Dünya Şiir Günü’nde elbette köşeyi şiir kapacaktı.
İçlerinden haiku’lar daha atik çıktı.
Evvel zaman içinde bir yayınevi vardı: İyi Şeyler’di adı. Adı gibi “iyi şeyler” yayınlardı. “Haiku” denilen Japon lirik şiirini o tanıttı bir çoğumuza.
5-7-5 heceli üç dizeden oluşan “haiku”lar 16. yüzyılda ortaya çıkmış, 17-18. yüzyılda gelişmiş. Genellikle mevsimlerle ilgili duygu ya da düşünceyi dile getiren bu şiirlerde Budizm’den, Taoizm’den, yerel inançlardan imgeler kullanılmış.
19., 20. yüzyılda Batı’da da “haiku”lar yazılmaya başlanmış. Bizde de daha sonra “haiku”lar yazıldı.
Bugün İyi Şeyler’in yayın yönetmeni Cevat Çapan’ın çevirisinden 1991 basımı bir kitabı alıyor ve “haiku” ustalarından tadımlıklar sunuyorum. Sessizlik içinde bir an durup usul usul söylediklerini duymaya çalışalım…
İşte Matsuo Başo’nun 350 yıl öncesinden gelen sesi:
Güz Sonu
Güz-
kuşlarla bulutlar bile
yaşlı görünüyorlar.
Birden
Dağ yolunda çiçek açan
eriğin kokusuyla birden
güneş doğuyor!
Başo’nun öğrencilerinden Etsujin ise aşağı yukarı 300 yıl öncesinden fısıldıyor:
Yıl Sonu
Bu yılın da sonu geldi
gizledim bizimkilerden
saçıma ak düştüğünü
Kyoroku da Başo’nun öğrencisi:
Baskın
Ateş küllenmiş, gece ilerliyor –
birden
kapım çalınıyor.
18. yüzyıl ozanlarından Taniguçi Buson ressammış aynı zamanda…
Kış
Karların içinde
kapılarını yüzüme kapayan
evlerin ışıkları.
Dünyanın Hali
Batıdan esince rüzgâr
doğuya yığılıyor
dökülen yapraklar.
Buson’un çağdaşı Ryoto’dan:
Sessiz Söğüt
Öfkeyle geri döndüm:
sonra baktım, bahçede
söğüt ağacı.
Yine 18. yüzyıldan Taigi, “Yalnızlık”ı şöyle anlatmış:
Uçan bir ateş böceği!
“ Bak, bak şurada!” diyecekken
yanımda kimseyi göremiyorum.
“Haiku”nun belki de en çok sevilen temsilcisi Kobayaşi İssa 19. yüzyılda da yaşamış.
Ağlamayın
Böcekler, ağlamayın!
Âşıklar da, yıldızlar da
ayrılmak zorunda birbirlerinden.
Dilek
Çekirge,
ben gidince,
göz kulak ol mezarıma.
Kiraz Zamanı
Bırakıp gittiğim
eski evimde
kirazlar çiçek açmış.
Bu yazıda alıntılanan son şiirler 20. yüzyılı görmüş bir Japon ozanından olsun: 11 yaşında şiir yazmaya başlayan Masaoka Şiki’den… Pencerenin içinde unutulmuş bir saksı çiçeğiniz varsa, buyurun:
Baharda
Nicedir unutulmuş bir şey-
içinde çiçekler açan saksı
bir bahar günü.
Öğle Saati
Bir bahar günü:
kimsenin bir şey yapmadığı
bir köy.
Şiire bir gün yeter mi? Tüm günler şiirli olsun! Her gün için bir şiiri olan duvar takvimleri çıkıyor mu hâlâ? Ben çocukken vardı; sonra yeniden denendi; gene olsun! Herkesin evine bir şiirli duvar takvimi asılsın! Ama buyruk büyük yerden gelmeli, benim buyruğuma kim takar?!