Logoterapi 'nin temel harcı, sanat...
SEVGİ EVLERİ/ANLATAMAM GÖRMEN LAZIM
Konunun özeti:
2017 yılı Ocak-Şubat ayında başlayarak aralıksız dokuz ay süren ve AB, Devlet Bakanlığı, TOBAV ve Pursaklar Kaymakamlığı Çocuk Esirgeme Kurumu Müdürlüğü'nün işbirliği ile SEVGİ EVLERİ Projesi içinde 13-18 yaş arası dezavantajlı kız çocuklarının eğitimini amaçlayan ''ANLATAMAM GÖRMEN LAZIM''temalı bir sanatla eğitim uygulaması yapılmıştır. Alanında seçkin ve yetkin eğitimcilerin seçilerek görevlendirildiği, alanın gerektirdiği bütün olanakların; atölyelerin kurulduğu, salonların, müzik enstrümanlarının sağlandığı, bir özel eğitim projesi.
AB-TÖBAV Projesi içinde sanatla ifade, özelde de alanımız olan resimle ifade eğitimidir amacımız. Çocuklarımızın ''Cısss'' denmeden kendilerini, iç dünyalarını renklerle, çizgilerle, biçimlerle anlatmalarına fırsatlar yaratmaktır. Bizde, çeşitli kademedeki eğitim kurumlarımızda ve genel eğitim sistemimizde resim eğitiminin en büyük yanlışı sadece ve sadece önceden kalıplaştırılmış, kurallara bağlanmış belli konu ve tekniklerin öğretilmesine dayanmasıdır. Bu hastalık yalnız örgün eğitimde değil, sanat eğitimi denen her alanda, okullarda, kurslarda, hobi eğitim merkezlerinde bütün olumsuzluğu ile devam edebilmektedir; işin en acı yanıdır bu.
Burada duygusal ve anlık değişimlere açık olan yetişkinin, çocuğun, öğrencinin kimliği, kişiliği, iç dünyası, sıkıntıları, coşkuları göz önüne alınmaz ya da çoğu zaman en gerilerde kalır. Bu özellikler ancak belli birikimde, bilinçli eğitimcilere rastlarsa genel eğitim-özel eğitim içinde ele alınabilmektedir ve o da büyük bir şansa bağlıdır. Var olan olumsuzluklar eğitimi bir adım ileri götüremediği için de gerçek işlevini yerine getirememiş, sanat ve resim eğitimi bu nedenle sürekli başarısız görülmüş ve zaman içinde programlardan soyutlanmıştır. Bu gidişle toptan yok edilecektir.
Biz 52 yıllık eğitim deneyimimizle, sanat eğitiminin ve alanımız olan resim eğitiminin kurallar ve teknikler eğitimi olmadığına inanıyoruz. Çocuklarımızın, öğrencilerimizin, gençlerimizin, sanat/resim meraklılarının salt kendileri olabilecekleri, kendileri ile özdeş görebilecekleri; kendilerinin yapaysız, zorlamasız, katıksız ifadesi sayabilecekleri bir alan olarak görüyoruz; sanat eğitimini ve resim eğitimini. Duygularını, düşüncelerini, hayallerini, iç dünyalarını renklerle, biçimlerle, çizgilerle bir oyun atmosferi içinde ifade edebilmelerine fırsat ve olanak yaratmadır amacımız. Teknik özellikler, belli oranda bilgi verilmesi gibi amaçlar bu çalışmalar arasında, zorlamadan, sıkmadan ve gerekirse sezdirmeden verilir.
Genel amaç bireysel eylemdir, eylem içinde ifadenin somutlaşmasıdır; Kişinin kendini dertleşir gibi, gizlerini paylaşır gibi anlatması, deşifresidir.
Otuz yıldır LOGOTERAPİ İLE EĞİTİM'in önemi üzerinde konferanslar veren, çalışmalar yapan bir eğitimci olarak terapi yol ve yöntemleri içinde insanın karakterine en uygun yöntemin sanatla terapi olduğuna inanıyoruz. Dr. Victor Frankl'ın 3. Viyana Ekolü olarak geliştirdiği; insanın sonuçta kendisi için yabancı biri olan terapiste deşifresini değil; kendi kişiliğine, ifade özgürlüğüne fırsat verecek olan bir LOGO aracılığı ile deşarjına dayanan terapiyi amaçlar. Sanatın ve sporun bütün dalları birer anlam yüklü ''Logo''dur ve bunlar Logo terapinin temel dayanaklarıdır. Kesmek, biçmek yontmak, çizmek, boyamak, sesle, mimikle, dansla, sporla, oyunla, drama ile ifade. İnsanın hayatına anlam katan her şey birer logodur. Bu eğitim insan denen canlının bir ya da birçok anlam yaratması, anlamı içselleştirmesi ve bunu yaşamın vazgeçilmezleri saymasıdır. Zaten Frankl'ın önemli kitaplarından biri ''İnsanın Anlam Arayışı''dır.
