Sayın Editörüm Şefik Kahramankaptan,
Ankara Devlet Opera ve Balesinin (ADOB) Aydın Gün Anısına- Opera Yıldızları konseri hakkında www.sanattanyansımalar.com’a yazdığınız Dinleyicinin “Opera Yıldızları”nı tanıma hakkı yok mu? başlıklı yazınız üzerine 11 Nisan 2017 akşamı aynı konserin tekrarı olan dinletiye gittim. İyi ki yazmışsınız da merakım uyandı ve gittim, yoksa ortada bir konu olmadığı için şan konserlerine ne yalan söyleyeyim pek hevesli değilimdir.
İlk haberim yazınızda belirttiğiniz program kitapçığı eksiklerinin tamamen düzeltilmiş olduğu. Kapsamlı program, şancıların ve orkestra şefinin fotoğraflı özgeçmişleri üstelik tam da sizin belirttiğiniz sırada (şef, soprano, tenor, bariton, bas) sekiz sayfalık föyde estetik bir mizanpajla yerlerini almış. Ek olarak geniş açılı bir fotoğraf eşliğinde tüm orkestra üyelerinin adları da konulmuş.
İkinci haberim konserin kalitesi üzerine. İlk konseri bilemiyorum ama bu konserde sanatçıların hepsi gerçekten yıldızlaştılar. İzninizle ben program kitapçığı teamüllerine aykırı olarak soyadı alfabe sırasına göre gideyim. Bariton Caner Akgün için beni pek şaşırttı diyebilirim. Pek az bariton sesi ve söyleme şekli ile karakterden karaktere değişim sağlayabilir. Kimi Mozart’çıdır, kimi Verdi’ci, üstüne bir de Gounod’cu olabilen pek azdır, Ayhan Baran hariç. Genç bariton Akgün ise renk dolu sesiyle tümünü olması gereken müzikal karakterde seslendirdi.
Gündüz aldığım 21-24 Kasım 2017’de Viyana Staatoper’de Madama Butterfly operasında başrol (Pinkerton) oynayacağı haberi üzerine medar-ı iftiharımız tenor Murat Karahan’ı izlemek büyük bir keyif oldu. Kendimi onu Viyana’da seyrediyormuş gibi hissettim.
Genç soprano Zerrin Karslı, mükemmel yorumladığı zor parçalarla hem yıldızlaştı hem de aldığı ödülleri (özellikle de 2015 Ulusal Genç Solist Yarışması, Necdet Aydın Sahne Yorumu Özel Ödülü) sesinin ve sahnesinin hakkıyla elde ettiğini kanıtladı.
Usta bas Tuncay Kurtoğlu özellikle Çaykovski’nin Yevgeni Onegin operasından Prens Gremin’in aryasıyla beni kendimden geçirdi, soğuk Rus gecelerinde sıcacık bir kalpte dolaştırdı. Konserden sora bu sabah uyandığımda sesi zihnimde yankılanan bu arya oldu. Bir Nicolai Ghiaurov’dan (https://www.youtube.com/watch?v=ZhQr7w055-Y), bir Boris Christoff’tan (https://www.youtube.com/watch?v=nk8wLe_Hme0), bir de Mikhail Petrenko’dan (https://www.youtube.com/watch?v=To2PjH27TCE ) dinlemeden güne başlayamadım.
Soprano Deniz Yetim ise, hem tizleri hem pes tonları olan inanılmaz büyük ve güzel sesiyle yurtdışında neden bunca beğenildiğini bize göstermiş oldu. Onu Norma veya Leydi Macbeth gibi büyük dramatik ses ve sahne yorumu gerektiren eserlerde izlemek isteği duydum.
Konserin diğer solisti şef Selman Ada yönetimindeki büyük orkestra idi. Bu konserde bis “O sole mio” adlı Napoliten şarkı ile yapıldı, şancıların doğaçlama şakaları seyircilerin ayakta alkışlamasına neden oldu, neredeyse bir daha bis yapılması gerekecekti. Özellikle keman soloda konsertmayster Tayfun Bozok, klarnet soloda Gültekin Ulutaş ile viyolonsel soloda Erdoğan Davran aldıkları büyük alkışı hak ettiler. Aklıma hiç operaya gidip de “Bravo Çello” diye bağıracağım gelmezdi, ama vallahi oldu!
Konser programına gelince, yemek arası sorbet misali arada Albinoni’nin Adagio’su beni rahatsız etmedi ama ikinci bölümün başında Mahler’in 5. Senfonisinden Adagietto’su yemek arası çorba misali artık ana yemeğe geri dönülse de şancıları dinlemeye devam etsek diye sabırsızlanmama neden oldu. O kadarı kadı kızının masasında da olur.
Sayın editörüm Kahramankaptan, ADOB’da konser cephesinde dün akşamki durum budur, arz ederim.
Muharrireniz Pınar Aydın O’Dwyer