Adının gizli kalmasını isteyen sokak ressamlarına…
Nepal’de mahrem yaşam sokakta seyreder. Doğum da sokakta, ölü yakma işlemi de sokakta ve daha nice aktivitelerin tümü kamusal alandadır. Hollanda’da evlerin perdesi açık pencereleriyle hem eve ışık girmiş hem de sokaktan gelip geçene göz göze gelmeden umumi bir selam verilmiş olunur. Bizim topraklarımızda ise perdeler sımsıkı örtülmüş, kapılar kilitlenmiştir genelde. Böylece özel yaşam özel alanda seyreder ama bir kez sohbet başlamaya görsün, herkes herkesle yedi göbekten akraba olup çıkar.
Sokak manzaralarında insanların yanında ülkeye göre değişen diğer canlılar da dolanır. Örneğin ülkemizde kedi ve köpekler, Hindistan’da inekler ve maymunlar, kimi ülkelerde ise kuşlar, arılar sokağın standart sakinleridir. Bunlara ek olarak tüm dünyada sokaklar insanların ürettikleriyle donanmıştır; evler, parklar, lambalar ve benzeri çağdaş yaşam gereçleri. Arada bir de aslında insan ruhu için şart olan sanat eserleri yer alır kamusal alanda. Bu sağaltıcı veya umut sağlayıcı sanat eserleri kimi zaman sokağın sahipleri tarafından üretilir, kimi zaman bir sanat fuarı etkinliği olarak (1), kimi zaman da kamu yönetimlerince heykel, duvar resmi, lamba süsü vb. şeklinde kamuya sunulur.
Renkli Sokak Basamakları
Sokağın sahipleri tarafından içgüdüsel olarak üretilmiş eserlerin içinde şimdiye dek rastladığım en heyecan verici olanlarından biri farklı renklerle boyanmış beş basamaklı sokak merdiveni idi. O sokaktaki şirketlerin birinde görev yapan Apo, bir sabah aniden merdivenleri pek renksiz buluvermiş. Almış eline fırçayı boyayı, basamakları rengârenk bir cennete çevirmiş . Sokağa neşe ve ümit saçan bu sanatsal renkli basamakların üzerinde oyuncağa basıyormuş gibi neşeyle çığlık atan çocuklar da gördüm, boyalar aşınmasın diye parmak ucuna basan erişkinler de, birbirine sarılıp fotoğraf çektiren yaşlı çiftler de. O beş basamağın bulunduğu sokaktan geçtiğim her sefer zıplayıp ayaklarımı sağda veya solda havada birbirine çarpmak isteği duydum. Zamanla boyalar yağmur ve insan adımlarıyla aşındı tabii, ama ben hâlâ baktığım zaman hafızamdaki renkleriyle görüyorum onları.
Araç Parkında Kraliyet Bankı
Buna benzer bir başka örnek ise bir sanat kurumumuzun arka araç parkındaki güvenlik kulübesinin önüne taht gibi kurulmuş tahta bank. Muhtemelen kurumun ıskartaya çıkardığı bu bank belli ki bir zaman önce İngiltere kraliyetine dair bir eserde dekor olarak kullanılmış. Üzerindeki leylak motifleri Shakespeare dönemini anımsatıyor. Arkasındaki kulübe ne kadar çağa ait sentetik materyal barındırıyorsa, yanındaki köklü ağaç o denli tarihi motifli bankın bugünle bağlantısını kuran doğaya ait canlı bir yoldaş. Güvenlik görevlileri sadece ihtiyaçtan değil, banktaki sanatı da sezmiş ve onu bağırlarına basmış. Havalar düzelince onlarla beraber o bankta bir çay içmek için can atıyorum. Şimdiye kadar hiç sahnede rol almış böyle bir sanatsal banka oturmamıştım.
Ağaç Heykeller
Sokağın sahibi-sakinlerinin yanı sıra kamu yönetimleri de sokakta sanata katkıda bulunuyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin (ABB) gerçekleştirdiği değişik sokak sanatları ise bir süredir Ankara’nın bazı semtlerinde hemşehrilerimizin yaşamına sunulmuş durumda.
Bunlardan biri, ABB Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı’nın bir süre önce yontma heykel biçimine dönüşmesini sağladığı, Cinnah Caddesi üzerinde bulunan kurumuş çınar ağaçlarını dekoratif olarak yeniden değerlendirme projesi. Heykeltraş Şahmerdan Şahin’in eserleri olan bu kendine özgü ahşap sokak heykelleri hayvan türleri (kartal, rakun, tavuskuşu, zürafa, ayı, sincap, pars) ve kadın eli figüründen oluşuyor. Yakın gelecekte Saraçoğlu Mahallesi’nde bulunan kurumuş çınar ağaçları da benzer şekilde yeni bir görünüm ve işlev kazanacak.
