Tutu Aydınoğlu (d.1984 -(Piyano), Olexandr Samoylenko (d.1968 -Keman) ve Rahşan Apay'ın (d.1982- Çello) birlikte kurdukları TRIO İSTANBUL, 18 Şubat 2020 Salı akşamı Zorlu Psm, %100 Studio sahnesindemüzikseverlere tek kelime ile enfes bir müzik gecesi yaşattı. TRIOISTANBUL "Klasikten Tangoya "konseptinde hazırladıkları birbirinden güzel 16 seçkin eserden oluşan programlarıyla dinleyicilerini klasikten tangoya müzikli bir yolculuğa çıkardı.
Üç sanatçı da kariyerlerinde hatrı sayılır bir başarı grafiğine sahip, güzel işlere imza atan müzisyenler. Ama bunun ötesinde tutkuyla bağlı oldukları ve içlerinde yaşattıkları müziği icra ederken ortaya koyduklarıetkinlik, onların ne kadar iyi birer müzisyen olduklarının ispatı gibiydi.
Konser Zorlu Psm içinde bulunan %100 Studio sahnesinde verildi. . %100 Studio şu an dünyada büyük bir trend yakalayan, sanatçıyla sanatseverin arasında engeller ve ya sınırlar olmaksızın ortada yerden çok yüksek olmayan sahnenin etrafını saran seyirci ile iç içe sanatın icra edildiği "Yellow Lounge" konseptini anımsattı. Şu an dünyada bu konsepte en çok konser veren sanatçılar Lang Lang ve Danill Trifonov. Günlük kıyafetleriyle sanki ev ortamında arkadaşlarına çalıyorlarmış gibi seyircinin ayağının dibine kadar oturduğu ve içkisini yudumladığı bir konsept bu. Lakin Zorlu Psm'de mekan temel hatları alınmış olsa da, konseptin ana felsefesi olan sıcaklıktan uzak kalmış. Atıl olan bir alan çok mantıklı bir şekilde konser salonuna çevirilmiş olsa da gerçek bir konser salonu ya da bir "Yellow Lounge" konspetine dönüşmesi için katedilmesi gereken çok yol var gibi görünüyor. Ama bu konsept hoşuma gitti ve ilerleyen zamanlarda Zorlu Psm'nin konseptin hakkını verebileceğini düşünüyorum.
En önden neredeyse sanatçıları göz hizasında izlediğim bu konserde havada uçuşan reçine tozları, aşkla basılan piyano pedalının sesi bile sanatçıların müziğe duydukları tutkuyu izleyenlerin anlaması için fazlasıyla yeterliydi. Tempoda yere vurulan ayak, transta verilen nefes ve çaldığı notayı mimikleri ile yansıtan yüzler, tüm seyirciyi dinlemenin ötesinde müziğin ritminin birer parçası haline getirdiler.
Trio'nun seçtiği 16 parçadan oluşan program, seyiricinin kulağının aşina olduğu eserler dışında, salonlarda az duyduğumuz eserlerin yanı sıra, bir tane de Türkiye prömiyeri diyebileceğimiz çok özel bir eser barındırıyordu.
Sanatçılar bu programı hazırlarken işin kolayına kaçmamışlar. Tamamı, teknik ve hâtta virtüozite gerektiren, icra edilmesi kolay olmayan eserlerden oluşturulmuş. Her bir sanatçı kendi partilerinde üstüne düşen görevi tüm salondaki seyircilerin takdirlerini kazanacak şekilde icra etti.
Genelde triolarda tüm yükün piyanistin üstünde olduğu göz önüne alınır ise, bu gecede Tutu Aydınoğlu ayakta alkışlanmayı hak eden bir iş çıkardı. Aydınoğlu'nu piyano başında tutku ile çalarken izlemek ve dinlemek gerçekten büyük keyif veriyor. Bu sanatçının ismini çok yakında sadece Türkiye'de değil yurt dışında da vereceği konserlerle de duyacağınıza eminim. Akademisyen olarak görevini sürdürdüğü kurumu, böyle bir değeri çatısı altında barındırdığı için, ne kadar gurur duysa azdır.
Keza Rahşan Apay'ın tarifsiz güzellikteki insanın içine işleyen performansını, hele ki oda müziği icra ederken dinlemek harika bir deneyim. Eserleri böyle içli çalmak, ve kendi içinden akan duyguyu çellonun eşsiz sesiyle seyirciye ulaştırmak gerçekten ustalık isteyen bir beceri olsa gerek. Apay bu ustalığı icra ettiği her eserinde harikulade bir şekilde gösterdi. Bu gece çello,ustasının elinden, sahip olduğu o insanın içine işleyen lirik sesiyle harika bir performans sergiledi.
Gecenin süprizi ise ilk defa duyduğum ve dinleme şansına bu gecede sahip olduğum Brezilyalı besteci Marlos Nobre 'nin "Poema III" adlı eseri oldu. Dünyaca ünlü çellist Yo-Yo Ma'nın da çalmış olduğu araştırınca öğrendiğim, insanın sahip olduğu tüm duygulara hitap eden tutkulu bir eser. Bu aşk, tutku ve hüzün dolu şiirsel eseri Aydınoğlu & Apay ikilisinin icrasından dinlemek , seyircilerin içini tarifsiz bir huşuyla doldurdu desek yeridir. Ayrıca eserin bu tarihte icra edilmesinin başka bir anlamı daha vardı. 18 Şubat 1939'da doğan bestecinin doğum günü olması sebebiyle, kutlama mesajları ile birlikte eserin icrası kaydedilerek Nobre'ye yollandı. Esere dair ilginç bir not ise, Apay'ın eşi ve besteci Armağan Durdağ (d.1981) kanalıyla müzisyenlerin Nobre ile kurdukları dostluk sonucu, bestecinin eserin çalma haklarını onlara hediye etmiş olması. Nice yaşlara Marlos Nobre...
Sahnenin en deneyimli ismi Olexandr Samoylenko çıktıkları bu müzikal yolculukta kemanıyla seyircilere rehber oldu. Kemanının buğulu sesiyle farklı duyguları seyircisiyle başarılı bir şekilde buluşturdu. Geçirdiği sakatlığı büyük ölçüde atlatmış ve eski performansına dönüyor olmasını izlemek mutluluk vericiydi.
200 kişilik salonun neredeyse tamamını dolduran TRIO İSTANBUL seyircilerinin ilgisini konser boyunca dinç tutan ve yarattıkları ambiyanslarıya herkesi müzikle sarıp sarmalayan, dinleyene "iyi ki gelmişim" dedirten keyif dolu klasikten tangoya bir müzikli gece yaşattı.
Zorlu Psm'nin şu "PASSO" üzerinden bilet satma kararını bir gözden geçirirse çok iyi olacağını düşünüyorum. Eğer sürekli Zorlu Psm etkinliklerine gelen biri değilseniz söz konusu sistem üzerinden online bilet almak seyirci için başlı başına bir muamma. Kimse bununla uğraşmak istemiyor ve etkinlik öncesi son saat içinde kapıdan bilet almayı tercih ediyor. Bu geri besleme açısından Zorlu Psm için maalesef sağlıklı bir sistem değil. Umarım bu kararlarını gözden geçirirler...
Osman Enfiyecizade
19 Şubat 2020, İstanbul