılda birçok kez gittiğim bir yer oldu. Ancak giderek değişen insan dokusu, kent mimarisi, çevre koşullarıyla ilgimin azaldığı yıllar girmişti araya.
Birkaç yıldır yeniden kendini bulmaya başlayan, ortak geçmişinin öneminin ayırdına varan, özellikle düzenlediği festivalle modern bir sahil kenti portresi çizen Erdek'le yeniden buluşmaya başladığımı duyumsadım. Bu yaz gördüğüm fotoğraflar arasında bir Yunan Folklor ekibindeki orta yaşlı hanımın söylediği Girit türküsüne eşlik eden Belediye Başkanı sevgili Hüseyin Sarı, söyleşi yapan eski dostum İlber Ortaylı, canlı bir TV programı yapan Uğur Dündar'da vardı. Erdek'in olağanüstü arkeolojik değerinin pek de farkında olmayan küçükleri bilinçlendirme çabasını, Kirazlı Manastırı'nda yapılan bir ayinin kardeşliği perçinleyen saygın görüntülerini, , Pomak gecesi , Roman düğünü gibi çok kültürlülüğün değerinin paylaşımı çok hoştu.
Anladım ki yeniden, Erdek Zamanı başlıyor... Yitirdiklerimizi kazanmaya çalışarak, yeni değerlerle zenginleşerek, eminim bu zaman daha da güzel, daha çekici olacak.
Gülşen Karakadıoğlu