Ne zamandır bir düşüncem, düşüm var; çocuk hikâyelerinin çocuklar tarafından yazılması… Çevremde yazmaya hevesli, yetenekli çocuk gördüğümde, bu düşümün gerçekleşme olasılığıyla birdenbire heyecanlanırdım. Oysa bilirdim ki bunun için birçok etkenin bir araya gelmesi gerekir. Bunların en başında kendine güvenen, ne istediğini erkenden fark etmiş bir çocuk gelir. Onun kendini güvende ve özgür hissetmesini sağlayan bir aile, yazdıklarını kitapla taçlandıracak bir yayınevi olmazsa olmazlarıdır.
Çocuk edebiyatında güzel eserler verilmiştir; çocukken ve daha sonrasında da severek okuduğum niceleri var. Yine de benim bakışımla bunlar beklentimi tam olarak karşılamıyor. Bana göre yetişkinlerin yazdıkları, ancak ‘çocuklara hikâyeler’ olabilir, ‘çocuk hikâyeleri’ ise ancak çocuklar tarafından yazılabilir. Yaşama o güzel pencerelerinden bakıp gördüklerini, duyduklarını, tattıklarını, kokladıklarını, tende ve yürekte hissettiklerini en doğalıyla aktararak yaparlar bunu. Böyle bir kitap karşıma çıktı, üstelik ilk okuyanlardan biri oldum. Can evimden vuruldum.
Barış Kapukıran, ilk şiir kitabım için bana inanan, yayımlanması için gereken yoğun uğraşı vermeye gönüllü olan bir dost. Aradan geçen altı yılın sonunda benim başka kitaplarım ve onun bir yayınevi var: Raskolnikov Kitap. Orada bilimsel içerikli, kültürel ağırlıklı kitapları, mesleğine ve edebiyata tutkusuyla, ilkelerine sıkı sıkıya bağlı olarak yayımlıyor. Şiir ve öykü için ayrı bir alan açtı: Mantis Kitap. Yazar adayı olabilecek kişileri Barış ile tanıştırırken bir düşümün gerçekleşmesini de sağlayacağım aklımın ucundan geçmemişti.
Ayşegül Paksoy, böyle bir buluşmada, aslında öznesi olmamasına karşın öykü yazdığını söyleme cesareti göstermiş olan 12 yaşında bir yazar adayıydı. O sırada, Benim Adım Minnoş adını verdiği kitabından söz etmiş. Barış, görüşümü almak için beni telefonla aradığında çok coşkuluydu. Kitap taslağını okuyunca nedenini anladım. Ayşegül ile hemen tanışmak istedim, kendi yazın serüvenimden söz etmek, dilerse ona elimden gelen desteği vereceğimi iletmek için… Annesi, kız kardeşi ve Ayşegül ile hayatımın özel anılarından birine konu olacak başlangıcı yaptık. Süreç ilerledi ve şimdi söz konusu kitap okuyucuları ile buluşuyor. Çocuklar okuduklarında ayrı tat alacak, yetişkinler için bambaşka güzel duyguların kaynağı olacak. Buna yürekten inanıyorum.
Ayşegül Paksoy bu kitabında gerçekçi öykücülük akımına sadık bir kedicikle bizi tanıştırıyor. Minnoş’un ağzından dinlediklerimizde yer yer hüzünleniyor, onun zekâ içeren yaramazlığını, serüvenci ruhunu, ama en çok da sevgi dolu yüreğini her satırda buluyoruz. Yaşamın getirdiği her neyse onu doğallıkla karşılaması ve önüne geleni hızla kavrayıp yaşamaya başlaması, anda kalabilmesi üzerine düşüncelere dalıyoruz. Üstelik bütün bunlardaki çocuksu bilgeliğe hayranlık duyuyoruz. Minnoş’un bundan sonraki serüvenlerini dört gözle bekleyeceğim. Ayrıca Ayşegül’ün hayal gücünün bize bambaşka kahramanlar bulacağından, kaleminin yaşının üstünde ve bu yüzden de parlak bir yazın geleceğine işaret eden yetkinliğinin onları bize anlatırken yine güzel işler ortaya çıkaracağından kuşkum yok.
Mantis Kitap’ın da bu başlangıcın ardını kesmeyeceğine inanıyorum. Çocukların akranları için yazdığı kitaplar birbiri ardına sıralansa, yazan ama ortaya çıkarmaya çekinen çocuklara bu yolda gelişmeleri için erken bir olanak sunsa… İlk daktilo edilmiş, saklanmış öykümün dokuz yaşıma tarihlenmesine karşın yayımlanan ilk kitabımı kırk dört yaşında elime alabildiğim düşünülürse neden bu konuyu önemsediğim anlaşılabilir. Bundan böyle gözlerim hem okuyacak hem kendi hikâyelerini yazma cesareti bulacak çocukları arayacak. Şimdi yeni bir düşüm var: çoğalarak yol almaları...
Edebiyat ile ilgilenen çocukların, gençlerin sayısı arttıkça, ortaya çıkan ürünler ile ‘üretmek’ yaşam biçimi hâlini aldıkça dünyanın daha yaşanır bir yer olması umudumuzu canlı tutabileceğiz. Gençleri de bu kapsama aldım; zira yakında paylaşmayı umduğum bir başka hazırlığın içindeyim. Ne de olsa hayattan aldıklarımı ödeme yaşlarımdayım.
Hayat, güzelleşerek anlam kazansın diye…
Göksel Altınışık
1 Temmuz 2021, Denizli