Başkalarını bilmem ama benim için normalleşme eskisi gibi bir sanat eserini izlemek demek. Öylesine aç ve susuzum sanat için, öylesine özledim…
Bu duygular içinde kendimi sanatsızlık çölünden Gülüm Pekcan Dans Tiyatrosu vahasına attığımda ve Zümrüdü Anka adlı dans tiyatrosunu izlediğimde her şey bir anda değişti. Kendimi öyle mutlu hissettim ki, herkese bu mutluluğu yaşamasını dilerim.
Malumunuz eskinin “düzeyli ilişkisi” şimdinin “mesafeli ilişkisine” evrildi. Bu açıdan ilk önce Gülüm Pekcan Dans Stüdyosunda ve temsil sırasında Maske-Mesafe-Temizlik kurallarına sıkı sıkıya uyulmuş olduğunu belirtmekte yarar var. Sınırlı sayıda izleyici kabul edilen temsillerde beş dansçı yer alıyor ve temsil seksen küsur metrekarelik alanda sunuluyor. 3 Mart’taki temsilde toplam sekiz seyirciydik ve hepimiz birbirimizden oldukça mesafeli olarak oturduk. Ayrıca temsil 35 dakika sürdü ve biz seyirciler salona alınmadan önce ortam iyice havalandırılmıştı; salondan sokak da zaten iki adım ötesiydi.
Eserin konusu, yedi zorlu vadiyi geçerek Zümrüdü Anka kuşuna ulaşma üzerine kurulu. Vadiler yedi ölümcül günahtan esinle tanımlanmış: Nefs, Aşk, Cehalet, İnançsızlık, Yalnızlık, Dedikodu ile Benlik; bu vadileri aşabilen Zümrüdü Anka’ya ulaşabilir.
İnce işlenmiş, son derece sürükleyici koreografinin üstüne dansçıların bir o kadar ayrıntılı çalışması ile sunuşu da eklenince ortaya başarılı bir temsil çıkmış. Dahası, danslar şiirsel sözel anlatımla bezeli. Yalın kostümler son derece zekice ve zevkli şekilde tasarlanmış. O kadar ki maskeler adeta Zümrüdü Anka kuşu kostümlerinin doğal bir parçası halini almış, yani konuya sindirilmiş. Ortamda bir masal ağacı dekoru bile var.
Özenli detaylarla temsil o denli inandırıcı ki, insanın aklından günlük endişelerin tümünü uzaklaştırabiliyor. Otuz beş dakika boyunca düş dünyasındasınız, ya da düşünce dünyanızda. Çünkü eserin yazarı, koreografı ve yöneticisi Gülüm Pekcan Şimşir sadece seyrederken beğendirmeyi değil, temsilden çıktıktan sonra da düşündürmeye devam ettirmeyi amaçlamış; amacına da ulaşıyor. Betimlenen yedi zorlu vadinin yaşamımızı ne kadar etkilediğini, bugünlerde “göz göze, ten tene” gelememenin bizi ne kadar yalnızlaştırdığını, bencilliğin insanın benliğine nasıl ağır bir yük olduğunu ve bu sorunlardan kurtulmak için “kendi ışığını yaratan” bilginin ne denli elzem olduğu düşünmemek ve katılmamak elde değil.
İçinde bulunduğumuz zor koşullarda bile, bizi sanatın yardımıyla Zümrüdü Anka kuşu gibi ayakta kalıp, güzel günlere yeniden doğabileceğimize inandırabildikleri için hem Pekcan Şimşir’i hem de sanatçılar Güleda Abacıoğlu, Eser Baytur, Merve Kanlı ve H. Veli Kurt yürekten alkışı hak ediyorlar.
Pınar Aydın O’Dwyer
5 Mart 2021, Ankara
Fotoğraflar: Ekin Karaibrahimoğlu
Temsil gün ve saati: Çarşamba günleri Saat 17.30
Adres: Gülüm Pekcan Dans Stüdyosu
Simon Bolivar 34/ B Yıldız Çankaya Ankara
Rezervasyon için tel: (312) 466 60 30 / 31
T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın maddi katkılarıyla.