*
Burada insan karakterinin klasik terapi yöntemindeki ''terapiste deşarjının'' daha sonradan getirdiği veya getirebileceği ''Neden, niçin anlattım; neden, niçin gizlerimi bir başkasına açtım'' pişmanlığının iyi analiz edilmesi gerekir. Böylesi pişmanlıklar ve olumsuz dönüşler herkesin, hepimizin yaşamımızda karşılaştığımız, ''keşkeler'' yaşadığımız gerçekliklere dayanır. Bu psiko-terapinin bumerang gibi çok daha etkili ve çok daha yıpratıcı pişmanlıklar yaratarak geri dönmesi sözkonusudur. Bir baskının ortadan kaldırılmasına çalışılırken; yeni, karşıt baskıların yaratılması ve bunun telafisinin daha da zorlaşması olasılığı yüksektir.
Oysa ki LOGOTERAPİ'de böyle bir pişmanlık geri dönüşü olmaz. Tam tersine ortaya konan ifade yol ve yöntemleri, meydana çıkan başarı ve beceriler, ürünler, maharetler, eserler başkaları tarafından dinlendiği, seyredildiği, görüldüğü, beğenildiği, paylaşıldığı için onur olarak geri döner. Örneğin, yaptığı resmi, heykeli, seramiği, dansı, şarkısı, türküsü, sportif başarısı pek çok kişi tarafından seyredilen, beğenilen bir çocuğun, gencin, yaşlının gözleri parlar, içi mutlulukla dolar. Kendine güveni, büyüklerine, beğenenlere, insanlara sevgisi-saygısı; yaşam denen inişli çıkışlı serüvene bakışı farklı boyutlar kazanır. Bu kazanım, psikolojik doyum, ruhsal denge, kişilik onarımı için de çok geçerli bir tedavi unsuru sayılır.
Çağımızda özellikle travma yaşamış insanlarda, bireylerde, toplumlarda ''insanın en önemli psikolojik sorununun, yaşamda anlamsızlık ve varoluşsal boşluk olduğunu ileri süren'' ve buna karşılık insan yaşamına anlam yüklemenin gerekliliğine dikkat çeken bilim adamıdır Dr. Victor Frankl. Yöntemini travma yaşamış insanlar arasında, travma yaşamış bir toplumda deneme, geliştirme, sağaltma; bir bilim dalı olarak ekolleştirme olanağı bulmuştur. Onun önerileri kaotik düzen içinde bulunan, acılar, vurgunlar, yıkımlar yaşamış insanlar üzerinde ve psikolojik sistemleri çökmüş toplumlarda her zaman uygulanabilecek bir eğitim ve sağaltım yöntemi sayılmıştır. Hatta sorunsuz toplumlarda bile sorunlu sayılabilecek insanlara, gruplara yönelik çeşitli eğitim uygulamalarında Logoterapi yöntemine başvurulduğunda çok olumlu sonuçlar alınmaktadır. Bu nedenle ülkemizde de son yıllarda en çok ilgi gören alanlardan biri haline gelmiştir Logoterapi. 1940'lardan geri kalmayacak derecede yoğunlaşmış bir ilgi. Yıllardır her türlü bireysel ve toplumsal travmayı yaşayan bir toplumun 1940'lardan ne farkı var? Bu nedenle sadece İstanbul'da çok sayıda LOGOTERAPİ eğitim merkezi, kulüpleri, dernekleri açılmaya ve hizmetler vermeye başlamıştır . Örneğin İstanbul dışında Bursa'da da ''Görüş Psikolojisi'' adı altında bir eğitim merkezinin hizmet sunduğu bilinmektedir.
Logoterapi'nin logo yoluyla eğitimle birlikte vermek istediği bir yaşam felsefesi de bulunmaktadır. Zaten felsefesi olmayan bir bilim, bir sanat, bir kültür evrenselleşemez. Bu nedenle bu felsefenin en önemli bakış açılarından biri ''Kişinin hayattan ne beklediği değil, hayatın kişiden ne beklediğinin öneminin'' sorgulamasıdır. Kişi hayat için önemlidir; ama hayata katacağı değerler daha önemlidir. Bu değer bireyin kişisel beklentilerinden daha anlamlı, daha insani ve daha toplumsaldır. Tüm sanat, spor, müzik, edebiyat alanları bu değerleri içerir. Bireysel çıkarlar, bireysel beklentiler yerine toplumsal çıkarlar, toplumsal beklentiler önemlidir. ''Ben bir değerim, ben yaptıklarımla, yapacaklarımla, başarılarımla bu toplum için bir değerim'' bilinci...