Ağaçların canlıyken gezegenimizin en değerli yaşam kaynaklarından biri olduğuna hiç kuşku yok, üstelik çok da güzeller. Canlılıklarını yitirdiklerinde ise hâlâ en azından estetik amaçla kullanılmaları ve bu esnada “canlı ağaç ve doğa” kavramlarının hafızalardan silinmemiş olmalarını sağlamaları çok değerli bir düşünce.
Duvar Resimleri
ABB’nin bir diğer girişimiyle birçok duvar sanatsal resim tuvali halini aldı. “Çalışmaları belirleyen öncelikli unsurun kentin kamusal alanlarına artı değer katmaktır” olarak ifade edilen ve “mural resim” adı verilen bu eserlerin farkına varmamak ve zevk almamak elde değil.
Bana verilen bilgilere göre, resimlerin yapılacağı mahalle ve duvarların belirlenmesi ve tasarımlar ABB’nin iştiraki ANFA Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmekteymiş. Uygulama aşamasında sokak sanatçıları ile işbirliği içerisinde tamamlanmaktaymış.
Şu ana kadar merkez ve çevre ilçeler dahil olmak üzere onlarca çalışmadan bazıları: Yüzüncü Yıl’da pazar yeri yakınındaki duvarda ve ODTÜ kavşağı 1. Alaeddin Keykubad Köprüsü altında, Keçiören’de Yavuz Sultan Selim Köprüsü kavşağında ve Kızlarpınarı Köprüsü ayağında, Kurtuluş Parkı’nda Evcil Hayvanlar Sağlık Merkezi dış duvarında,
Balgat’da Çiğdem Anadolu Lisesi bahçe duvarında AOÇ Doğal Yaşam ve Atatürk Çocukları Parkı’nda, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi Acil Girişi yakınındaki Yenişehir banliyö tren istasyonu girişinde olmak üzere bir çok duvarda devasa “mural resimler” şehir halkının yaşamına sunulmuş durumda .
İlk adımda bu resimlerin temaları Atatürk, doğa (somut hali ve soyutlama), kültür (100 temel eser), beraber yaşadığımız hayvanlar, sanat ve spor ve kadın olarak seçilmiş. İkinci adımda kurum bünyesindeki atölye çalışanları tarafından tasarımlar yapılmış. Üçüncü adımda tasarımlar Güzel Sanatlar fakültelerinden mezun veya öğrenimlerine devam eden genç sanatçılardan oluşan uygulama ekiplerine, diğer bir deyişle “sokak sanatçılarına” devredilmiş. Uygulama alanında önce ana desenin hatları çizilmiş, ardından boyanmış ve hava koşullarından korumak için verniklenerek işlem tamamlanmış. Her bir duvar çalışması 7-10 gün sürmüş.
Beni özellikle 100. Yıl Mahallesi, 1588. ve 1516. Caddelerin kesiştiği köşedeki 1. Alaeddin Keykubad köprüsü altında karşılıklı iki yandaki kadın temalı resimler ilgilendiriyor .
Her gün işe giderken ve dönerken selamlaştığım bu eserler bu yazıyı yazmama neden olan, hatta beni her gün buna zorlayan bir çift resim! Öncelikle her ikisi de çok güzel kadın çizimleri olmuş. Dört yapraklı yoncalar da kırmızı çiçekler de buna dahil. Umut, güven, sevgi ve şans dörtlüsü “yolunuza şans ve ışık yayılsın, saçlarınızı savuran rüzgârın estiği yöne doğru iyilik sizinle olsun” gibi bir algı bırakıyor bende. Üstelik tümüyle orijinal bir yaratım, köprü altı enine geniş espasına uyacak şekilde tasarlanmış. Hem işe giderken enerji veren hem de eve dönüşte yorgunluğumu alan, sanki bir sanat galerisinden dönüyormuşum duygusu veren bu resimler için mahallemiz adına yaratıcı ve uygulayıcı tüm sanatçılara ve ABB’ye teşekkür ederim.
Sonuç
Sanat engellenemez bir gereksinme. Yukarıdaki örneklerden görüldüğü üzere ya kişiler içgüdüsel olarak kendi eserlerini yaratıyor veya sahipleniyor ya da resmi kuruluşlar sanat ikramlarıyla vatandaşlara lezzetli bir ziyafet çekiyor. Sanat, bizi sokağımıza sahip çıkmaya davet ediyor.
Pınar Aydın O’Dwyer
4 Şubat 2024, Ankara
Teşekkür: ABB Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı’ndan İçmimar Toygar Noyan’a ve ABB ANFA Genel Müdürlüğü’ne verdikleri bilgiler ve sağladıkları görseller için; Zuhal ve Mahmut Yüksel’e çektikleri 100. Yıl Pazarı yakınındaki duvar fotoğrafları için; Özge Hakik Karadoğan’a zihnimi açan görüşleri için; Esra Özdemir’e iletişim konusunda yardımları için; Halis Çakıcı’ya belleğimi harekete geçirdiği için çok teşekkür ederim.
Kaynaklar
Aydın O’Dwyer P: Sokağa Sanat geldi. https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/pinar-aydin-o-dwyer/sokaga-sanat-geldi/2517/ Erişim: 15.04.2021