Topçu ve Füze Okulu Komutanlığı Sınıf Müzesi
Polatlı’daki Topçu ve Füze Okulu’nun kökleri, 1795’de İstanbul Hasköy’de III.Selim tarafından kurulan “Mühendishane-i Berr-i Hümayun”a dayanır. İstanbul’un çeşitli kışlalarında varlığını sürdüren okul 1920’de Konya’ya taşınır. 1923’de yeniden İstanbul’a Metris’e dönen okul, 1941’den itibaren Polatlı’da bugünkü yerinde yapılanır. 1972’de okul bünyesinde başlatılan müze inşaatı ise 1973’de tamamlanır.
Bahçe ve bina olmak üzere iki bölümden oluşan müzenin bahçesinde, 16. yüzyıldan başlayarak değişik orduların kullandığı türlü top, obüs ve havanlar (gemici topları, tahta tekerlekli toplar, arabalı toplar, kıyı savunma topları) bulunmaktadır. Bahçedeki 70 kadar topun en eskileri Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinde ele geçirdiği, dövme demirden yapılma, 150 metre erişimli, çemberli Memluk toplarıdır. Sergilenen nesneler arasında, İstanbul’un fethi için Fatih’in döktürdüğü topların en büyüğü olan 5 ton ağırlığında, 970 cm. namlu uzunluğunda, 678 kg.lık gülleyi 2 km. öteye atabilen “ŞÂHİ” adlı top ile Çanakkale Savaşı’nda Havranlı Seyit Onbaşı tarafından Ocean Zırhlısı’nın batırılmasında kullanılan 276 kg.lık merminin benzerinin özel önemleri vardır.
Kapalı binada topçu sınıfının eski yıllarda kullandığı giysiler, “kılıç – kama – balta – gürz – zırh – başlık” gibi türlü delici ve kesici aletler, kimi silahlar, Birinci Dünya ve Kurtuluş savaşlarında kullanılan haritalar ve savaş planları ile ölçme ve tersim malzemeleri bulunmaktadır. Kapalı alanın Şeref Salonu olarak düzenlenmiş bölümünde, Atatürk’ün 29 Mayıs 1936’da topçu atışlarını izlerken oturduğu koltuk da sergilenmektedir.
GAZİ KOVAN
Kısaca özetlemeye çalışacağım “Gazi Kovan”ın öyküsü, yokluk yıllarının malzeme kıymetini, savaş sırasında bugünkü MKE’nin Ankara İmalat-ı Harbiye atölyelerinde çalışan imalatçıların ruhsal yapılarını ve coşkularını anlatması bakımından ilginçtir.
Kurtuluş Savaşı sırasında İnönü Ovası’nda savaşan topçu Ethem Çavuş, sandıkta kalan son mermisinin üzerinde çaputla sarılmış demir bir çubuk görür. Mermiyi topa sürüp ateşler. Demir çubuğu cebine, kovanı ise kaybolmaması için kenarda bir yere koyar. Dinlenmeye geçildiğinde kovanın üzerinde “Karahisarlı Seyfi Çavuş, 4. Alay, 2. Tabur, 8. Batarya, 26 Rebiyülahır 1339, İnönü” yazısını okur. Cephede boşalan kovanların İmalat-ı Harbiye Atölyeleri’ne gönderildiğini ve onarılıp doldurulduktan sonra yeniden cepheye sürüldüğünü bildiğinden, demir çubuk(kalem) ile kovanın üzerine “Aksekili Ethem Çavuş, 8. Alay, 3. Tabur, 1. Batarya, 20 Recep 1339, İnönü” şeklindeki kendi künyesini kazır. Atölyeye giden kovanın cepheye yollanıp, yeniden atölyeye dönmesi çok gecikmez. Bu kez Kamil Usta, eğrilen yerlerini düzeltip barutunu doldurduktan sonra sandığına yerleştirir ve yeniden cepheye yolcu eder. Kovan birbuçuk yıl içinde sekiz kez daha atölyeye gelip cepheye dönerek, her seferinde atölye çalışanlarına büyük heyecan ve coşku yaşatır. Gazi Kovan atölyeye son olarak, Yüzbaşı Muhsin Talat’ın, “Seyfi Çavuş’un şehit olduğuna ilişkin bir mektubu ve çavuşun bakır künyesi” ile birlikte gelir. Kamil Usta bu kez kovanın dibine Seyfi Çavuş’un künyesini çakarak doldurur, kundaklayıp sandığa yatırır, ama cepheye göndermez.
Savaş bittiğinde Mühimmat Depoları’nda sayım ve temizlik yapılırken Teğmen Hamdi Vasıf Kamil, Kamil Usta’nın kundakladığı mermiyi bulur, anı olarak saklamak için evine götürür. 29 Ekim 1923 günü Cumhuriyet’in İlanı , Ankara Kalesi’nden yapılan top atışlarıyla duyurulmaya başlandığında teğmen, Seyfi Çavuş’un mermisinin de bu şölende yer almasını düşünüp, kan ter içinde kaleye koşar. Mermiyi, öyküsünü anlatıp Yüzbaşı Muhsin Talat’a teslim ederken “101. Pareyi bu mermi hak ediyor komutanım” der. Yüzbaşı da aynı duygularla mermiyi namluya sürüp son top olarak ateşler.
İşte bu “Gazi Kovan”ın benzeri Polatlı Topçu ve Füze okulu Komutanlığı Sınıf Müzesi’nde, kendisi ise Ankara MKE Sanayi ve Teknoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Yeni bir Kurtuluş Savaşı beklentisi içinde olduğumuz günümüzde müzeyi ve her iki kovanı görmekte yarar var.
SAVAŞ SÖNMEZ
23 NİSAN 2017