Basında Logoterapik eğitim alanlarına ilişkin etkinlik örnekleri
Burada konuyu özetleyen birkaç alıntıyı sunalım:
1. Hayatın anlamı: Tüm insanların hayatının bir anlamı vardır. Frankl spesifik olarak bir insanın, o an için anlamına odaklanır. Burada soyut bir anlamdan bahsedilmez, bir insanın kişisel anlamını açıklar. Sadece hayatın içindeki cevaplara bakarak birey bu anlamı sorgulamamalıdır. Sorumluluğu kendisinde olan cevaplar sorgulanmalıdır. Çünkü sorumluluk, varlığın özünü oluşturur.
2. Anlamı arzulamak: İnsanoğlu hayatın anlamını bulmayı arzular ve bireyler problemlerin anlamlarını kendilerine göre yorumlar. Frankl, hayatın anlamını bulmanın insanların en çok ve en yüksek motivasyonu olduğunu savunur. İnsan en temelde hayatının amacını bulup, onu yerine getirmek ister. Varoluşunun noological seviyede isteği bunu gerektirir. (Noological:Akla ve zihinsel faaliyete uygun)
3. Özgür irade: İnsanlar ilişkilerde kasıtlı eylemler (yaratıcılık), deneyimler (pik uçurum), davranışlar yoluyla özgür seçimlerde bulunurlar. Özgürlük kavramı “özgürlükten dolayı” ya da “özgürlük için”dir. İki anlamdaki özgürlük de içgüdüseldir. İnsan var olmak için sorumludur; onun kendi varlığı, onun özgürlüğü ve seçimleri, onun kendini fark etmesi içindir.
Logoterapi yolunu izleyicilerinin değerlendirmeleri ile ''Özgürlük, sorumluluk ve sevgi Logoterapi'nin üzerinde durduğu ve bireye yüklediği değerler arasında yer almaktadır. İnsanı kurtaran ve yaralarını saran tek şey sevgidir. İnsan özgürdür, kendi seçimine dayalı olarak kabul ya da reddedebilir. Logoterapi'de insan olmak, sorumlu olmak demektir (Karahan ve Sardoğan, 2004).
Bu dayanaklar ışığında bilinen, kalıplaşmış tekrara ve salt kuralların eğitimine dayalı geleneksel bir yol izlemek değildir, eğitim amacımız. Eğitime katılanların sevgi ile ilgi duyacakları, özgürce kendilerini renklerle, biçimlerle, çizgilerle oyun içinde anlatacakları; yapmacıksız, taklitten, sahtelikten uzak, içten kendileri olacakları, yanlış eğitimle, yanlış koşullandırmalarla kendilerine biçilmiş yapay rollerden sıyrılacakları bir eğitim yolu. Gizlerini, gizemlerini, iç sorunlarını renklere, biçimlere dökebilme özgürlükleri.
Bu nedenle plan ve programlarda belirtilen her konu ve uygulama çocukların o günkü ilgilerine, tavırlarına, ortamın atmosferine göre tarz ve yol değiştirebilir, ertelenebilir, yeni bir uygulamaya geçilebilir.
Teknik, kuramsal bilgi gibi terminolojik ya da alan uygulamaları bu oyun içinde yeri ve zamanı geldikçe dozunda verilir. Çünkü bunlar amaç değil, birer araçtır.
Bu eğitim programına başladığımız saatten itibaren bütün amacımız, bütün çabamız çocukların kendileri olabilmelerini, resim yoluyla içten ifadelerini sağlamak olmuştur. Bu zaman içinde çok fark yaratacak sonuçlara ulaştığımıza inanıyorum. Bunu çocukların yaptıklarından, tavırlarından, kendilerine güvenlerinden, kendilerini, isteklerini özgürce anlatabilmelerinden gözlemliyoruz.
Son söz olarak, bu gibi en insani eğitim projeleri süreklik ister. TOBAV gibi toplumsal sorumluluğu yüksek, aklın, bilimin ve sanatın egemenliğine inanan sanat ve eğitim örgütlerinin hep platformda bunun mücadelesini verme sorumluluğu var. TOBAV'ın bu dinamik etkinliğinin üniversiteler, sivil toplum örgütleri, eğitim kurumları, TV ve basın yayın organları tarafından desteklenmesi, sahip çıkılması mücadelenin başarısı için şarttır. Salt sözel idealizmle, ''lafla peynir gemisi yürütmeyle'' başarı elde etme zamanı geçmiştir. Eylemle, somut çabalarla ve somut sonuçlarla yol alınabildiğinin en güzel örneği Sevgi Evleri ''Anlatamam, Görmen Lazım'' projesidir.
Emeği geçen herkese yürekten merhaba...
Prof. Hasan Pekmezci